Konu hakkında Cumhuriyet'ten Duygu Güvenç'e değerlendirmelerde bulunan Ünlühisarcıklı, özetle şunları söyledi:
Türkiye’nin adım atması dünden daha zor değil mi artık?
Tabii. Elbette kararı Türk yargısı verecektir, benim yargı kararı ile ilgili bir yorumum olamaz. Ama bu durumdan (yaptırımlardan) kaçınmak ancak Brunson’ı serbest bırakmakla mümkün olabilir.
Türkiye’nin atabileceği adımlar nelerdir?
Türkiye kesinlikle Beyaz Saray’ı yeniden kazanmak, ABD Kongresi’ni sakinleştirmek zorunda.
İki bakan da işadamı değil. Bu kararın hayatlarında pratik bir değişikliğe yol açacağını sanmıyorum. Bu karar, daha çok ABD’nin kararlılığını ve ciddiyetini sergilemek açısından önem taşıyor. İki bakanın da hayatında telafi edemeyecekleri bir değişiklik olmaz.
Türkiye için adım atmak dünden çok daha zor mu?
Türkiye de tek başına bir adım atmaz; eşzamanlı olarak, karşılıklı adım atılması lazım. Onurlu bir çıkış yolu bulunması lazım. O kadar laf edilmişken, Türkiye’nin tek başına adım atması onurlu bir çıkış olmaz. Türkiye’nin onurlu bir çıkışa ihtiyacı var o da birlikte, eşzamanlı, karşılıklı adım atılmasından geçer.
İki bakan için de aynı karar alınması düşüncesi var. Ki oradaki İçişleri Bakanı milli parklardan sorumlu genel müdürmüş. Ama diyelim ki bu adımı attık, Türkiye’nin oy hakkı olan hangi kuruluşlardan ABD’nin kredi almasını engelleyebiliriz? Veya ABD, ‘yüksek teknolojili silah satmıyorum’ dediğinde biz de ABD’ye mi yüksek teknolojili silah satmayacağız. Türkiye’nin elinde başka kartlar var; İncirlik var, Ortadoğu’da ABD ile işbirliği yapma veya yapmama tercihi var. Türkiye bunları masaya koyabilir.
Sizce 1974’teki krizden büyük mü?
Tabii. Kaldı ki artık Soğuk Savaş da yok; 1974’te iki tarafı bir arada tutan bir Soğuk Savaş vardı.