Erdoğan'ın Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin ile başlayan Çin'deki ‘Tek Kuşak, Tek Yol' zirvesinin ardından, Washington'da ABD Başkanı Donald Trump'a konuk olması ve Brüksel'deki NATO zirvesiyle devam eden temasları sonucunda manzara nasıl? Bilkent Üniversitesi'nden Prof. Mehmet Yeğin ile konuştuk.
‘DEĞİŞEN KÜRESEL DÜZEN'
Mayıs ayının diplomatik anlamda çok yoğun geçtiğine dikkat çeken Prof. Yeğin, dünyada değişen dengelere vurgu yaptı ve Türkiye'nin bu değişen dengeler düzenini iyi okuması gerektiğini belirtti. "Mayıs ayını daha çok Türkiye'nin küresel politika içerisinde bir temas, hem bir alternatif arayışı hem de hâlihazırdaki Batı ittifakına yönelik olarak kendi sesini daha güçlü bir şekilde duyurma olarak görüyorum" diyen Yeğin, şu değerlendirmede bulundu:
‘TÜRKİYE ÖNEMLİ BİR GÜÇ'
Türkiye için "Herhalukarda bugün olmasa da yarın küresel güçlerin önemsemek dikkate almak zorunda oldukları bir güç" diyen Yeğin, son diplomatik temaslara bakarak yapılan ‘Türkiye'nin artık fazla umursanmaz olduğu' tespitlerine katılmıyor. Bu tespitlerin genellikle belli konular üzerinde, Türkiye'nin ABD ve Rusya ile yaptığı pazarlıklar üzerine yapıldığını anımsatan Yeğin, "ABD ve Rusya ile ilişkileri, Suriye ve PYD parametreleri üzerinde okumaya çalışırsak, o zaman buradan böyle bir sonuç çıkarılabilir ama bunun resmin tamamını görmediği, çok fazla güncele sıkışmış bir yaklaşım olabileceğini düşünüyorum" diye konuştu. Türkiye'nin Ortadoğu'da, Balkanlar ve belki Kafkaslar'da pazarlık payı bulunan bir güç olduğunu belirten Yeğin, şu değerlendirmeyi yaptı:
ABD ile belirli konularda çok ciddi sorunlar bulunduğunu ve son ziyarette de bunlara dair bir manevra alanı bulunmadığının görüldüğünü de vurgulayan Yeğin, "Buna rağmen Türkiye ABD tarafından sıcak karşılanan, —özelikle Trump ve Cumhurbaşkanı arasındaki ilişki bağlamında söylüyorum- bir ülke olarak görülüyor. Bütün problemlere rağmen, hala konuşulması ve tartışılması gereken bir ülke olarak görülüyor Türkiye" diye ekledi.
‘ORTADA SOMUT BİR ADIM YOK'
Büyük güçlerin Ortadoğu'ya yönelik vizyonları tartışılırken son olarak gündeme ABD Başkanı Trump'ın Riyad ziyaretinde bir Arap (Sünni) NATO'su kurulmasının yansımışken, Yeğin bunu çok olası bulmuyor. "Öncelikle bir Sünni NATO'su ya da Arap NATO'su kurulup kurulamayacağı tespitini yapmak gerekiyor" diyen Yeğin, bu planlarla ilgili sahada somut bir adım görülmediğini belirtti. Yeğin, "Daha önce bir koalisyon ve İslam ittifakı sözü geçti ve bu bir kavram kargaşasıydı aslında. Çünkü ittifaklar yazılı sözleşmelerle yapılır fakat burada tanımlanan şey daha çok kriz bölgelerine ülkelerin bir araya gelip, müdahale etmesi anlamına geliyor ve bu koalisyon anlamına geliyor. Bu gibi söylemler var fakat bunun bir altyapısı yok" diye konuştu.
Ülkelerin birlikte hareket edebilmeleri için askeri iletişim dahil her konuda altyapı oluşturulması gerektiğine de dikkat çekerken, buna yönelik bir hareketlenme görmediğini belirten Yeğin, "ABD Soğuk Savaş dönemindeki gibi müttefiklerinin bütün savunmasını topluca omzuna alan bir ülke olmayacak artık. Güvenlik sağlayıcı bir ülke konumundan, güvenliği destekleyici bir ülke konumuna doğru kayıyor ABD. Dolayısıyla gün geçtikçe bu ülkelerin kendileri korumak için kendi mekanizmaları oluşturmaları yönünde adımlar atması gerekir. Bunların bu konuda fikir jimnastikleri olduğunu düşünüyorum çünkü somut bir şey göremiyorum henüz" diye konuştu.
‘SÜNNİ BLOKTA OLSA DA Şİİ İRAN İLE BOZUŞMAZ'
"İran'ın bölgedeki etkisinin çok fazla arttığı ve sınırlandırılması gerektiği yönünde bir birlik var. Bununla ilgili ortaya konan tavır Suudi Arabistan ile yakınlaşma ve Türkiye ve Mısır'ın da dışarıdan destek vermesi. Türkiye'nin politikasına baktığımız zaman, hiçbir zaman İran ile doğrudan karşı karşıya gelmediğini görüyoruz ve gelmemesi de gerekiyor. Bu Türkiye'nin çıkarları gereği böyle olması. Suriye'de İran ve Türkiye çok farklı yaklaşımlara sahip olmalarına rağmen, iletişim ve diplomasinin hiç kesilmediği gördük. Her iki ülkenin de çıkarlarının korunması için bunun sağlanması gerekiyor. Bazı sözler, güçlü cümleler var ama bunlar retoriğin ötesinde gerçekten sahaya yansıyacağını zannetmiyorum. Hâlihazırdaki İran ile ilişkiler bağlamında baktığım zaman, kültür ve yapılagelen pratiklere baktığım zaman bunun retoriğin ötesine geçeceğini düşünmüyorum. Türkiye'nin iletişim kanallarını devam ettireceğini hatta belirli konularda işbirliğini devam ettireceğini düşünüyorum. Ama böyle bir gelişme var ve bu gelişmede de Türkiye hâlihazırda ilişkilerinin arttırdığı coğrafyayı da göz önünde tutmaya çalışıyor."
‘AB İLE GERGİNLİK DEVAM EDECEK'
Türkiye-AB ilişkilerine değinen Yeğin, AB ile ilişkilerde kopma olmayacağını fakat gerginliğin devam edeceği öngörüsünde bulundu: