ABD Adalet Bakanlığı’nın Türk Adalet Bakanlığı yetkilileri ile darbenin sorumlularını adalet önünce çıkarmak üzere birlikte çalıştıklarını söyleyen Cohen, ABD’nin bu konuda elinden geleni yapmaya çalıştığını ifade etti.
'TÜRKİYE'NİN YANINDAYIZ'
Gülen’in iadesinin neden hala gerçekleşmediğine yönelik bir soru üzerine Cohen, “200’den fazla insanın öldüğü 2.000'den fazla insanın ise yaralandığı demokrasiye doğrudan bir saldırı ve Türkler için de trajik bir olaydı. Biz de darbenin sorumlularını adalet önünce çıkarmak için Türkiye’nin yanındayız” dedi.
'TALEP, İNCELENMEYE DEVAM EDİLİYOR'
Gülen’in iade talebini oldukça ciddiye aldıklarını ifade eden Cohen şu ifadelere yer verdi:
İran Şahı Rıza Pehlevi, devrimden sonra İran’dan Mısır, Fas, Bahama Adaları ve Meksika üzerinden ABD’ye gelmişti. Bunun üzerinde ABD’nin Tahran Büyükelçiliği yağmalanmış ve 50 ABD vatandaşı şahın iadesi karşılığında rehin alınmıştı. ABD ile İran arasında suçluların iadesine ilişkin anlaşma olmamasından dolayı ABD şahı iade etmeyi reddetmişti. Şahın iade talebinde uzun tartışmalar yaşanmış ve ABD başkanının başkanlık yetkisini kullanarak iadeyi yapabileceği ifade edilmişti. Bunun üzerine Adalet Bakanlığı uzun bir araştırma sonrasında Başkanın böyle bir karar alma yetkisinin olmadığını açıklamıştı. Şah ABD tarafından iade edilmemiş ancak önce Panama’ya daha sonra Mısır’a gitmiş ve Enver Sedat tarafından kendisine sığınma hakkı verilmişti.
Ayrıca darbe girişiminden iki ay sonra Türkiye’ye gittiğini belirten Cohen, darbecilerin saldırısı sonucunda Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde (TBMM) söz konusu olan yıkımı yerinde gördüğünü anlattı.
Jonathan Cohen, “Orada kendi F-16'larının Meclis'in tavanında açtığı büyük delikleri göstererek bunun ABD Kongresi’nde yaşanması durumunda ne hissedeceğimi, buradaki halkın nasıl hissedeceğini sordular. Bu ezber bozan bir durumdur” şekilde konuştu.
Türkiye’ye bu hassasiyet üzerinden yaklaşılması gerektiğini aktaran Müsteşar Yardımcısı, Türkiye’de olup bitenleri darbe girişiminin ortaya çıkardığı bağlam üzerinden anlamak gerektiğini dile getirdi.
Türkiye ile ABD arasındaki ilişkilerin son bir iki yıl içerisinde önemli ölçüde değişim gösterdiğine işaret eden Cohen, “Türkiye ile ABD 65 yıldır müttefik ve ilişkilerimiz her zaman karmaşık olmuştur" dedi.
Cohen, iki ülke arasındaki diplomatik ve birçok konuda söz konusu olan angajmanın halen aynı kaldığını belirtti. Türkiye’nin NATO’nun en güçlü ikinci ordusuna sahip olduğunu ve önemli bir coğrafik konumda yer aldığını kaydeden Cohen, “Bu etkiyi dikkate almalısınız ve bu etki ile çalışmalısınız” şeklinde konuştu.
Türkiye’nin Afganistan ve Irak başta olmak üzere bölgede ABD operasyonlarına önemli katkı sağladığını hatırlatan Cohen Washington ile Ankara’nın halen birçok alanda aynı amaç ve kaygıları paylaştığını söyledi. Türkiye’nin IŞİD ile mücadele önemli bir rol oynadığını kaydeden Cohen Türk halkının ve hükümetinin başta Suriye’den gelen milyonlarca mülteciyi ülkelerinde ağırlamasının takdire şayan olduğunu söyledi.
ABD’nin YPG'ye verdiği desteğin de Türkiye ile ABD arasında bir sorun olduğuna işaret eden Cohen, “Türklerle tartıştığımız bağlam Türkler açısından çok da memnun edici değilse de hakikat bu. YPG ile ortaklığımız Suriye’de başka alternatifimizin olmamasındandır. Orada acilen bir güce ihtiyacımız vardı IŞİD'i Rakka’dan çıkarmalıydık ve orada bulunan güç YPG idi” şeklinde konuştu. YPG ile ABD arasındaki ilişkiyi 'taktiksel, geçici ve işlevsel' olarak tanımlayan Cohen Türkiye ile ABD ittifakını ise stratejik, kalıcı ve kurumsal olduğunun altını çizdi.