Açıklamada, "Avusturya'nın sudan bahanelerle 7 camiyi kapatması ve imamları sınır dışı etmesi bu ülkedeki İslam karşıtı, ırkçı ve ayrımcı popülist dalganın sonuçlarından biridir." ifadesine yer verildi.
Başta Şansölye Kurz olmak üzere Avusturyalı siyasetçilerin, ırkçılıkla, İslam ve yabancı düşmanlığıyla ve aşırı sağın yükselişiyle mücadele etmek yerine bu endişe verici gelişmelerden siyasi çıkar elde etmeye çalışmalarının kınandığı açıklamada, "Avusturya hükümetinin ideolojik tutumu evrensel hukuk normlarına, toplumsal uyum politikalarına, azınlık hukukuna ve bir arada yaşama ahlakına aykırıdır." ifadesi kullanıldı.
İslam karşıtlığı ve ırkçılığın bu şekilde normalleştirilmesi ve sıradanlaştırılmasının kesin olarak reddedilmesi gerektiğinin altı çizilen açıklamada, şunlar kaydedildi:
"Öte yandan, tecrübe ve aklı selimden uzak siyasetçilerin güdümünde, bu tür ayrımcı ve popülist bir yaklaşım benimsenmesi Avrupa'da İslam karşıtlığı ve ırkçılığın yükselişi kapsamında ileriye matuf olumsuz gidişatın da habercisi niteliğinde bir gelişmedir.
Avusturya hükümeti, ülkede biri Türklere ait 7 caminin faaliyetlerinin durdurulmasına ve yurt dışından finanse edilen çok sayıda imamın sınır dışı edilmesine karar verdi. Diyanet İşleri Başkanlığına bağlı ATİB'de görevli 2 imamın oturumları iptal edilirken, çok sayıda imama yönelik sınır dışı süreci başlatıldı.