Astana'daki barış görüşmeleri süreciyle birlikte Türkiye'nin İdlib'deki ‘radikal gruplar' ile ‘ılımlıların' birbirinden ayrılması konusunda rol üstlendiğine işaret eden Orhan "Türkiye El Nusra ile bağlantılı grupların elimine edilmesi yönünde bir tavır aldı. El Nusra'nın yanına bazı grupları alarak Heyet Tahrir uş-Şam adı altında Astana sürecini destekleyen ılımlı muhaliflere karşı bir çatışmaya girdiğini gördük. Bu durum İdlib'in El Kaide emirliği olduğu şeklinde bir tablo ortaya koyuyor. Bu tablo karşısında da tabi başta Amerika olmak üzere birçok ülke İdlib'e müdahalenin koşullarının oluştuğu yönünde bir söylem geliştirdiler" dedi.
ABD'nin IŞİD ile mücadele özel temsilcisi Brett McGurk, İdlib'teki El Kaide etkinliğinin kendileri açısından kaygı verici olduğunu ifade ettiği açıklamasını hatırlatan Orhan "Bunlar Türkiye açısından büyük risk içeren açıklamalar. Çünkü Türkiye, ABD'nin özellikle El Kaide'yi bir bahane olarak kullanıp İdlib'e müdahalede bulunabileceği kaygısı içerisinde. Bu noktada, Türkiye buradaki El Kaide unsurlarının zayıflatılması, mümkünse elimine edilmesi konusunda bir inisiyatif alma gereği içerisinde hissediyor kendisini. Buna dönük olarak şimdilik ekonomik yaptırım araçları kullanılıyor" dedi.
Türkiye'nin İdlib'te bir operasyon hazırlığında olmadığına vurgu yapan Orhan "Burada Türkiye'nin yapacağı müdahale şu anda çok olası değil. Bunun hazırlıklarının yapıldığını veya askeri konuşlanmanın olduğunu görmüyoruz. Bunun dışında İdlib'e yönelik bir operasyon hem bölgenin dağlık olması hem de El Nusra'ya bağlantılı savaşçı sayısının çok yüksek olması nedeniyle şu anda çok riskli bir durum. Dolayısıyla Türkiye, belli bir süre daha ılımlı kanadı güçlendirmeye ve El Nusra'yı zayıflatacak şekilde sınır kapısını kapatmayı gündeme getirebilir" ifadelerini kullandı ve ekledi:
"Son kertede belki Rusya'yla sürdürülen çatışmasızlık bölgeleri anlaşması kapsamında belli bölgelere hava operasyonları ya da Türk askerlerinin ılımlı muhalif güçlerle birlikte El Nusra'ya bir operasyonu daha uzun vadede bir ihtimal gündeme gelebilir. Ama ben şu anda bahsettiğimiz risklerden dolayı bunu kısa vadede pek olası görmüyorum. Ama Türkiye'nin yapması gereken de buranın Batı tarafından bir El Kaide emirliği bahanesi üzerinden kendi planlarını, projelerine uygun bir yere dönüşmesini engellemesi gerektiğini açıkçası düşünüyorum."
‘ABD'NİN YPG'Yİ KULLANMASINA TÜRKİYE İZİN VERMEZ'
ABD'nin İdlib'de böyle bir operasyon yapabilmesi şartlarının olmadığına işaret eden Oytun "Bu bölgede hiçbir Amerikan askeri varlığı yok. Füzeler vasıtasıyla denizden veya hava operasyonları vasıtasıyla bir operasyon yapabilir ama bu konuda Rusya ile anlaşması da gerekir. Ama asıl önemlisi, kara gücü olarak kimi kullanılacağı. Hava saldırıları, füze saldırıları taktiksel sonuç üretir ama stratejik bir değişim yaratmaz. İlla ki bir kara operasyonu lazım. Burada kullanabileceği kara gücü sadece Afrin'deki YPG unsurları olur ki buna da Türkiye izin vermez" dedi.
Denklemde Rusya'nın pozisyonunun kritik önemde olduğuna değinen Oytun "Şu anda Türkiye ile Rusya arasında İdlib konusunda yakın bir iş birliği var. Çatışmasızlık bölgelerinin sınırları çiziliyor. Hatta burada Türk ve Rus askerlerinin ateşkesi denetlemesi durumu da söz konusu. Bu konuda ilerleme sağlanırsa ben Türkiye'nin müdahalesinin daha olası olduğunu ve Amerikan müdahalesine de Rusya'nın da çok sıcak yaklaşmayacağını düşünüyorum. Ama Türkiye ve Rusya çabaları başarısız olur ve burada El Nusra kontrolü ele geçirirse o zaman Amerika ve Rusya'nın birlikte askeri bir çaba içerisine girmesi söz konusu olabilir. Tabi bu konuda da Türkiye rahatsız olacaktır" diye konuştu.