CHP’de ise hem Genel Başkan Kemal Kılıçdaroğlu hem Cumhurbaşkanı adayı Muharrem İnce meydanlara inecek. Kılıçdaroğlu ağırlığı Parlamento seçimlerine verecek, aynı zamanda İnce için çalışacak. İnce ise daha çok adaylık çalışmalarına yoğunlaşacak.
Her ne kadar AK Parti’lilerce “iki başlılık” olarak yorumlansa da (seçimlere çok kısa bir süre kaldığı dikkate alınırsa) CHP’deki bu tablo daha fazla şehre ve insana ulaşma açısından avantaja dönüşebilir. CHP lideri Kılıçdaroğlu da İnce’nin ismi açıklandıktan sonra ortaya çıkan bu ihtimalden memnun görünüyor. TBMM’de dün yaptığımız görüşmede, İnce’nin adaylığının yansımalarını şu ifadeyle anlattı:
“Muharrem Bey, toplumda bir umut dalgası oluşturdu. Cumhurbaşkanlığı koltuğuna oturacak ve Türkiye’yi yönetecek. Çağdaş ülkelerin standardında güçlü, demokratik bir parlamenter sistemi Türkiye’ye getirecek.”
TWİTİN HİÇBİR ÖNEMİ YOK
Kılıçdaroğlu’na İnce’yi aday olarak açıkladıktan sonra iki önemli eleştiri yöneltilmişti. İlki, İnce’nin adaylığına ilişkin bir Twit bile atmamasıydı. Kendisine “Neden bir twit atarak kişisel görüşlerinizi paylaşmadınız” diye sordum. Şu yanıtı verdi:
ARKADAŞLIĞI DOSTLUĞU BİLMİYORLAR
Başka bir eleştiri de Kılıçdaroğlu’nun aday açıklamanın yapıldığı törende İnce’yi kürsüye çağırma şekliydi. “Muharrem İnce, gel bakalım buraya” dediği gerekçesiyle bütün eleştiri oklarının hedefi olmuştu. Bu eleştirileri de Kılıçdaroğlu’na hatırlattım. Önce, “Sayın Muharrem İnce, gel bakalım buraya” dediğini söyledi. Ardından cümlenin başındaki “sayın” sözcüğünün atıldığına dikkat çekti ve bu şekilde yapılan yorumlara sitem etti. O hitabının gerekçesini de şöyle açıkladı:
“Muharrem bey ile bizim arkadaşlığımız 2002 öncesine dayanıyor. Daha milletvekili olmadan tanışıyorduk biz. Eski bir arkadaşlığımız var, samimiyetimiz var. Bunu Muharrem Bey’in kişiliğine yönelik bir üslup olarak görenler arkadaşlığın ne olduğunu bilmiyorlar. Dostluğun ne olduğunu bilmiyorlar. Aramıza girmeye çalışıyorlar ve gerçekten önyargıyla hareket ediyorlar.”