Demirtaş'ın Özgürlükçü Demokrasi gazetesinde 'Güney'de referanduma doğru' başlığıyla yayımlanan yazısı şöyle:
'KÜRT HALKI BUNU HAK EDİYOR'
Gerek Ortadoğu'daki gerekse küresel düzeydeki gelişmeler de, Kürt halkının kendi anavatanında verdiği özgürlük mücadelesinin yerelden evrensele evrilmesine vesile oldu. Kürt halkı artık sadece etnik olarak Kürtlerin değil, bütün Ortadoğu ezilen halklarının umudu ve öncüsü haline geldi. Nemir Mele Mustafa Barzani'den Şehit Qazi Mihemed'e, Sayın Abdullah Öcalan'dan Sayın Celal Talabani'ye, Sayın Mesut Barzani'ye kadar bütün liderler ve öncüler, Kürt halkının kendi anavatanında özgürlüğünü hedefleyerek, iddialı mücadeleler ortaya koydular. Kürt halkının bu uzun süreye yayılmış özgürlük mücadelesi devam ederken, dünyadaki değişim de bütün hızıyla sürdü. Tabii ki, bütün dünyanın yerinde durarak "Kürtler kendilerini dünya ulusları ve devletleri arasına kattıktan sonra hep birlikte ilerleriz" diyecek halleri yoktu.
Özgürlük mücadelesinin başlangıcı ile sonu arasında dünya tarihinde eşi benzeri görülmemiş, insanlık tarihinin geçmiş on binlerce yıllık birikimini katlayacak derecede büyük gelişmeler ve değişimler yaşandı. Kürt halkının öncülerinin ve temsilcilerinin bu realiteyi görerek bir gelecek vizyonu oluşturmaya çalışmaları daha uygun olur. Kürt halkının ve Kürdistan'ın geç kalmış özgürlüğü ve bağımsızlığı geçen yüzyılın kavram ve modeliyle değil, gelecek yüzyılın en ilerici model ve anlayışıyla inşa edilmelidir. Bütün dünya halkları gibi Kürt halkı da buna layıktır, bunu hak ediyor ve bunu başaracaktır.
'YIPRATICI TARTIŞMALARIN KİMSEYE FAYDASI OLMAZ'
Bu tarihi günlerde hiçbir Kürdistanî hareketin bağımsızlık karşıtı olmadığı net bir şekilde görülüyor zaten. Öncelikle, Kürtler arasında yürüyen tartışmanın 'bağımsızlık yanlıları' ile 'bağımsızlık karşıtları' arasında yürüyen bir tartışma olmadığını bir defa tespit etmek gerekir. Hiçbir Kürt hareketinin, tartışmaları manipüle ederek, sanki böyle bir ayrım varmış gibi lanse etmemesi gerekir. Bu yönlü yıpratıcı tartışmaların kimseye yararı olmaz.
'DOSTÇA ÖNERİLER DİKKATE ALINMADAN SÜREÇ İLERLETİLİYOR''
Ancak bütün bunlarla birlikte Kürt halkının ve Kürt siyasi hareketinin dikkate alınması gereken, yabana atılmayacak kaygı ve önerileri de vardır. Bu kaygıların temelinde de yüz yıldır fedakarca sürdürülen mücadeleler sonucunda olgunlaşmaya yüz tutmuş, bağımsızlık fırsatının berhava edilmemesi yatıyor. Çünkü geçen yüzyılın model, kavram, yöntem, ilişki, ittifak tarzıyla hareket edilerek atılacak adımların, bir anda Kürt halkını çok büyük zorluklar ve tehditlerle karşı karşıya bırakacağına dair ciddi öngörüler ve dostça öneriler dikkate alınmadan süreç ilerletiliyor.
'TATMİN EDİCİ OLMAYAN BİR ORTAM OLMADIĞI AŞİKARDIR'
Dolayısıyla Güney Kürdistanlı kardeşlerimizin kendi yerel ve merkezi yönetimleri ile parlamentolarını bu sürecin öncüsü haline getirebilmeleri çok hayati önem arz ediyor. Bununla eş zamanlı olarak toplanacak bir Ulusal Kongre'nin de bağımsızlık sürecinin sağlıklı, güven içinde, ayakları yere sağlam basan ve geleceği garanti altına almaya yönelik adımlar atılmasına çok önemli desteği olacaktır.
'TEDBİRLER ULUSAL KONGRE TARAFINDAN ALINMALI'
'BİRBİRİMİZİ MAHKUM ETMEDEN TARTIŞABİLMELİYİZ'
Bütün bu mücadelenin sonu Kürtler ve diğer halklar için hayırla sonuçlanacaktır. Buna yürekten inanıyor, bütün Kürdistanî siyasetçileri, partileri, hareketleri, ulusal birlik çalışmaları etrafında bir araya gelmeye davet ediyorum. Başta Güney Kürdistan'da yaşayan halkımız olmak üzere; Bakûr, Rojava, Rojhilat ve diasporadaki bütün halkımıza yürek dolusu selam ve saygılarımı gönderiyorum. Tüm kalbimizle halkımızın, kardeşlerimizin yanında olmaya devam edeceğiz."