Astana süreciyle birlikte Suriye'de dördüncü çatışmasızlık bölgesinin İdlib'de kurulması yönündeki anlaşmadan sonra TSK 8 Ekim itibariyle bölgede keşif faaliyetine başladı. Türkiye, başından beri İdlib'de Rusya ve İran'la ortaklığının karşılığında YPG kontrolündeki Afrin'e müdahale fırsatı kolluyor. TSK'nin İdlib'e girip, o bölgede durmasıyla Afrin üzerindeki baskı artacak.
İdlib'deki sürecin nasıl işleyebileceğini, bölgedeki güçlerin stratejilerini ve bölgedeki çatışma olasılıklarını güvenlik analisti Metin Gürcan'la konuştuk.
'BU HAREKÂT SÜRPRİZ DEĞİL, ASTANA SÜRECİNİN SONUCU'
Metin Gürcan'a göre İdlib'e yönelik operasyon sahayı izleyen uzmanlar açısından beklenen bir harekâttı. Türkiye'nin bu operasyonunun Fırat Kalkanı'ndaki gibi tek taraflı bir harekat olmadığı söyleyen, bu sürecin ‘Esad rejiminin' de onayının alınıp işletildiğini söyleyen Gürcan, sadece Türkiye'nin harekatına odaklanılmaması gerektiğini söyleyip operasyonun ilk aşamalarına dair şu tespitlerde bulundu:
‘SADECE AFRİN OKUMASI RENK KÖRLÜĞÜ YARATIR'
Gürcan, meselenin sadece Afrin üzerinden okunmaması gerektiğinin de altını çizerek, "Burada iki önemli noktayı anlamak gerekiyor Türkiye'nin askeri hareketliliğine ve Afrin'e odaklanılırsa analizler miyopik kalır. İkincisi olayı sadece Afrin üzerinden okumaya kalkarsak bu bizim büyük resmi görmemizde bir stratejik renk körlüğüne yakalanmamıza sebebiyet verir" ikazı yaptı.
‘RUSYA HALEP DENEYİMİYLE HTŞ'YE FARKLI YAKLAŞIYOR'
Fırat'ın batısında hava sahasında ve genel olarak sahada hâkimin Rusya olduğunu belirten Gürcan, İdlib'in Rusya'nın büyük bir askeri üssü bulunan Lazkiye'yi baskılayan bir konumda bulunduğunu anımsattı. Buraya operasyonda İdlib'dekilerin tavrının önemli olduğunu vurgulayan Gurcan, Ankara'nın bu noktada inisiyatif aldığını, bunun karşılığında Afrin'e yönelik hesapları olduğunu şu sözlerle ifade etti:
‘RUSYA'NIN ÜSSÜNE YÖNELEN TEHDİDİ KALDIRMA İHTİYACI VAR'
Gürcan, bölgede sivillerle içiçle yaşamakta olan radikal militanlar arasına ayrım gözetmeye çabaladığını belirterek şu değerlendirmede bulundu:
‘İYİ VE KÖTÜ ÇOCUKLARI AYIRMAK, AFRİN'İ ALMAK'
Metin Gürcan bu koşullarda Rusya'nın bir ikilem içinde olduğunu da anlatırken, Türkiye'nin oynamayı önerdiği role de şu ifadelerle dikkat çekti:
'ALINAN YERLER ESAD'A TESLİM EDİLECEK'
Tüm bu süreçlerin sonunda Suriye'nin kuzeyindeki toprakların gelecekte ne olacağına gelince… Gürcan, Türkiye'nin Astana'yla Esad'ı kısmen olsa da tanıdığını anımsatarak şu görüşleri dile getirdi:
'RUSYA'NIN ABD-YPG İLİŞKİSİNE KARŞI AFRİN KOZU'
Rusya'nın sahanın belirleyicisi olarak Afrin'e yönelik Türkiye müdahalesini onaylamasının iki göstergesi olacağını bunların Afrin'de bulunan Rus birliklerinin çekilmesiyle, hava sahasının Türkiye'ye açılması olduğunu aktaran Gürcan, Afrin'e yönelik Türkiye'nin müdahale olasılığıyla Rusya'nın YPG-ABD ilişkilerini domine etmeye çalıştığını belirtti:
'AFRİN'İN KONTROLDEN ÇIKMASINI ENGELLEMEK'
Hal böyleyken, Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın ‘Kobane'de yaşananların bir kez daha tekrarlanmayacağı' yolundaki sözlerini ise Gürcan, şöyle yorumladı:
'MÜZAKERELERİN GİDİŞATI ÇATIŞMALARI ARTTIRABİLİR'
İdlib'teki süreci etkileyecek en önemli göstergelerden birisinin farklı gruplardan oluşan şemsiye bir örgüt olan HTŞ'nin direnip direnmeyeceği olacağını değerlendiren Gürcan, grupların çoğunun müzakereden yana olduğu, bu aşamada büyük çaplı çatışmalar beklemediğini belirtti:
"Türkiye'nin bu operasyonda Rusya ve İran'la beraber Fırat'ın batısında çatışmanın sürmemesi için yaptığı sahadaki bu duruşunu doğru ve ahlaklı buluyorum. Ama bu sahadaki duruşta yöntem nasıl olacak bunla alakalı çok dikkatli hareket etmek lazım. Fırat batısında bütün parametreleri oyunları etkileyecek faktör bu 20 farklı silahlı gruptan oluşan bir şemsiye kurum görünümdeki El Kaide yanlısı HTŞ'nin direnip direnmeyeceği. Eğer silahlı çatışmaya girerse farklı resim ortaya çıkar, silah bırakmaya veya İdlip'i terk etmeye ikna olursa farklı bir resim ortaya çıkar. Bunu da aslında Ankara'nın müzakere gücü etkileyecek. Açık kaynaklardan görebildiğim, analiz edebildiğim kadarıyla bu silahlı grupların sayısal olarak %70'e yakın bölümü silah bırakma veya masaya oturma konusunda hevesli gözüküyor. İdlib merkezini kontrol eden bazı gruplarsa yaptıkları açıklamalarda Türk ordusunun kendileri için Rusya veya İran ordusundan farkı olmadığını son nefeslerine kadar direnişine devam edeceklerini söylediler. Burada bu kafa karışıklığının giderilmesi gerekiyor. Bu gruplar monolitik gruplar değiller. Bunlar toptan bir direnişi mi tercih edecekler yoksa müzakereler yoluyla anlaşmaya mı gidecekler? Ben şu aşamada büyük çaplı bir çatışma beklemiyorum. Oradaki gruplarda bu çatışma beklememe düşüncesine göre hareket ediyorlar. Müzakerelerin gidişatına göre bu çatışmalar artabilir veya şu anki statik durumunda devam edebilir. Fakat ben şu an büyük bir çatışma beklemiyorum.''
'TEMEL KRİTER ÇATIŞMA DEĞİL ÇATIŞMAMADIR'
Bölgede inisiyatifin sahadaki dinamiklere bırakılırsa çatışmanın kaçınılmaz olduğunu, Rusya'nın tavrının önemli olduğu belirten Gürcan bu meseleler hakkında önemli kararların diğer ülkelerin karar alıcılarının insafına bırakılmasının eleştirilmesi gerektiğini söyledi: