Ancak iki ülke arasındaki çözümsüz hususlar bunlarla sınırlı değil. Bunların yanı sıra Ankara'nın 15 Temmuz darbe girişiminden sorumlu tuttuğu FETÖ'nün üyesi olduğu suçlamasıyla ABD'nin İstanbul Başkonsolosluğu'nun çalışanı Metin Topuz'un tutuklanması da iki ülke arasında yeni bir gerginlik perdesi açmış durumda. Üstelik Yıldırım'ın ziyaretinden bir gün önce ABD Büyükelçiliği, çalışanlarının resmi görevi yerine getirirken gözaltına alınma ve tutuklanmayacaklarına dair Ankara'dan güvence aldıklarını belirterek anlaşmazlığı daha da derinleştirdi. ABD'li yetkililerin hemen ardından Başbakan Yıldırım ise Türkiye'nin böyle bir güvence vermediğini ve ‘hukuk devletine uygunsuz düşeceği' gerekçesiyle de bu tür bir güvence vermeye niyeti olmadığını söyledi.
Bütün bu gelişmeler, görüşmede masaya yatırılacağı söylenen "vize krizinin" başlı başına bir kriz olmaktan ziyade, bir süredir hızla kopma noktasına gelen ilişkilerin sonuçlarından birisi olduğuna işaret ediyor. Peki, iki ülke "güvence anlaşmazlığını" masaya yatıracak mı? ABD, tutuklu Topuz'un durumuyla ilgili; Türkiye ise eski Halkbank Genel Müdür Yardımcısı Atilla'nın ABD'de tutuklu yargılandığı davaya ilişkin müzakere yürütecek mi? Bu konular gündeme gelmeden, iki ülke arasındaki buzların erimesi olası mı?
Konuyu Sputnik'e değerlendiren Eski Genelkurmay İstihbarat Daire Başkanı Emekli Korgeneral İsmail Hakkı Pekin'e göre vize krizi, Türkiye-ABD arasında süregelen krizde ‘'buz dağının yalnızca görünen kısmını" oluşturuyor. Yıldırım'ın Washington ziyareti öncesi, ABD Başkonsolosluğu çalışanların tutuklanmasına ilişkin çeşitli temaslar gerçekleşmiş olmasının muhtemel olduğunu savunan Pekin "Büyük bir ihtimalle Türkiye ve ABD yetkilileri arasından çoktan bir görüşme olmuş ve Ankara da ‘merak etmeyin bir şey olmaz' gibi bir açıklama yapılmış olabilir. Ama ABD'nin ‘Türkiye bize güvence verdi' diye açıklama yapması, Türkiye tarafından kabul edilemez. Sayın Binali Yıldırım'ın ABD'ye giderken Amerikalılara bir jest olarak Türkiye'nin belli konularda hassas davranacağını söylemiş olabilir. Amerikalılar ise bunu bir güvence ve söz şeklinde almış olabilir. Ancak ne olursa olsun böyle bir açıklama uygunsuz ve hukuk devletiyle bağdaşmıyor" dedi.
Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ile ABD Devlet Başkanı Donald Trump arasında gerçekleşen görüşmelerin ardından şimdi de Yıldırım'ın Washington'a ziyaret gerçekleştirmesinin iki ülke arasındaki krizin çözümünün uzun bir sürece yayılacağına işaret ettiğine değinen Pekin "Vize krizi, ABD-Türkiye ilişkilerinde anlaşmazlığın tepe noktada olduğunu, ABD'nin Türkiye'den farklı taleplerle sıkıştırılmaya çalışıldığını ve krizin daha da büyüyeceğini gösteriyor. Vize krizi çabuk çözülmeyecek. Kaldı ki yalnızca sürecin bir sonucu olan vize krizi çözülse, başka sonuçları olacaktır. Sayın Cumhurbaşkanı Erdoğan'la ilgili bir sürü tehdit var. Bir de bu konu artık devlet başkanları seviyesinde çözülmüyor. Amerikalılar bu konuyu sürüncemede bırakıyor, bırakmak için de bu konuyu daha alt kademelere yayıyor. Bu da krizin daha uzun bir sürece yayılacağına, başka başka taleplerin de gündeme geleceğine işaret" ifadelerini kullandı.
Eski Halkbank Genel Müdür Yardımcısı Mehmet Hakan Atilla'nın da ABD'de tutuklu olarak yargılandığı "Sarraf davasının" da gündeme geleceğine işaret eden Pekin " Asıl görüşülecek olan geri planda bulunan ve ABD'nin Türkiye'yi sıkıştırmaya çalıştığı Zarraf davası, ABD'nin PYD'ye olan silah yardımı, İran'ı da kapsayacak şekilde bölgenin hareketleneceğini gösteren diğer gelişmeler de konuşulacak. Ki zaten konuşulması gereken konular da bunlar" dedi. Pekin şöyle devam etti:
"Süreç, karşılıklı taleplerin ne kadar gerçekleşip gerçekleşmeyeceğiyle ilgili. Mesela ABD, FETÖ (liderini) veya darbedeki rolü sebebiyle oraya iltica edenleri iade etmiyor. Üstelik de Türk bakanı, Zarraf davasına dahil etmiş durumda. Belki önümüzdeki günlerde Türk bankalarını, ambargoyu deldikleriyle tehdit edip 10-15 milyar dolar gibi paralarla cezalandırılabilir. Bunlar konuşulacak ama bu konular özellikle gündeme gelmiyor: ABD bu konuları şantaj malzemesi olarak kullanıyor."
‘TÜRKİYE ABD'NİN TALEPLERİNİ YERİNE GETİRİRSE PARÇALANIR'
ABD'nin şantaj yaparak ve baskı uygulayarak Türkiye'den beklentilerini gerçekleştirme peşinde olduğuna değinen Pekin "ABD'nin Türkiye'den PYD, PKK, Suriye, Irak, Rusya ve İran'la iş birliği konusunda Doğu Akdeniz ve Kıbrıs konusunda bir sürü talebi var. Ancak Türkiye, bunları yerine getirmeyi reddederek Rusya, İran ve Irak'la iş birliği yapmayı tercih etti. Ayrıca ABD'nin tüm isteklerini yaparsa Türkiye bölünür. Çok açık ki, Türkiye'nin çıkarına olan Rusya'yla İran'la iş birliği. Bu noktada bölgesel bir ittifak içinde olunması önemli. Türkiye bundan (bölgesel ittifaktan) vazgeçtiği anda ABD ve NATO'nun Türkiye'nin parçalanmasına yönelik bölgesel planlarıyla karşı karşıya kalacağını unutmamalı" ifadelerini kullandı.
ABD'nin vize hamlesini olası bir ambargo hamlesinin takip edebileceğini söyleyen Pekin "Türkiye kendisine yöneltilen ambargoyu delme suçlamalarını kabul etmiyor. Sayın Çağlayan hakkında tutuklama kararı var. Sürece başka isimlerin de dahil olma ihtimali var. Bütün bunlar, önümüzdeki günlerde Türkiye'yi zor durumda bırakmaya yönelik hamleler. Amaç, Türkiye'yi ekonomik olarak sıkıştırmak" dedi.
Türk Asya Stratejik Araştırmalar Merkezi (TASAM) Başkan Yardımcısı Emekli Büyükelçi Murat Bilhan ise, Yıldırım'ın ziyareti esnasında konuşulacağına işaret edilen vize krizini yorumladı:
"ABD'nin bu hamlesi hukuken sakat bir karar. Bir ülke halkının seyahat özgürlüğüne topyekûn engel getirilemez. Buna karşıyım. Böyle bir yasak bazı şahıslara yönelik engel olabilir ama umumi olarak bu tür bir yasak koymak, herkesi birden cezalandırmak yanlış."
Vize krizinin ABD Başkonsolosluğu çalışanı Topuz'un tutuklanmasını takip ettiğinin hatırlatılması üzerine Bilhan "Büyükelçilerin tabi tutulacakları ayrıcalıklar Viyana Sözleşmesi'nde yer alıyor. Ancak bu sözleşmelerin işaret ettiği ayrıcalıkların haricinde hiç bir konsolosluk veya büyükelçilik çalışanına farklı bir ayrıcalık tanınması söz konusu olamaz. Bir konsolosluk çalışanının tutuklanmasından rahatsız duyulması anlaşılır bir husus ama bu kişiyle ilgili bir ayrıcalık beklemek söz konusu olmamalı ve olamaz. Zira uluslararası hukuk kurallarından dışarı çıkılması mümkün değil" ifadelerini kullandı.
ABD'nin amacının Türkiye'yi cezalandırmak olduğuna değinen Bilhan "Amerikan makamları Türkiye'ye ders vermek için haksız bir girişimle vizeleri rafa kaldırdılar. Bu, Türk vatandaşlarını sıkıntıya sokan bir davranıştı. Bu kısıtlama bir an önce ortadan kaldırılmalı" diye ekledi.