İlk defa yüz yüze görüşecek olan Cumhurbaşkanı Erdoğan ve ABD Başkanı Trump, Türkiye saatiyle 19.40'ta bir araya gelecek.
Görüşmede, YPG'ye yapılan silah yardımının NATO müttefiki Türkiye'ye tehdit oluşturacağı mesajı verilecek. YPG'nin terör örgütü PKK'nın kolu olduğunu ispatlayan görüntü ve dokümanlardan oluşan bir dosya da Trump'a iletilecek.
Washington'dan Türk tarafına ‘Biz bu silahları veriyoruz ama bu silahları daha sonra toplayacağız' deniyor. Takdir edersiniz bugüne kadar Ortadoğu'da verilen silah ne zaman geri toplanmış?" değerlendirmesini yaptı.
Öte yandan Gülen'in iadesi konusu detaylı olarak ele alınacak. Erdoğan, Gülen'in geçici tutuklanması ve idari tedbir alınması konusunda Trump'tan güvence isteyecek.
"Gülen konusunda henüz en ufak bir adım atılmış değil" diyen Daloğlu, "Aylardır Türk yetkililer klasörler dolusu kanıt olduğu söylenilen belgeyle gidiyor Amerika'ya. Türkiye'de genel olarak bir algı var. Biz ne yaparsak yapalım, bütün doğruları da yapsak elimizden gelen en iyi siyaseti de uygulasak Amerika nasılsa bildiğini okuyacaktır. Ama benim tecrübelerimden gördüğüm öyle bir şey olmadığı. Yani siz politikanızı gerçekten ifade ettiğiniz gibi daha doğru, daha akılcı, bütün kesimlerin orta yol yani sağduyu dediğimiz merkezde yürütebilseydiniz Türkiye bugün gerek YPG meselesinde gerek Fethullah Gülen davasında bu konumda olmayabilirdi" şeklinde konuştu.
‘İNSAN NE EKERSE ONU BİÇER'
Daloğlu, geçmişte iktidarın Gülen tutumunu hatırlattı: "Gülen meselesi ilginç bir mesele çünkü geçmiş zamanda bu iktidar ‘Beyaz Türk' dediği Türkiye'nin laik, liberal kesimi Fethullah Gülen'e inanmadığı için o kesimi dışlayıp onların yanlış bildiğini söylerken Washington'da da çok sağlam Gülen'in ne kadar doğru işler yaptığına dair lobi yapıyordu. İnsan dolayısıyla ne ekerse onu biçer.
Daloğlu, Fethullah Gülen'in Washington Post'ta yayımlanan yazısıyla ilgili ise şunları söyledi: "Erdoğan'ın, Trump'la görüşmeye gittiği gün, Gülen'in Washington Post'ta yazısının yayımlanması hiç hafife alınmayacak bir olgu. Çünkü biliyoruz ki editöryel yazarlar elbette kendi özgür düşünceleriyle yazılarını yazıyorlar, gazetenin duruşunu belirliyorlar. Ama bu fikirleri oluşturmak için siyasi, resmi kanallarla belli diyaloglar, sohbetler yürütüyorlar. Oradan bilgi akışı gelmesi için sapla samanı bir şekilde ayrıştırıp kendi fikirlerine netlik getirebilsinler.
Anladığım kadarıyla Gülen'in Washington Post'ta yazısının yayımlanması Türkiye'ye de aynı zamanda Gülen'in iade edilmeyeceği konusunda bir mesaj."