AK Parti milletvekilleri Putin’in mesajlarını değerlendirdi: Doğru ve yerinde tespitler

Putin, her yıl sonunda düzenlediği ve çok sayıda gazetecinin takip etmesi nedeniyle ‘büyük’ olarak nitelendirilen basın toplantısında gazetecilerin sorularını yanıtlarken Türkiye ve Ortadoğu hakkındaki sorulara da yanıt verdi. Putin, Suriye'de 2011'den beri süren kriz hakkındaki bir soru üzerine “Bunun [Suriye krizinin] acısını en çok çeken Türkiye. Zira Türkiye, çok sayıda Suriyeli göçmeni kabul ediyor” dedi.

'PUTİN’İN SON DÖNEMDEKİ OKUMALARI SON DERECE DOĞRU”

Putin’in yıllık basın toplantısında verdiği mesajları Sputnik’e değerlendiren AK Parti İstanbul Milletvekili Metin Külünk, “Putin son dönemde ‘Putin olarak’ dünyayı doğru okuyor. ‘Putin olarak’ diye ifade ediyorum; çünkü Putin’in, Rusya’nın kendi iç dinamiklerinde de sıkıntıları var. Türkiye’yi küçültmek isteyen güç, nasıl Türkiye’nin içerisinde insan devşirdiyse Rusya’nın içinde de Rusya’nın küçültülmesini isteyenlerin devşirdiği insanlar var. Yani Rusya’nın bağımsızlıkçı politikalarına, Rusya’nin ideallerine inanmayan, Rusya’yı Rusya üzerinden değil de Rusya dışından okuyan unsurların etki alanından çıktığında Putin’in son dönemdeki okumaları son derece doğru. Onun için bugünkü basın toplantısında üzerinde durduğu her başlık aslında bu süreci önemli ölçüde doğru okuduğuna dair ve çözümlemelerinin de doğru olduğuna dair işaretler” dedi.

“PUTİN’İN BUGÜNKÜ BASIN TOPLANTISI BİR MİLATTIR”

Birinci Dünya Savaşı’nı çıkaran güçlerin, haritalarla ilgili iddialarının bitmediğini ifade eden Külünk, “Birinci Dünya Savaşı’nı çıkaranların harita değişikliklerini 100 yıl sonra tekrar güncellediklerini ve bu harita değişikliğinden payını alacak ülkelerden birinin de Rusya Federasyonu olduğunu Putin gördü. O zaman ne yapması gerekiyordu; Rusya Federasyonu’nun bu dalga karşısında ülkesinin bütünlüğünü koruyabilmesi için bir okuma yenilenmesine ihtiyaç var, Putin onu yapıyor. 15 Temmuz bu anlamda Putin için de bir şifredir. Şu anda Türkiye, İran, Rusya’nın da toprak bütünlüğünü koruyan bir güç. Çünkü bu dalga tek başına Türkiye’yi hedeflemiyor. Dalganın hedeflerinden biri İran, biri de Rusya. Şimdi Putin bunu gördüğü için hattı Türkiye-İran üzerinden kendi milli çıkarlarını görerek kuruyor. Onun için bugünkü basın toplantısı bir milattır. Çarşamba günkü İslam İşbirliği Teşkilatı toplantısına gözlemci olarak katılması, Kudüs konusundaki hassasiyetleri, bir anlamda terör örgütleriyle ilgili okumaları gecikmiş ama doğru çözümlemelerdir” diye konuştu.

KÜLÜNK: RUSYA KÜRT KARTINI ELİNDEN BIRAKMAK İSTEMİYOR

Putin’in “Kürtler ile geleneksel ve tarihi olarak çok iyi ilişkilerimiz var. Bu sorunun karmaşıklığını her yanıyla anlıyorum. Fakat Kürt halkı ile ilişkilerimizi geliştirmemize hiçbir şeyin engel olmadığına inanıyoruz” açıklamasını da yorumlayan Külünk, şöyle konuştu: “Putin bir yandan bu açıklamayı yaparken öbür taraftan bir handikabı var. Rusya’nın tarihsel stratejisinde daima Türkiye’ye yönelik rezerv alanları vardır. Sebebi de şudur; Kafkaslar, Müslüman toplulukların ve devletlerin yaşadığı; Orta Asya, Türk dünyasının adresi, Türkiye’yi bir anlamda Türkiye’nin Türk kimliği üzerinden etki alanını daraltmak ya da Türkiye’nin kendisi için risk gördüğü müdahale alanları olarak kabul ettiği Kafkaslar ve Orta Asya’daki risk alanını dengeleyebilmek için Rusya Kürt kartını elinden bırakmak istemiyor. Halbuki Irak’ın toprak bütünlüğünü esas alan bir yaklaşımın, Suriye’nin toprak bütünlüğünü esas alan bir yaklaşımın karşılığı bu cümle değil."

'KÜRTLERLE, KÜRTLERİN YAŞADIĞI DEVLETLER ARASINDA PROBLEM YOK'

Külünk, sözlerine şöyle devam etti: "Bugün mesele Kürtlerle Kürtlerin yaşadığı devletlerin sınırları içerisinde devletlerin problemi yok. Problem, PKK üzerinden, YPG üzerinden üretilmiş terörün Rusya’yı da etkileyecek bir enstrümana dönüşme riski var. Onun için Rusya şu yanlıştan kurtulmalı; Suriye’nin kuzeyinde PYD/PKK kartını elinde tutmak isteyerek Türkiye’yi Kafkaslar ve Orta Asya’ya yönelik dengeleyebilirim anlayışından vazgeçmeli. Çünkü biz şunu iyi biliyoruz; DAEŞ Kafkaslar’ı rahatsız etmeye kalktığında, Orta Asya Türk Cumhuriyetlerini rahatsız etmeye kalktığında biz DAEŞ’in ne olduğunu bildiğimiz için hiçbir şekilde DAEŞ terör örgütüne terör örgütü demekten vazgeçmeyeceğiz. Dünyada da DAEŞ’e ilk terör örgütü diyen biziz. Bu örgütle bu anlamda en sert mücadeleyi veren de biziz. Onun için Rusya bu anlamda PKK üzerinden Kürtler’e yönelik bir rezerv alan oluşturup o rezerv alan üzerinden Türkiye’yi bir anlamda kıpırdatmama noktasında bir yerlerde rafta bir ajandası olduğunu görüyoruz. Bu doğru değil."

'TÜM TERÖR ÖRGÜTLERİNE AYNI TAVIR KONULMALI'

"Şu anda düşünmemiz gereken şey şu; dünyadaki güç merkezi, bu coğrafyayı talan etmek istiyor" diyen Külünk, "Yani Westphalia sürecinin devamını istiyor. Westphalia süreci ulus devletleştirmedir, yani parçalayarak kontrol etmeyi devam ettirmek istiyor. Önümüzdeki yüzyılın böyle bir tehdit üzerinden şekillendirilmesine karşı yapmamız gereken nedir; teröre karşı ortak tavır. DAEŞ’e nasıl ortak tavır koyuyorsak PKK’ya da aynı tavır konulmalı. Hangi terör örgütü varsa hepsine karşı aynı tavır konulmalı. Rusya’nın PYD ile olan ilişkilerini gözden geçirmesi ve sıfırlaması gerekmektedir. Çünkü teröre karşı samimiyet söz konusuysa terör örgütlerinin istisnası yoktur. Rusya’nın da istisnası olmamalıdır" şeklinde konuştu.

Sputnik’e konuşan AK Parti İstanbul Milletvekili Aziz Babuşçu da Putin’in basın toplantısındaki “Bunun (Suriye krizinin) acısını en çok çeken Türkiye. Zira Türkiye, çok sayıda Suriyeli göçmeni kabul ediyor” ifadelerinin 'yerinde bir tespit' olduğunu belirterek “Türkiye, Suriye’den hiç şüphesiz ki hem ekonomik hem de sosyolojik olarak en çok etkilenen ülkedir, bu tespit çok doğru bir tespittir” dedi.

'SURİYE’DE ÇÖZÜM ARAYIŞLARI, EN SORUMLU HAREKET EDEN İKİ ÜLKE OLAN TÜRKİYE VE RUSYA GERÇEĞİNİ ORTAYA ÇIKARDI'

Türkiye’nin Suriyeli mülteciler konusunda yalnız bırakıldığını, AB’nin bu konuda Türkiye’ye sağlamayı taahhüt ettiği finansal desteği tam olarak sağlamadığını kaydeden Babuşçu, “Dolayısıyla bu konuda hakkımızın teslim ediliyor olması, Sayın Putin’in de bunu söylüyor olması yerinde bir tespittir. Sayın Putin’in bu gerçeği tespitten sonra Türkiye-Rusya ilişkileri bağlamında Suriye’de çözüm arayışları da belki dünyanın sorumsuzluğu karşısında en sorumlu hareket eden iki ülke olan Türkiye ve Rusya gerçeğini de bizim karşımıza çıkardı. Umarım Soçi ile başlayan ve devam edecek olan süreçte Suriye, coğrafi bütünlüğü içerisinde bir çözüme kavuşur, bizim ülkemizde yaşayan 3 milyona yakın insan vatanlarına geri döner ve sükun ve huzur Suriye’de hayata geçer” diye konuştu.

'EL KAİDE'Yİ ABD VE BENZER GÜÇ ODAKLARI ÜRETTİ'

Putin’in “Suriye'de önemli olan, buradaki sürece dahil olanların terörist ya da radikal grupları kendi amaçlarına ulaşmak için kullanmayı istememesi. Ne oldu? El Kaide'yi yarattılar, o da New York'u vurdu” ifadelerini de yorumlayan Babuşçu, “Terörün üretilmiş olması tespitine de katılıyorum. Sayın Putin doğru söylüyor. El Kaide’yi maalesef ABD ve benzer güç odakları üretti, sonra o El Kaide gitti ABD’nin merkezini vurdu. Bugün DAEŞ için de aynı şeyi söylemek mümkündür. DAEŞ’i üreten de ABD’dir. DAEŞ’in bazı bölgelerden başka bölgelere ABD gözetiminde nasıl kaydırıldığını görüyoruz. Şimdi onlar bir yerde muhafaza edilip gerektiğinde tekrar kullanılabilecek bir taşeron maşa olarak öne sürülecek" dedi.

'DÜNYANIN TERÖRLE MÜCADELEDE ORTAK AKILLA HAREKET ETMESİ GEREKİYOR'

"Dolayısıyla dünyanın terörle mücadelede ortak aklı, kendi çıkarları ötesinde dünyanın huzurunu öne alacak bir anlayışa gelmeleri gerekir" diyen Babuşçu, sözlerini, "Burada da en temel karar verici olması gereken ülkeler, bu terörü besleyen, kendi çıkarları için kullanan güç merkezlerinin buna karar vermiş olmasıdır. Ama öyle gözüküyor ki DAEŞ’in bitirildiğinin söylendiği süreçte bir yerden bir yere nakledilip muhafaza edildiğini görmeye başlayacak, bu da tabii çok acı bir şey” şeklinde tamamladı.