Türkiye'nin ‘ABD'nin çıkarlarına uygun davranması gerektiği' fikrinde buluşan senatörler; Türkiye tarafından PKK'nın uzantısı ve ‘terör örgütü' olarak tanımlanan YPG ile iş birliği yapmaya kendilerini itenin de bizzat Ankara olduğunu savundular. Oturumdan çıkan bir diğer karar ise Türkiye'ye ‘Gülen'in iade süreci ve Rıza Sarraf davasının siyasileştirilmemesi' konusunda çağrı yapılması oldu. ABD Senatosu'nda gerçekleşen ve ‘Türkiye'den tek taraflı olarak ‘müttefikliğe uygun davranış' beklendiği sonucuna varılan oturumu, Türkiye Uluslararası İlişkiler ve Stratejik Analiz Merkezi'nin (TÜRKSAM) ABD araştırmaları uzmanı Ahmet Gencehan Babiş, Sputnik'e değerlendirdi.
ABD-Türkiye ilişkilerinin başarısızlıkla sonuçlanan Arap Baharı sürecinin ardından çıkmaza girdiğine işaret eden Babiş "Türk- Amerikan ilişkilerine son dönemde bakıldığında ilişkilerin ne içeriğinin ne de modelinin tam olarak belirlenmediğini görebiliyoruz. Özellikle Arap Baharı'nın başarısızlığından sonra ilişkilerin muhtevası bir bakıma boşaldı. Özellikle 15 Temmuz sonrası gerek FETÖ terör örgütünün ele başının iade edilmemesi ve Diğer taraftan YPG'ye silah desteği Türkiye'nin hoşuna gitmeyecek gelişmeler oldu. Son olarak, 17-25 Aralık süreciyle ilgili olarak Zafer Çağlayan'a dava açıldı. Kısacası tüm bu süreç, son derece gergin devam eden Türkiye-Amerika ilişkilerine işaret ediyor" dedi.
Türkiye'nin pahalı, yüksek teknoloji ürünü silahların geliştirilmesi ve satın alımı süreçlerine katılmasına kısıtlamalar getirilmesinin gündeme getirildiğinin hatırlatılması üzerine Babiş ""Türkiye'nin NATO bünyesinde kullandığı füze ve silahların birçoğunun yazılımı ve fikri mülkiyeti Türkiye'de değil, bu bilgi transferi zaten yapılmıyor. Türkiye'nin milli sanayisini daha da ilerletmesi gerekiyor. Hava savunma eğitimlerinde çeşitli iş birliklerine gidilmesi ve yerli sermayesinin geliştirmesi taraftarıyım" dedi.
ABD'nin Türkiye'nin kırmızı çizgileri olan hususlarda müttefike yakışır şekilde davranmadığına işaret eden Babiş "Amerika'nın da Türkiye ‘nin kırmızı çizgilerine saygı göstermesi gerekiyor. Türkiye'nin etrafında, alfabenin farklı harfleriyle süslenerek terör örgütü değilmiş gibi gösterilmeye çalışan terör örgütlerine yönelik desteğini kesmesi ve bu örgütlerin desteklenmesinin önünü kesmeden, terör konusunda istihbarat paylaşımına gitmeden ilişkilerin çok da sağlıklı gittiğini söylemek zor. ABD, Türkiye'nin terör örgütü olarak tanımladığı örgütleri yanına almış durumda. Uzun vadede de bu ilişkiler açısından büyük sıkıntılar yaratacaktır. Ayrıca, asıl anlaşamama noktası FETÖ'nün iadesi. Şu ana kadar çok umut dolu açıklama gelmedi" ifadelerini kullandı.
‘ABD'NİN TUTUMUNUN MÜTTEFİKLİKLE ALAKASI YOK'
ABD'nin Türk F-16 pilotlarının eğitimi için uzmanlarını Türkiye'yi göndermeyi kabul etmediğini hatırlatan Babiş "Bu süreçte ABD, Türk pilotların ABD'de eğitilmesi konusunda diretmişti. Ancak bir yandan da Türkiye'nin sınırındaki terör örgütlerine yardımı sürdürüyor. Bu tavruın müttefiklikle bir ilgisi yok. Türkiye serzenişte çok haklı" dedi.
ABD'nin tutumunun ilişkileri olumsuz etkileyeceğine değinen Babiş "İlişkilerin daha da durağan hale gelmesi muhakkak eğer bu tavır aynı şekilde giderse. Ancak Türkiye NATO üyesi bir ülke ve Türkiye, iki gün içerisinde elini sallayarak NATO'dan çıkamaz. Bu yüzden statükonun hem ABD'yi hem de Türkiye'yi frenlemesi gerek" diye ekledi.