Yunanistan'ın Katimerini gazetesinden Aleksis Papaçelas, ''Peki ya Türkiye? Türkiye ülkenizi kısmen istila etti. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ile eskiden oldukça iyi bir ilişkiniz vardı. Türk istilasının ardından şimdi bu ilişki ne durumda?'' sorusunu yöneltti.
In an exclusive interview with Kathimerini, #Syrian President Bashar al-Assad denied that the Syrian Army used chemical weapons against civilians, while taking aim at both Turkish President Recep Tayyip Erdogan and US President Donald Trump https://t.co/KufXnlizXn pic.twitter.com/Bv1ud6VkB4
— Kathimerini English Edition (@ekathimerini) 10 Mayıs 2018
Suriye Devlet Başkanı Beşar Esad, şu yanıtı verdi:
''Her şeyden önce bu bir saldırganlık, bu bir işgaldir. Suriye toprakları üzerindeki her Türk askeri, işgali temsil etmektedir. Bu demek değil ki, Türk halkı bizim düşmanımız. Daha birkaç gün önce Türkiye'den bir siyasi heyet bizi ziyaret etti. Genel olarak Türklerle Erdoğan arasında bir ayrım gütmek zorundayız. Erdoğan, Müslüman Kardeşler (İhvan el Müslimin) ile bağlantılı. Belki örgütlü değil, ama benim karanlık ideoloji diye nitelediğim o ideolojiyle bağlantılı. Tıpkı Batı gibi Erdoğan da, teröristler çeşitli bölgelerde kontrolü kaybettiğinde ve Türkiye'nin ya da Batı'nın yahut Katar veya Suudi Arabistan'ın gündemini hayata geçiremediğinde, birinin müdahale etmesi gerektiğini düşünüyor. Böylece Batı Suriye'ye yönelik son saldırılarıyla müdahale etti. Erdoğan da Batı, bilhassa ABD tarafından müdahaleyle görevlendirildi ki, durumu daha da karmaşık hale getirsin, çünkü onun müdahalesi olmasaydı durum çok daha hızlı çözüme kavuşacaktı. Yani mesele kişisel ilişkiler değil. Asıl mesele, dünyanın neresinde olursa olsun Müslüman Kardeşlerin İslamı kullanarak ülkenizde hükümeti ele geçirmeye ve dünya çapında Müslüman Kardeşler ağı üzerinden kurduğu ilişkilerle çok sayıda hükümet yaratmaya çalışması.''
Exclusive interview with Syria's Assad in Kathimerini on Thursday [VIDEO] https://t.co/rJ0h6EwNQz pic.twitter.com/jKeKfM1VS8
— Kathimerini English Edition (@ekathimerini) 9 Mayıs 2018
Papaçelas'ın ''Erdoğan bu hafta bir mitingde Suriye'ye bir sınırötesi operasyon emri daha vereceğini söyledi. Bu gerçekleşirse tepkiniz ne olur?'' sorusu üzerine Esad şunları söyledi:
''Gerçekte Erdoğan savaşın en başından beri teröristleri destekliyor, ama o zamanlar 'Suriye halkını korumak', 'Suriye halkını desteklemek', 'sığınmacıları desteklemek', 'katliamlara karşıyız' gibi lafların arkasına saklanabiliyordu. Hani derler ya, insani bir cumhurbaşkanı gibi kendini göstermeyi beceriyordu. Ama artık şartlar değişti ve o da maskesini çıkarıp saldırgan olduğunu göstermek zorunda kaldı. Ve bu iyi bir şey. Dolayısıyla Türk rejiminin başındaki zatın askerlerini Suriye'ye göndermesi ile teröristleri desteklemesi arasında büyük bir fark yok; bu da onun vekaleti. Yani aslında biz onun ordusuyla 7 yıldır savaşıyoruz. O zamanla bu zaman arasındaki tek fark görüntü, ama özü aynı. O zamanlar teröristleri desteklediğini söylüyorduk, işgalden söz edemiyorduk, ama artık işgal hakkında konuşuyoruz. Bu da Erdoğan'ın uluslararası hululu çiğnediğinin ilanıdır ve kendsinin yaptığı açıklamaların iyi tarafı budur.''
Papaçelas'ın ''Peki ama buna nasıl karşılık vereceksiniz'' diye ısrarı üzerine Esad şöyle devam etti:
''Her şeyden önce biz teröristlerle savaşıyoruz ve belirttiğim gibi teröristler bizim gözümüzde Erdoğan'ın ordusu, Amerikan ordusu, Suudi ordusu. Farklı gruplar olduğunu ve hangi grubu kimin finanse ettiğini unutun. Günün sonunda hepsi tek bir gündem için çalışıyor ve bu farklı oyuncular tek bir efendiye itaat ediyor: Amerikan efendiye. Erdoğan aslında kendi gündemini değil, ABD'nin gündemini uyguluyor. Aynısı bu savaşın içindeki diğer ülkeler için de geçerli. Yani her şeyden önce teröristlerle savaşmak zorundasınız. İkincisi, daha fazla bölgede kontrolü ele aldıkça her saldırganla her orduyla savaşmak zorundasınız. Türk, Fransız, her kim olursa olsun, hepsi düşmanınızdır. Suriye'ye yasadışı biçimde geldikleri müddetçe bizim düşmanlarımızdır.''
''Çok fazla kan döküldü. Kendinizi muhalefetle karşılıklı oturup bir şekilde iktidar paylaşımına giderken görebiliyor musunuz'' sorusuna da şu yanıt geldi:
''Kandan söz ediyorsanız kanı kimin döktüğünden söz etmek zorundasınız. Savaştan önce de 10 yıl boyunca devlet başkanıydım. 10 yıl boyunca Suriye halkını mı öldürdüm? Kesinlikle hayır. Dolayısıyla çatışma birileri, en başta da Batı, teröristleri desteklediği için başladı, yani savaşın sorumluluğu onların üzerinde. Herkesten önce de Suriye halkına karşı duran, Suriye halkını zayıflatan, yoksul düşüren, teröristlerin daha fazla Suriyeli öldürmesine uygun atmosfer yaratan, askeri-mali destek ve siyasi kamuflaj sağlayan Batı'da. Kısmen Batı, yani Fransa, İngiltere ile ABD ve aynı zamanda Suudi Arabistan, Katar, Türkiye savaştan sorumludur. Elbette kan döküldü, burada bir savaş sözkonusu, ama sorumlusu kim? Sorumlu olanlardan hesap sorulmalı.''