En son yayınlanan Hükümetler Arası İklim Değişikliği Paneli Raporunda kentlerde —fırtına, ısıl stres, aşırı yağışlar, seller, heyelanlar gibi- iklim değişikliği ile ilişkili risklerin arttığı belirtiliyor. Küresel ısınma ve betonlaşma ile beraber 2100 yılında ise şehirlerdeki ortalama sıcaklığın 8 derece artacağı öngörülüyor.
Türkiye'de yapılan çalışmalar da yakın gelecekte (2060 yılına kadar) iklim değişikliği nedeniyle İstanbul'un da bulunduğu bölgede, aşırı yağışların artacağını ortaya koyuyor. Bununla birlikte önemli ekonomik kayıplara neden olacağı belirtiliyor. Uzmanlara göre betonlaşma ile şehirler ısınmaya devam ederse daha büyük felaketler kapıda.
İklimbilimci Prof. Dr. Mikdat Kadıoğlu, RS FM'de yayınlanan Ekonomi Raporu programında iklim değişikliğinin insani ve ekonomik etkileri ile çözümlerini değerlendirdi.
Meteoroloji Profesörü Kadıoğlu, Türkiye'de ilkbaharın başından sonbaharın sonuna kadar gök gürültülü sağanak ve dolu yağışının —küçük olmak şartıyla- çok sık yaşanan ve olağan meteorolojik durumlar olduğunu belirtti. Buna karşın İstanbul'da bu yıl iki kez yaşanan yağmur ve dolu hadisesinin çok kuvvetli ve nadir yaşanan bir durum olduğuna dikkat çeken Kadıoğlu, "Olay ondan sonra başlıyor" ifadesini kullandı; şehir yapısını işaret etti:
"Şiddetli sağanak yağışlar şehir merkezlerine düştüğü zaman, yerin özelliğine göre —bitki örtüsü mü var beton mu asfalt mı- akışa geçiyor. Eğer beton veya asfalt yüzey varsa, bitki örtüsü ya da toprak olan yüzeye göre su, en az 6 kat daha hızlı akışa geçiyor. Çünkü toprak bunu tutmuyor, yutmuyor."
'DRENAJ SİSTEMLERİNİN YAPISI ÇOK ÖNEMLİ'
İstanbul Teknik Üniversitesi öğretim üyesi Prof. Dr. Mikdat Kadıoğlu, yağmur suyunun toprak tarafından emilemediği zaman yaşanan sel felaketini de şöyle anlattı:
"Alçak yerlerde bir anda çok büyük miktarda sular birikmeye başlıyor. Böyle bir durumda suyun biriktiği yerdeki yağmur drenaj sistemi önemli. Bu sistemin büyüklüğü, kapasitesi, temizliği önemli, suyu taşıyabilecek yetenekte olması lazım. İşte biz esas problemi burada yaşıyoruz. Mazgalların içi çöp dolu ve şehirlerde drenaj sistemleri çok eski yağış oranlarına göre inşa edilmiş durumda. Bu sebeple de oralarda su birikiyor, göl oluyor, araçlar trafikte kalıyor."
İklimbilimci Mikdat Kadıoğlu'nun yağışların afetlere dönüşmesine neden olarak işaret ettiği bir diğer unsur ise dere yataklarına yapılan binalar: "Buraya yapılması yanlış. Dere yatakları dikkate alınmadan yapılıyor, aşırı yağışlarda su yükselir diye düşünülmüyor. Binanın girişini sıfır giriş yapılıyor. Su yükseldiği zaman yükselen su binaların içine giriyor. Su tahliye edilemiyor derken, bütün şehirde yollar kapanıyor, oluyor ondan sonra afet."
'SON 50 YILDA EKONOMİK KAYIPLAR 9 KAT ARTTI'
Mikdat Kadıoğlu, iklim değişikliğinin doğa olaylarını artırdığı ve şiddetlendirdiğine vurgu yaptı; "Olmayan yerde olur hale getiriyor" dedi. Kadıoğlu'nun verdiği bilgiye göre; iklim değişikliğinden dolayı 1960'larla 1990'lı yıllar karşılaştırıldığında meteorolojik afetlerin sayısı üç kat arttı. Ekonomik kayıplar 9 kat artarken, sigorta kayıpları da 15 kat artış göstermiş durumda.
Tüm bilim insanları gibi iklimbilimci Kadıoğlu da 'daha sık ve daha şiddetli' doğa olayları için uyarıda bulundu: "İklim değişikliğiyle beraber yerdeki ısınma arttıkça gök gürültülü sağanak ve şiddetli yağışları, doluları daha sık yaşayacağız."
Meteoroloji Profesörü Mikdat Kadıoğlu, iklim değişikliği ile mücadelenin en önemli yolunun 'değişmek' olduğuna vurgu yaptı; "Tehlikeyi görmemiz lazım" dedi:
"İklim değişirken bizim de değişmemiz lazım. Hem mühendislikte hem de çevreyi ve doğayı korumada daha bilinçli olmamız gerekiyor. Yeşil beton oranının artırılması, şehirleşmede hava koridorlarının kesilmemesi lazım. Artık yolların alt yapısını yaparken, yağmur drenaj sisteminin geçtiğimiz yılların yağış miktarlarına değil, gelecekteki yağışlara göre dizayn edilmesi gerekiyor."
'BETONLAŞMA, SICAKLIKLARI ARTIRIYOR'
Prof. Dr. Mikdat Kadıoğlu, aşırı yağılar ve dolunun yanı sıra sıcak havaya da dikkat çekti; betonlaşan kentlerdeki en büyük problemlerden birinin sıcak hava dalgaları olduğunu belirtti:
"Şehirlerdeki betonlar, asfaltlar gün boyunca güneş ışınlarını yutuyor ve güneş battıktan sonra bu ışınları geri salmaya başlıyor. Böylece geceleri de hava sıcaklığı artmış oluyor. Gün boyunca hava sıcaklıklarıyla mücadele eden vücudumuzda bitkinlik ve yorgunluğa neden oluyor. Çocuklar, yaşlılar ve kronik hastalarda büyük sağlık problemleri ortaya çıkıyor, ölümle sonuçlanabiliyor. Örneğin 2003 yılında Fransa'da Ağustos ayında aşırı sıcaklar nedeniyle yaklaşık 20 bin kişi hayatını kaybetti. Sıcak hava dalgaları sessiz bir katil."