‘ABD, 24 ÜLKENİN SINIRLARINI DEĞİŞTİRMEYİ HEDEFLEDİ'
İkiz Kule saldırılarını takip eden 16 yılı Sputnik'e değerlendiren Gazeteci Mehmet Ali Güller'e göre, ABD'nin ‘11 Eylül saldırısını fırsata dönüştürerek' Ortadoğu'nun sınırlarını yeniden çizmeyi hedeflediği ‘Büyük Ortadoğu Projesi (BOP)' başarısızlıkla ve hüsranla sonuçlandı. ABD'nin bölgeye savaş getirdiğini ama yerine barış inşa edemediğine işaret eden Güller "ABD, Geniş Ortadoğu'da 24 ülkenin sınırlarını ya da rejimlerini değiştirecekti. Irak'ı üçe, Suriye'yi dörde bölmek peşindeydi. Irak ve Suriye'nin kuzeyindeki devletçikleri birleştirip Basra'dan Doğu Akdeniz'e bir koridor açmayı ve İran'ı teslim almayı hedefliyordu. Bu süreçte bölgede ılımlı İslam rejimleri kuracak; Türkiye'deki "Kemalist devrimi" yıkacaktı" dedi.
BOP'un bir diğer temel hedefininse İsrail'in güvenliğini sağlama almak olduğuna değinen Güller "Körfez'de İran'ı dengeleyen bir Sünni cephe yaratarak; Ortadoğu'yu Sünni-Şii saflaşmasına zorlamak ve bölgeyi Türk-İran çatışması zemininde dengelemek de Washington'ın hedefleri arasındaydı" dedi.
ABD'nin enerji kaynaklarına hükmetme amacına işaret eden Güller "Doğu Akdeniz, Süveyş, Aden ve Basra'nın kontrolünü ele geçirmek ve bu dört merkeze egemen olmak; ayrıca enerji koridorlarını kontrol altında tutmak peşindeydi. Çin'in Ortadoğu enerji kaynaklarından faydalanmasını engellemek ve Katar gazını, Kuzey Irak petrol ve gazını "kuzey kuşağından" Avrupa'ya ve yine İsrail-Kıbrıs gazını Avrupa'ya taşıyarak Rusya'nın Avrupa'ya karşı var olan enerji kartını düşürmeyi hedefledi" diye ekledi.
ABD'nin 15 yıllık sürecin sonunda bu hedeflerine ulaşmada çok büyük oranda başarısız olduğuna işaret eden Güller "Peki 15 yılın ardından sonuç ne? ABD Saddam'ı ve Baas'ı devirse de Irak'ı üçe bölemedi ki Kuzey parçasını koparabilmeye hala çalışıyor. Suriye'yi dörde bölemedi. Dahası Esad'ı yıkamadı. Irak'takine benzer şekilde kuzeydeki yapıya özerkliği garanti edecek bir modeli gerçekleştirmeye çalışıyor" dedi ve ekledi:
"Fakat ABD kısmen Ilımlı İslam rejimleri inşa edebildi, hem de öncelikle Türkiye'de! BOP eş başkanlığı yapan AKP Türkiye'de Kemalist Devrim'i tahrip etti ve adım adım Cumhuriyetle hesaplaştı. Kuşkusuz Türkiye açısından bitmiş bir durum yok, mücadele sürüyor. Üstelik ABD 15 yıldır bölge hedeflerinde kullandığı AKP'yi dünkü kadar denetleyemiyor. Güç kazandıkça kendi yolunu çizmeye ve kendi rejimini inşa etmeye çalışan AKP Batı ile zaman zaman karşı karşıya geliyor."
‘ABD, KÖRFEZ CEPHESİNİ BİLE BİR ARADA TUTAMADI'
ABD'nin ılımlı İslam rejimi açısından Mısır'da istediğini alamadığını vurgulayan Güller "Mübarek'i deviren halk ayaklanması sırasında rejimi kurtarabilmek için İhvan'ı destekledi ama onu 2 yıl iktidarda tutamadı. Ordu destekli halk ayaklanmasıyla İhvan da yıkıldı. Fakat mücadele sürüyor. Zira halkın gerçek iktidarı henüz Mısır'da kurulmuş değil ve orada da Sisi devrimi kısmen çalarak bir geçiş dönemi yürütüyor" şeklinde konuştu. ABD'nin uğraşlarına rağmen İran'ı da alt edemediğini söyleyen Güller, Suriye krizine gelindiğinde ABD'nin Körfez cephesini bile bir arada tutamadığını şu sözlerle aktardı:
"ABD, Katar gazını Suriye üzerinden taşıyacak şekilde Suriye savaşını kazanamadı. Dahası Suriye'ye ve İran'a karşı inşa etmeye çalıştığı Körfez cephesini bir arada bile tutamamaya başladı. Mısır'da devrilen İhvan'a aldıkları tutum nedeniyle Suriye cephesinde ortak olan Türkiye, Katar ve Suudi Arabistan karşı karşıya geldi."
Güller'e göre ABD ayrıca Rusya ve Çin karşısında da başarısızlığa mahkum oldu:
"ABD, Rusya'yı petrol fiyatlarını düşürerek vurmaya çalıştı ama Suudi Arabistan'ın Rusya'dan önce krize girmesi sebebiyle hedefine ulaşamadı. Dahası Rusya ABD'nin Gürcistan hamlesine askeri güç kullanarak, Ukrayna hamlesine Kırım'ı bu ülkeden kopararak ve Suriye hamlesine yine askeri operasyonlar başlatarak yanıt verdi ve beş yılın sonunda Suriye'de "oyun kuruculuğu" Washington'un elinden aldı. Özetle inisiyatif Cenevre sürecinden Astana sürecine kaydı.Ve Çin'i Ortadoğu'dan uzak tutmaya çalışan ABD bunu da başaramadı. Çin İran ve bölge petrollerinin hâlâ baş alıcısı. Ayrıca Pekin "modern ipek yolu", "tek kuşak, tek yol" projesi ile bölgeye ciddi yatırımlar yapıyor."
‘ABD KAYBETTİKÇE BARIŞ İHTİMALİ ARTIYOR'
Washington'ın bu başarısızlığına rağmen politikasını tamamen değiştirmeyeceğine değinen ama Rusya ve Çin'in güçlenmesi sebebiyle amaçlarına ulaşamayacağına değinen Güller "Emperyalist karakteri gereği ABD, askeri kuvvetine, teknolojisine dayanarak yine hamleler yapmayı sürdürecek. Fakat ABD artık 2003'deki konumunda değil. Anımsarsanız o süreçte neredeyse "tüm dünyaya karşı tek başına" diyecek kadar gücüne güveniyordu ABD. Çin'in ekonomik gelişmesi, Rusya'nın toparlanması, küreselleşmeye karşı bölgeselleşme hamleleri, BRICS gibi modeller ABD'yle onu takip eden kuvvetler arasındaki makası yavaş yavaş daraltıyor" dedi ve ekledi:
"Genel gidişat ve zaman ABD'nin aleyhine ve bölgenin lehine gelişiyor. ABD ile onu takip eden kuvvetler arasındaki makasın daralması Ortadoğu için, daha doğrusu Batı Asya ve aslında tüm dünya için büyük fırsatlar yaratıyor. Kaldı ki o fırsatlardan ilk yararlanan ülke Suriye oldu ve Irak'tan farklı olarak Suriye rejimi 6 yıldır yıkılmadı, ayakta kaldı. Yeni dönem bu eğilimde olacak ve ABD güç kaybettikçe bölgede bağımsızlıkçı eğilimler güçlenecek, iyi komşuluklar gelişecek. ABD'nin halkları karşı karşıya getirme çizgisi, yani Türk ile Kürt'ü, Kürt ile Arap'ı, Arap ile Fars'ı çatıştırma çizgisi değil, dostluk çizgisi egemen olacak. Elbette süreç zor ve sancılı olarak ama bölgede en sonunda Türk, Kürt, Arap, Fars kardeşliği ve bölge barışı egemen olacak."