Esad'ın sözleri Rusya'nın, DSG'ye hız kesmeden silah yardımı yapmakta ve Suriye'deki hava üslerinin kapatmamakta direnen Washington'ın Suriye'den derhal çekilmesi konusunda ısrar ettiği bir döneme denk gelmesi itibarıyla son derece anlamlı. Üstelik Türkiye'nin, beka sorunu olarak gördüğü Suriye'nin kuzeyindeki YPG varlığının Esad tarafından da sert şekilde hedef alınması, ABD'nin Suriye'deki dolaylı ve doğrudan varlığına yönelik müşterek bir tutum takınılmasının önünü açabilir. Böylesine bir hamle de "Ortadoğu'da kalmakta ısrar eden ABD'nin amacı ne?" şeklinde kaygılara ve soru işaretlerine yol açan Washington varlığına yönelik büyük bir darbe olacaktır. Uzmanlar Esad'ın sözlerini, hem bölge güvenliği için atılması gereken adımlar hem de artan iş birliğinin bölgeye olası etkileri üzerinden Sputnik'e değerlendirdi. Gazeteci Mehmet Ali Güller, bu isimlerden ilki oldu.
Suriye krizinde "ABD destekli terör örgütlerinin başlattığı savaşın yerini, Moskova inisiyatifli barış hazırlıklarının almasıyla" yeni bir döneme girildiğine işaret eden Güller " Organizasyonlar düzleminde belirtirsek, Cenevre sürecinin yerini Astana süreci almıştı; Cenevre-8 toplantısının başarısızlıkla sonuçlanmasının ardından güvenlik eksenli Astana süreci de, siyasal çözüm eksenli Soçi masasına evrildi. Bu noktada şu soru büyük önem kazanıyor: Soçi'deki barış masasına kimler oturacak? Suriye Devlet Başkanı Beşar Esad'ın ‘ABD destekli PYD'yi vatan haini' ilan etmesi, işte tam da bu sorunun yanıtıyla ilgili. Masa, Soçi'de ‘Suriye Ulusal Diyalog Kongresi' ile kurulacak. O masaya oturacak kuvvetler de ABD destekli olamaz. Suriye'nin toprak bütünlüğünü ve siyasal birliğini kabul eden kuvvetler ancak o masaya oturabileceklerdir. Çünkü silahların kanunu kazanmıştır, haliyle masayı yenenler kuracaktır" ifadelerini kullandı.
Fransa'nın "Suriye cephesi kazandı, Esad kaldı" sözlerinin altı yıllık krizde, Atlantik cephesinin yenilgiye uğradığına işaret ettiğine vurgu yapan Güller "Masayı Esad ve onu destekleyenler kurmaktadır, ve o masaya Suriye'nin egemenliğini kabul edenler oturabilecektir. İşte Suriye Devlet Başkanı Beşar Esad da ‘vatan haini' göndermesiyle PYD'ye ‘Ancak ABD denetiminden çıkarak bu masaya oturabilirsin' mesajı verdi" şeklinde konuştu.
Esad'ın mesajının Rusya'nın PYD'yi ABD denetiminden çıkarma, en azından o denetimi azaltma ve Suriye bütünlüğü içinde yer almaya zorlama stratejisiyle uyumlu olduğuna değinen Güller "Rusya PYD'nin tamamen ABD denetiminde olmasındansa, kimi haklar karşılığında PYD'nin Suriye'nin bütünlüğü içinde kalmasını hem Suriye'nin hem de toplamda bölgenin çıkarları için yararlı görüyor. Son tahlilde, bölgenin çıkarlarıyla Rusya'nın ulusal çıkarları da örtüşüyor.
Moskova'nın AKP hükümetinin itirazına rağmen PYD'yi bir formül bularak Soçi'deki "Suriye Ulusal Diyalog Kongresi"ne getirmeye çalışması işte bu stratejisi nedeniyleydi" diye ekledi.
Konuyu Sputnik'e değerlendiren bir diğer isim ise Dış Politika Uzmanı Özdemir Akbal oldu. Akbal "PYD meselesi, Türkiye-Suriye Yüksek Düzeyli Stratejik İşbirliği Konseyi'nin toplandığı dönemden 2011 itibarıyla Suriye ile Türkiye'nin politikalarının taban tabana zıt hale geldiği döneme kadar ortak harekat biçimiyle kotarılıyordu. Ancak 2011 sonrasında başta cihatçı örgütlerin operasyon kabiliyetini artırması başta olmak üzere çeşitli sebeplerle Şam kuzeyde kontrolünü kaybetti ve PYD bu noktada alternatif bir örgüt olarak ortaya çıktı. Bu örgüt ABD tarafından da çok yoğun şekilde desteklendi. Türkiye ise bir Kürt koridoru oluşturulması ve Suriye'nin kuzeyinde bir Kürt devleti oluşturulmasının gündeme gelmesi dolayısıyla bu desteğe itiraz etti" dedi.
Akbal "Halep'in alınmasından sonra Rusya'nın desteğiyle Esad'ın güç kazanması, PYD konusu yeniden gündeme geldi. İki alternatif vardı: Biri Şam ve PYD'nin anlaşması; ötekisi de Esad'ın ABD'yle ilişkisi sebebiyle sorunlu örgüt ilan etmesiydi. İkinci ihtimal gerçek oldu" dedi ve ekledi:
"Esad'ın dünkü sözleri Türkiye'nin son derece lehine bir durum oluşturacak nitelikte. Türkiye'nin bundan sonra yapacağı şey Suriye ve Rusya yönetimiyle bu konuyu ayakları basan şekilde istişare ederek yönlendirmek ve Kürt koridoru meselesini tamamen çözmek üzere çaba sarf etmek olmalı ve öyle olacaktır. Zira, Esad'ın sözleri hem Rusya ve Türkiye'nin elini rahatlatacak hem de bölgesel ittifakın önünü açacak nitelikte."