'KÜRTLERE GERÇEKTE KİMLERİN DESTEK VERİP VERMEDİĞİNİ BİLMEK ZOR'
Ceng Sağnıç’a göre, ülkelerin, özellikle de IŞİD'e karşı savaşta birlikte hareket edilen koalisyon ülkelerinin Irak'la geliştirilen ilişkilerden ötürü Bağdat’ın toprak bütünlüğüne aykırı durmalarının çok mümkün olmadığı görüşünde. Buna rağmen Kürtlerin bağımsızlığına kimin destek verdiğini bilmek zor olduğunu düşünen Sağnıç, İsrail’in Bağdat ile ilişkileri bulunmadığı için daha net pozisyon aldığını dile getirdi:
''Iraklı Kürtlerin bağımsızlıklarına kimlerin destek verip kimlerin vermediğini pratik olarak bilmek mümkün değil. Yani Irak ile diplomatik ilişkileri olan herhangi bir devletin, Irak'ta bir tür herhangi bir toplumsal yapıyı ve toprak bütünlüğünü değiştirebilecek bir adıma destek vermeleri pratik olarak mümkün değildir. Durum böyle olduğu için Irak'la diplomatik ilişkileri olmayan İsrail için destek açıklaması yapmak çok kolaydı. Fakat Irak'la ilişkileri bulunan —özellikle koalisyon bünyesinde Irak'la beraber çalışan devletlerin- Irak'la ilgili söylemlerini belli bir çerçeve dışarısına çıkarmaları mümkün değildi. Irak Kürdistan Bölgesi defalarca birçok Batılı devletin kapalı kapılar ardındaki konuşmalarda kendilerinin bağımsızlıklarına destek vereceklerini söylediklerini duyurmuştu.''
'AÇIKTAN DESTEK VEREN SADECE İSRAİL OLDU'
''Fakat netice itibariyle İsrail dışında bu bağımsızlık referandumuna açıktan destek veren ülke çıkmadı. Bunun sebebi İsrail'in sadece Irak'la diplomatik ilişkileri olmaması değil hem Irak Kürt Bölgesini muhtemel bir müttefik olarak görmesi vardı hem de İran yayılmacılığının Irak'taki etkisini genişleterek Irak Hükümetini bir tür ikinci bir başkent yaptığı gibi bir algı hakim olmasının yarattığı düşünceler buna neden oldu. Zaten İsrail'in son iki yıldır ABD ve Rusya'yla yaptığı görüşmelerin neredeyse tamamı İran destekli milislerin, Hizbullah gibi örgütlerin ve İran Devrim Muhafızlarının Suriye, Irak ve Yemen'deki etki alanlarını genişletmeleri hakkında oldu. Durum böyle olduğu için Irak Kürdistan Bölgesiyle İsrail arasında paylaşılan çıkarlar var. Bunların başında her ikisinin de ABD'nin İran'ın etkisini arttırmasına gösterdiği müsamahadan gelen rahatsızlık var. İkinci olarak yine her ikisinin kendini kuşatılmış hissetmesi ve ortak düşmanlarla çarpışmış oldukları iddiası var. Tabii ki son olarak da Irak Kürdistan Bölgesi'ndeki siyasetçilerle İsrail'li siyasetçiler arasında geçmişten gelen bazı dostluklar ve tanışıklıkların olmasıdır. Bunların şu an pratik olarak ilişki içerisinde olup olmadıklarını bilmemiz mümkün değil. Fakat böylesi bir tanışıklığın buna etki etmiş olması muhtemeldir.''
'İSRAİL'İN DESTEĞİ BÖLGE ÜLKELERİ NEZDİNDE OLUMSUZLUK YARATTI'
Ceng Sağnıç'a göre Kürdistan Bölgesel Yönetimindeki üst düzey yöneticilerin bağımsızlığa tek desteğin İsrail'den gelmesinin İsrail'in Batılı müttefiklerinde olumlu hava yaratabileceğine kanaat getirdiklerini ama bu desteğin bölge ülkelerini olumsuz anlamda etkilediğini kabul ettiklerini söyledi:
'RUSYA'NIN ORTADOĞU SİYASETİ HERHANGİ BİR GRUBUN ÇIKARLARI ÜZERİNDEN TANIMLANAMAZ'
Rusya Federasyonu'nun Ortadoğu algısının diğer aktörlerin Ortadoğu algısından daha büyük olduğunu belirten Sağnıç'a göre bir süper devletin yapabileceği doğru adımların başında bu dengeli perspektifle her aktörle ilişki geliştirmek gelir:
'İSRAİL SURİYE'YLE ALAKALI GÜVENLİK KAYGILARI VAR'
Sağnıç İsrail ile Rusya arasında özellikle son dönemde artan görüşmelerin ana konusunun İsrail'in güvenlik kaygıları olduğunu söyledi:
''İsrail'le Rusya arasındaki görüşmelerin tamamı Suriye'den yola çıkarak İsrail'in kendi güvenlik algısına dayalı görüşmeler oldu. Özellikle İsrail sınırına yakın yerlerde yani Lübnan-Suriye-Ürdün sınırlarının kesiştiği yerdeki İran'a bağlı milis güçlerinin, Hizbullah'ın ve İran Devrim Muhafızları’nın bulunmasıyla ilgiliydi.''
'RUSYA'NIN DENGELİ TAVIR GÖSTERMESİ KÜRTLER AÇISINDAN ÇOK ÖNEMLİ'
Referandum sürecinde Kürtlerin ABD'den beklenen arabulucu ve dengeli tavrın ABD'nin Irak safında yer alarak gerçekleşmediğini, bu dengeli tavrı Rusya'nın gösterdiğini söyleyen Sağnıç'a göre Rosneft'in yaptığı yatırım duyuruları ve Putin'in açıklamaları petrol akışının durmasını engelledi:
'IRAK'TA MUTABIK OLUNAN TEK ŞEY: PETROL AKIŞININ DURMAMASI'
2014 yılında Bağdat'la Erbil arasında ABD arabuluculuğunda yapılan anlaşmayla petrolün akışı konusunda ihtilafın çözüldüğünü savunarak iki tarafın da kazançlı çıktığı dengeli ilişki tesis edildiği görüşündeki Sağnıç, 'sorunlu bölgelerin' merkezi hükümetin eline geçmesinin de petrol akışını durdurmayacağını vurguladı:
'KÜRDİSTAN PETROLÜNÜN PAZARA GİDİŞİNDE ŞU AN SIKINTI YOK'
''Petrol borsası açık bir borsadır. İsrail petrolünün %60 kadarı Kürdistan Bölgesinin Ceyhan üzerinden sattığı petrolden alınıyordu. Fakat İsrail için petrol alacak kaynaklar bitmiş değil ve Kürdistan petrolünün pazara girişinde şu anlık herhangi bir sarkma yok. Sadece 16 Ekim'de Kerkük'te çatışmaların devam ettiği sırada kısa süreli bir durma oldu.''
'İSRAİL İLE IRAK ARASINDAKİ MESELENİN KISA VADEDE ÇÖZÜMÜ ZOR'
Irak'la İsrail arasında 1973 yılında küçük çaplıda olsa çatışma yaşandığını ve bu yüzden birbirlerini tanımaları için barış anlaşması yapmalarına ihtiyaç olduğunu söyleyen Sağnıç'a göre kısa vadede iki devlet arasındaki ilişkilerin düzelmesi ufukta gözükmüyor:
''İsrail'le Irak arasında çok başka sorunlar mevcut. Bu iki devlet birbirini tanımayan devletler. Birbirlerini tanımaları içinde barış anlaşmalarına ihtiyaçları var çünkü en son 1973 yılında aralarında küçük çaplı olsa da çatışmalar oldu. Bu iki devletin birbirlerini tanımaması olayı çok daha derin bir olay. Bu tanıma gerçekleşmeden İsrail'in Irak'a karşı tavrını değiştirmesi ya da Irak'ın İsrail'e karşı tavrını değiştirmesi mümkün gözükmüyor.''
'İRAN'IN SURİYE'DEKİ ETKİSİ BEKLENMEDİK ŞEKİLDE ARTTI'
''İran'ın etkisinin artması İsrail'i çok alarma geçiren bir durum. Özellikle Irak'lı Kürtlerin bilinçli bir şekilde dünyayı alarma geçirmek için Şengal'den çekilmesi bu yönde bir alarmın sesinin artmasına neden oldu. Çünkü bu Irak-Suriye sınırında İran'ın etkinliğini arttırması anlamına geliyordu. İran'ın etkisini genişlettiği için İsrail için çalan bu alarm aslında öncelikli olarak Rusya ve ABD için çalan bir alarmdır. Ne ABD ne Rusya İran'ın Suriye'de etkinliğinin bu kadar beklenmedik bir şekilde artmasını, bu kadar avantajlı bir şekilde değişmesini istemiyorlar. Yani İsrail'in o bölgeye erişmesi zor ama ABD ve Rusya oradalar ve bana göre bu sorun onların da sorunu.”