'İNGİLTERE, MUHTEMELEN KRİZİ EN KÖTÜ ANLAYAN ÜLKE'
Gifford, "Krizi doğru anladıklarını sanmıyorum. İngiltere, muhtemelen en kötü anlayan ülke. Zira uluslararası toplumun, Esad'ın bir yere gitmeyeceğiı, krizden zaferle çıktığı, Halep'te Özgür Suriye Ordusu'nu (ÖSO) yendiği gerçeğinin farkına varması gerekiyor" dedi.
Suriye'de derhal ateşkes sağlanmasını istediğini söyleyen Gifford "Suriye halkının tamamının masaya oturmasını istiyorum. İnsanların geleceği, herkes için inşa edilecek demokratik Suriye'nin, laik Suriye'nin konuşulacağı bir koalisyon kurmaya ihtiyacımız var. DSG, bu konuda önemli bir oynayabilir. Suriyeliler, Esad'ın kalmasını daha çok istiyor. Demokrasi olduğu sürece halk, Esad'ın geleceğini belirleyecektir" dedi.
Gifford, bu kararı verecek olanın İngiliz ve ABD'liler değil, Suriyeliler olduğunu vurguladı.
'TÜRKİYE VE SUUDİ ARABİSTAN, SURİYE'NİN TAMAMINI TEMSİL ETMİYOR'
Ona göre bu ülkeler, IŞİD kadar kötü olan ÖSO'yu destekliyor ve küçük grupları domine etmeye çalışıyor ve bu politika, gerçekçi, pragmatik ve kapsayıcı bir yaklaşımdan yana olan ülkeler için çok rahatsız edici bir durum.
'RUSYA'NIN PLANINI DESTEKLİYORUM ANCAK KÜRTLER DE MASADA OLMALI'
Gifford şöyle konuştu: "Rusya'nın planı çok işe yarayabilir ancak bence şu anki haliyle değil. Moskova, Ankara ve Riyad'ın Kürtlerin davet edilmemesi yönündeki baskılarına boyun eğmemeli. Suriye topraklarının yüzde 25'ini kontrol eden, demokratik ve Suriyeli olan bu kişilerin gerçekçi olmaz ve gelecekte yapılacak anlaşmalar uygulanabilir olamaz."
Öte yandan Gifford, Rakka'nın kurtuluşuyla birlikte omuzlarından yük kalktığını ifade etti. Gifford, "Üç yıldır bunun için mücadele ediyordum. Ölümcül ve zorlu bir mücadeleydi. Yüzlerce DSG militanı öldü. Kent, bombardımanlardan ve IŞİD'İn taktiklerinden ciddi şekilde zarar gördü. Tüm bunların sona ermesi, büyük bir rahatlamaydı. Rakka ve Musul'da yenilgiye uğrayan IŞİD dağıldı. IŞİD, her bakımdan bir devletti. Alt yapıları, finansmanları ve toprakları vardı. Ancak artık bunlar yok, onları yendik" diye konuştu.