ŞAM'LA MUTABAKAT NEDEN GECİKTİ?
Erdoğan'ın Soçi Zirvesi sonra Şam'la temasa yeşil ışık yaktığına işaret eden Güller "Bu sözler, kuşkusuz bir ‘kapı aralama' politikasının işaretleri ve Türkiye'nin Suriye'nin dostlarıyla, yani Rusya ve İran'la, normalleşme sürecinin gecikmeli de olsa doğal sonucu" dedi. Söz konusu "gecikmenin" nedenlerine değinilmesi gerektiğine işaret eden Güller şu sözleri söyledi:
"Bu sebeplerinde başında ilki AKP hükümetinin Suriye konusundaki yola çıkarkenki tutumu geliyor. Malum, Esad'a önce İhvan'ı hükümete monte etmesini dikte ve sonra silahlı muhalefeti desteklemesi; Ankara'nın keskin bir şekilde yüzünü Şam'a döndürmesine uzun süre engel oldu. Ayrıca Rusya'nın sahaya askeri olarak inmesiyle Şam'a karşı politikalarını güncelleme zorunluluğu gören AKP hükümeti, Türkiye'yi Irak ve Suriye'nin kuzeyine doğru genişletme hedefini, PYD tamamen ABD kontrolüne girene kadar rafa kaldırmamakta ısrar etti. Diğer yandan ise Astana süreci esas olarak güvenlik odaklı bir süreç olması itibarıyla AKP hükümeti Şam'la anlaşma politikasında ayak sürümeye devam etti. AKP'nin bu tutumu ancak Soçi Zirvesi ile birlikte yerini siyasi sürece bırakarak değişti."
Ankara-Şam anlaşması stratejik önemdedir ve daha fazla gecikmemesi gereken bir jeopolitik ihtiyaç olduğuna değinen Güller "AKP Hükümeti Rusya ve İran'la birlikte hareket etmeye devam edecekse, ki etmelidir, artık Şam'la anlaşmaya gitmelidir. Zaten bugüne kadar anlaşma yoluna gidilmemiş olması hem Suriye hem de Türkiye için büyük maliyetler doğurmuştur. Hatta denilebilir ki Suriye meselesinin Suriye'den sonra en büyük maliyeti Türkiye'yedir ve maalesef bunun sorumlusu da AKP hükümetidir. AKP hükümeti en başından silahlı muhalefeti desteklemese ve sınırından Suriye'ye silahlı muhalefet geçişini kapatsa, hem Türkiye'ye bir maliyet oluşmayacak hem de Suriye bu kadar bedel ödemeyecekti. Hatta normalleşme sürecinin daha başında Şam'la anlaşsa, maliyet yine azalacak ve Türk Ordusu'nun Suriye topraklarında operasyon yapmasına bile gerek kalmayacaktı" dedi. Ankara ve Şam arasındaki iş birliğinin zorunlu bir hal almasının ardında üç temel neden olduğuna işaret eden Güller "Birincisi; Ankara Şam'la anlaşırsa, Suriye topraklarında bulunan Türk askerleri için meşruiyet oluşacak olması. Zira Şam yönetimi, kendi davetiyle topraklarında bulunan askeri kuvvetler dışındaki tüm kuvvetleri işgalci ilan etmişti" dedi.
Güller, Ankara- Şam anlaşması PYD odaklı çözüm seçeneklerini tamamen ortadan kaldıracak olması ve Ortadoğu'da ABD'nin kurmaya çalıştığı İsrail-Körfez-Kürt eksenini zayıflatacak olmasının da bu anlaşmanın zaruri olmasının nedenleri arasında olduğuna işaret etti.
Sürece ilişkin bir diğer önemli soru ise Türkiye ve Suriye arasında doğrudan iş birliği kurulmasının olası olup olmadığı. Sputnik'in sorusunu Gazeteci Musa Özuğurlu yanıtladı:
"Türkiye aslında Suriye'yle temas içine girmek istiyor ama Türkiye'nin bu temastan beklentisi Kürt başlığı başta olmak üzere Türkiye'nin güvenlik algılamalarına uygun bir gidişat. Ama Suriye tek başına değil, bölgesel bir stratejiyle hareket ediyor. Dolayısıyla Suriye'nin önceliği Türkiye'nin hassasiyetleri değil; kendi hassasiyetleri. Tam ve doğrudan bir mutabakat için Türkiye'nin Suriye'nin iç işlerine kesinlikle karışmaması ve kendisinin değil Suriye'nin çıkarlarını ön planda tutması lazım. Şu anda da böyle bir ortam yok. Temaslar gerçekleşebilir fakat bu iki ülkenin tüm sorunlarını aştığı ve kriz öncesi döneme döndüğü anlamına gelmiyor. Yedi yıl boyunca Türkiye'ye çok büyük sorumluluklar yükleyen Suriye yönetiminin Türkiye yönetimine bir anda sıcak bakması veya doğrudan diplomatik ilişkiye girmesi çok mümkün gözükmüyor."
Tam bir mutabakat için Türkiye'nin Özgür Suriye Ordusu (ÖSO) başta olmak üzere şemsiye örgütlerden desteğini tam anlamıyla çekmesi gerektiğine işaret ede Özuğurlu "Türkiye de Kürt kartına karşı bu desteği sürdürmek istiyor. Bu alan hala çatışmalara sahne olan bir alan" dedi.
Suriye'nin kuzeyinin Türkiye'yi bütün olası senaryolarda çıkmaza götüreceğini söyleyen Özuğurlu "Suriye'nin kuzeyiyle ilgili bütün tarafların farklı beklentileri var. ABD, orada Kürt özerk yönetim ve benzeri bir süreci destekliyor. Suriye'nin Kürtlerden beklentisi de ABD ile temaslarını kesmeleri ve ABD'nin Suriye'den çıkması. Suriye yönetimi, bu şartlar karşılanırsa idari özerklik şansı tanıyabileceğini ifade ediyor. Böyle bir anlaşma olursa da bu Türklere uymaz. Çünkü Türkiye her hangi bir şarttaki herhangi bir Kürt oluşumuna karşı. Diğer yandan Rusya ve İran eş güdümlü olarak Kürtlerin ABD ile sıkı ilişki içinde olmasına karşı ama onları tamamen dışlamak da istemiyor. Bütün tarafların beklentileri birbirinden farklı. Kuzeyde ne olursa olsun, Türkiye bir büyük tarafla anlaşsa bile, öteki tarafla karşı karşıya gelecek. Türkiye'yi herhangi bir yol çözüme götürür mü, bunu öngöremiyorum. Her ne olursa olsun, Türkiye'nin önünde çok önemli bir sorun Kürt meselesi " diye ekledi.