ABD’nin yeni ulusal güvenlik stratejinin özellikle Ortadoğu politikalarına nasıl yansıyacağı ise tartışma konusu oldu. Siyasetçiler ve uzmanlar Sputnik’in konuya ilişkin sorularını yanıtladı.
CHP’Lİ YILMAZ: SOĞUK SAVAŞ MANTIĞI İLE DÜNYAYI OKUMA GÖRÜYORUZ
CHP’li Öztürk Yılmaz, ABD’nin stratejisinin kendi ulusal önceliklerini Ortadoğu’da ve dünyanın başka yerlerinde domine etmek olduğunu da kaydetti.
Saadet Partisi Genel Başkan Yardımcısı Hasan Bitmez ise ABD’nin ulusal güvenlik strateji belgesini “ABD’nin menfaati için tüm dünya hakimiyetini temin etmeye yönelik stratejik planlamalar” olarak nitelendirdi. Belgede Türkiye’ye doğrudan atıf yapılmadığını kaydeden Bitmez, “Türkiye’nin 2002 yılından bugüne kadar yani AK Parti Hükümeti’nin ‘ABD stratejik ortağımız’ vurgusunun muhataplığı ABD’nin açıklamış olduğu stratejik belgede gözükmüyor” dedi. Bitmez, sözlerini şöyle sürdürdü:
'BÖLGEDEKİ RADİKAL ÖRGÜTLERİN VARLIĞININ KAYNAĞI ABD'
- Bu belgede İran’ın bir numaralı düşman olarak görme imkanımız var. Bununla paralel olarak bölgedeki terörist gruplarla ilgili vurgular var. Ama bölgede özellikle İslam adına taktim edilen terörist grupların kaynağı zaten Amerikan’ın kendi kaynağı. Çünkü Suriye’de IŞİD liderlerini, 20 tanesini aldık çıkardık diye ABD’nin bizzat kendi açıklamaları var. Yani oradaki terörist örgütlerin bölgede faaliyet gösteren radikal örgütlerin varlığının kaynağı ABD. Yani aynı zamanda düşman ilan etmeleri bölge üzerinde yeniden bu tür varlıkların kullanılarak bölge üzerinde planlar yapıldığı, operasyonlar yapılabileceğine dair bize endişe de veriyor.
'ABD’NİN İSTİKRARI İÇİN BÖLGENİN İSTİKRARSIZLAŞTIRILMASI ENDİŞESİNE SAHİBİZ'
- Belgenin detaylarına bakıldığı zaman Ortadoğu bölgesinin sahip olmuş olduğu enerji potansiyelini istikrar adına kendi lehlerine nasıl kullanabileceklerine dair planlamaların olduğunu görüyoruz. ABD’nin istikrarı için bölgenin istikrarsızlaştırılması noktasında da bazı adımlar atılabilir endişesine sahibiz. Bunun yanında ‘cihatçı terör örgütleri’ diye tanımlamalar var. Özellikle Suriye’de yönetime karşı Suriye yönetimine karşı destekledikleri unsurların zaman içerisinde bu tanıma uygun örgütler olduğunu burada hatırlatmakta da fayda var. Bunların her birisi bizi ayrıca endişeye sevk ediyor.
Saadet Partili Bitmez, belgede Mısır ve Suudi Arabistan’ın ‘stratejik ortak’ olarak benimsediğini ifade ederken, “Önümüzdeki süreçte bu iki ülke üzerinden yürüyeceklerine dair bir vurgudur diye düşünüyoruz” diye konuştu.
VATAN PARTİLİ SONER: BELGE ABD’NİN YALNIZLAŞTIĞININ TESPİT EDİYOR VE KABUL EDİYOR
'SURİYE’DE SİYASİ ÇÖZÜM TALEBİNDEN BİLE TRUMP VAZGEÇMİŞ'
- Buradan hareketle Ortadoğu politikası da artık ABD’nin tekelinden zaten çıkmıştı iyice çıkmış oluyor. Burada da ABD Başkanı bu gerçeği tespit ediyor. Çok çarpıcı nokta Ortadoğu açısından Suriye için siyasi çözüm talebinden bile Trump vazgeçmiş, ilgili bölümü okursanız burada sadece mültecilerin geri dönmesini sağlayacak bir uzlaşmanın sağlanmasını talep ediyor. Onun dışında ne Esad’ın istifası ne de Suriye’de herhangi bir özerklik, federasyon, yeni bir anayasa talebi burada milli güvenlik stratejisinin parçası değil. Bu da önemli bir geri adım.
'ORTADOĞU POLİTİKASINDA ABD YAVAŞ YAVAŞ GERİ ADIM ATMAYA BAŞLAYACAK'
'ABD, RUSYA VE ÇİN İÇİN KENDİSİNİ EŞİT DÜZLEME YERLEŞTİREN BİR ÇİZGİYE GİRMİŞ'
LOĞOĞLU: İRAN’A YÖNELİK YENİ ADIMLAR GELEBİLİR
Eski Washington Büyükelçisi Faruk Loğoğlu, ABD’nin ulusal güvenlik stratejinde içerik olarak şaşırtıcı bir unsur göremediğini söyledi. Yapılan değerlendirmeleri daha çok ABD Başkanı Trump’ın seçim kampanyası sırasında verdiği sözlerin ve ‘önce Amerika’ temasının varyasyonları olarak nitelendiren Loğoğlu, “Dövüşken bir üslupla kaleme alınmış fakat fazla dişi olmayan bir ulusal güvenlik stratejisi” dedi.
Loloğlu şu değerlendirmelerde bulundu:
- Çin ve Rusya’yı rakip olarak belirliyor, ABD’nin güvenliğini tehdit eden iki ana noktayı da İran ve Kuzey Kore olarak tespit ediyor. Bu ülkeler dışında ismen zikredilen ama daha olumlu bir çerçevede Mısır ve Suudi Arabistan var. Bunun dışında ismen zikredilen bir ülke de yok, Türkiye de yok. Türkiye bakımından ben bunu olumlu olarak telakki ediyorum. Çünkü Türkiye’yi zikredecek olsaydı hele hele Ulusal Güvenlik Danışmanı McMaster’in radikal İslam’a Katar ve Türkiye’nin destek verdiği yolundaki açıklamalar türünden bir şey girseydi bu Türkiye-ABD ilişkilerinde yeni bir rahatsızlık kaynağı oluşurdu.
- Daha önceki ulusal stratejik belgelerine baktığımızda, onlarla bir paralellik var. Trump’ın seçim sırasında vadettiği sözleri, belirlediği tehlikeleri tekrarlayan ve alanlarda neler yapmak istediğini anlatan bir belge. Benim açımdan önem arz eden nokta yine İran ve Kuzey Kore’yi ama daha çok İran’ı tehdit olarak belirlemiş olması. Bu beni çok meşgul ediyor çünkü Trump kafayı İran’a takmış durumda. Yani önümüzdeki haftalarda aylarda gündemi belirleyecek şeyleri İran konusunda göreceğiz diye düşünüyorum.
Faruk Loğoğlu’na göre önümüzdeki dönemde ABD’den İran’a yönelik yeni adımlar gelebilir.
'EN DİŞE DOKUNUR BÖLÜMLERİ EKONOMİK KISIMLAR'
ABD’nin ulusal güvenlik stratejisinin ‘en dişe dokunur bölümlerinin’ ekonomik kısım olduğunu vurgulayan Loğoğlu, “Burada ABD’nin ‘önce Amerika’ noktasından hareketle Trump’un yeni adımlar atabileceği, Çin ile ilişkiler, Kanada, Meksika hatta AB ile ilişkilerde. Ekonomik alanda, ticari anlaşmalar konusunda daha yeni adımlar atabileceği şeklinde bir mesaj algıladım” diye konuştu.