Dünya'dan Sibel Sancaklı'nın haberine göre, uygulamanın geliştirici ekibinde gönüllü olarak proje yöneticiliği yapan Orhan Tanrıkulu yaklaşık iki ay içinde E-diyet uygulamasını pazara sunacaklarını söyledi.
Tanrıkulu sözlerine şöyle devam etti: "Üzerinde çalışmalarımızın sürdüğü uygulamamızda, kişinin teknoloji bağımlığına nasıl alternatifler sunabiliriz, bunun sınırı nedir, kaç saat kullanılırsa bağımlı olunur ve bu bağımlılık faydalı kullanıma nasıl dönüştürülür" gibi sorular üzerinden ilerliyoruz. Bu bağlamda bir Ar-Ge çalışması yaparak kişilerin bağımlılık düzeylerini teknik olarak inceleyen bir sistem geliştirdik. Bireylerin cep telefonunda, bilgisayarında, tabletinde ne kadar vakit geçirdiğine ait verileri alarak analiz etmeyi başardık. Bu çalışmanın ilk aşaması olan mobil telefon uygulamasını kullanıcıların hizmetine sunacağız. Uygulama pazara sunulduğunda www.e-diyet.net web sitesinde yayına alınmış olacak."
'BAĞIMLILIKLA MÜCADELEDE BİLDİĞİMİZ İKİ YÖNTEM VAR'
Dinç, "Esas neticeyi talebi azaltmak veriyor. Bu noktada en önemli adımlardan bir tanesi farkındalığı geliştirmek meselesi. Mesela bize gelen danışanlarımızın gün içerisinde telefona ayırdıkları vakti bir kenara not etmelerini istiyoruz. Sonuca baktıklarında hiç de düşündükleri gibi kısa değil çok daha uzun süreler kullanmış olduklarını fark ediyorlar. Bu farkındalık onlarda kendileriyle ilgili bu konuda bir çözüm üretmeye sevk ediyor. Şayet çalışanlar bir şekilde modern teknoloji araçları konusunda bir farkındalık kazanırlarsa o kadar toparlamakla alakalı bir motivasyon söz konusu olur. Bu noktada Türkiye'de birkaç tane uygulama projesi devam ediyor ve bitmek üzere" bilgilerini verdi.
Dinç sözlerine şöyle devam etti: "Bizim bağımlılıkla mücadelede bildiğimiz iki yöntem var. Biri arzı azaltma diğeri talebi azaltma. Arzı azaltma, bir iş verenin çalışanlarına telefonla bir yere girmesini yasaklamak. Talebi azaltmak, çalışanın kendini kontrol etmeyi öğrenmesi ve artık o konuda daha güçlü hale gelmesi. Davranışsal bağımlılık dediğimiz, internet, telefon vs. bağımlılıklarında arzı azaltmak yetmiyor."
'13 YAŞINDAN KÜÇÜKLERE WHATSAPP UYGUN DEĞİL'
Dinç, "Çocuklar küçük yaştan itibaren gün içerisinde ekranı ailesinden kıyaslanamayacak kadar daha fazla görüyor. Bir şeyi öğrenmek istediğinde artık internete soruyor. Bilgi kaynağı, enerji kaynağı tamamen teknoloji olur hale geldi. Bizim ailelere tavsiyemiz teknoloji konusunda çocuklarına rol model olmaları, çocukların ilgilerini paylaşmaya gayret etsinler ve ortak olsunlar ya da kendileri ilgi alanlarına onları dahil etmeleri, bunun için de kendilerini geliştirmeliler" ifadelerini kullandı.
Çocukların internette geçirdiği vakiti sınırlamaktan ziyade sağlıklı kullanım ölçüsü koyduklarını belirten Dinç, sözlerine şöyle devam etti: "Örneğin bu çocukların belli sürede hareket etmek, kalkıp boynunu oynatması, vücudunun sabit kalmaması, beslenmesi veya uykusuna mani olmaması gibi şartlarla süre sınırı koymuyoruz. Çocukları internetle tanıştırmamak mümkün değil ama sosyal medya hesabı açmamak mümkün. 13 yaşından küçüklerin WhatsApp'ı kullanmaması doğru olandır. Ama bu yaştan önce internetle tanıştırılıp doğru şekilde kullanmak öğretilebilir. Doğru sitelere girmesi filtreler üzerinden sağlanarak bilmeden istemediği sitelere girmesi önlenebilir. Süre ve içerik konusunda eğlence amaçlı kullanıma bir süre veriyoruz. Eğlence amaçlı kullanımların ilkokuldan önce yarım saat, ilkokul döneminde 1 saat, lise döneminde ise 2 saati geçmeyecek şekilde bir kullanım olması lazım."