https://anlatilaninotesi.com.tr/20170510/abd-ypg-silah-karari-1mart-tezkeresi-gibi-bir-kirilma-yaratiyor-1028421583.html
'ABD'nin YPG'ye silah verme kararı, 1 Mart tezkeresi gibi bir kırılma yaratıyor'
'ABD'nin YPG'ye silah verme kararı, 1 Mart tezkeresi gibi bir kırılma yaratıyor'
Sputnik Türkiye
Gazeteci Bora Bayraktar'a göre ABD'nin YPG'ye ağır silahlar verme kararını Donald Trump'a onaylatması, Pentagon'un Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip... 10.05.2017, Sputnik Türkiye
2017-05-10T16:44+0300
2017-05-10T16:44+0300
2019-07-10T10:25+0300
https://cdn.img.anlatilaninotesi.com.tr/i/logo/logo-social.png
rusya
abd
türkiye
suriye
iran
Sputnik Türkiye
feedback.tr@sputniknews.com
+74956456601
MIA „Rossiya Segodnya“
2017
Ceyda Karan
https://cdn.img.anlatilaninotesi.com.tr/img/102181/41/1021814147_0:0:1000:1000_100x100_80_0_0_0126853c15209d716a780aa1a8a8fc94.jpg
Ceyda Karan
https://cdn.img.anlatilaninotesi.com.tr/img/102181/41/1021814147_0:0:1000:1000_100x100_80_0_0_0126853c15209d716a780aa1a8a8fc94.jpg
SON HABERLER
tr_TR
Sputnik Türkiye
feedback.tr@sputniknews.com
+74956456601
MIA „Rossiya Segodnya“
Sputnik Türkiye
feedback.tr@sputniknews.com
+74956456601
MIA „Rossiya Segodnya“
Ceyda Karan
https://cdn.img.anlatilaninotesi.com.tr/img/102181/41/1021814147_0:0:1000:1000_100x100_80_0_0_0126853c15209d716a780aa1a8a8fc94.jpg
programlar, haberler, rusya, abd, suriye, iran, recep tayyip erdoğan, fethullah gülen, ahmet davutoğlu, donald trump, bora bayraktar, nato, pkk, ypg, pentagon, sdg
programlar, haberler, rusya, abd, suriye, iran, recep tayyip erdoğan, fethullah gülen, ahmet davutoğlu, donald trump, bora bayraktar, nato, pkk, ypg, pentagon, sdg
'ABD'nin YPG'ye silah verme kararı, 1 Mart tezkeresi gibi bir kırılma yaratıyor'
16:44 10.05.2017 (güncellendi: 10:25 10.07.2019) Gazeteci Bora Bayraktar'a göre ABD'nin YPG'ye ağır silahlar verme kararını Donald Trump'a onaylatması, Pentagon'un Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın olası ikna çabasını önlemeye yönelik. ABD'den teskine yönelik beyanların altının dolu olmadığını belirten Bayraktar'a göre, gelişmeler Türkiye'yi Rusya'ya daha da yakınlaştırabilir.
Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın Amerika ziyareti ve 16 Mayıs'ta ABD Başkanı Donald Trump ile görüşmesi öncesinde Washington'dan Türkiye'nin Suriye politikasına yönelik ‘darbe' niteliğinde bir karar geldi.
Türk heyeti Erdoğan'ın görüşmesinin önhazırlığı için Washington'dayken, Trump yönetimi Suriye'nin kuzeyinde Suriye Demokratik güçleri'nin (SDG) asli unsuru olan YPG'nin ağır silahlarla donatalmasına onay verdi. Türkiye'nin PKK'nin uzantısı olarak 'terör örgütü' gördüğü YPG'ye sunulan bu Amerikan desteği ne anlama geliyor? Türk-Amerikan ilişkilerinde 'çuval vakasını' andıran krize mi girilecek? Ankara, Suriye politikasında ABD önderliğindeki koalisyondan farklı bir çizgiye mi yönelecek? Trump yönetiminin kararı ve soruları Ortadoğu uzmanı gazeteci ve Kültür Üniversitesi'nde akademisyen Bora Bayraktar ile konuştuk
'PENTAGON, ERDOĞAN'IN TRUMP'A BASKISINI ENGELLEDİ'
Bora Bayraktar'a göre, Trump yönetiminin YPG'ye silah yardımı yapma kararını şu anda alma sebebi, ABD Merkez Kuvvetler Komutanlığı ile Pentagon. "Çünkü Erdoğan'ın Trump ile görüşmesi sırasında sırasında itiraz edeceği, Trump'ı ikna etmek için önüne birtakım belgeler, fotoğraflar koyacağı ve bunun için bastıracağı biliniyordu" diyen Bayraktar, Amerikan hükümetinde Trump'ın tavır değişikliğine girme ihtimalinin bu sonucu getirdiğini anlattı. "Sadece Başkan değil, aynı zamanda ABD yönetimi içerisinde birtakım çevreler de Türkiye'nin bu şekilde bir kenara itilmesinin doğru olmayacağını stratejik olarak hata olacağını söylüyorlardı" diye hatırlatan Bayraktar, "Bu tartışmalara müsaade etmemek için bir önlem alarak bunu Trump'a imzalattırmış oldu" ifadelerini kullandı.
'ZATEN SİLAH VERİLİYORDU, RESMİLEŞMİŞ OLDU'
Diğer yandan bu silahların zaten bir ölçüde YPG'ye gittiğini, bundan sonra ise resmi yollardan yapılacağına dikkat çeken Bayraktar, "Böylece Obama döneminden kalan bu PYD politikası resmileşmiş oldu" vurgusu yaptı.
Bayraktar'a göre bu kararla Türkiye ‘fırsat penceresini' de kaçırmış oldu. Trump'ın seçilmesiyle birlikte yeni bir anlayışla Türkiye'nin kendini ifade etme ve Suriye'nin kuzeyindeki hassasiyetlerini anlatma şansının bulunduğunu söylerken, ABD'nin eski Ankara Büyükelçisi James Jeffrey dahil bazı uzmanların Türkiye ile ilişkilerin zedelenebileceği uyarılarına atıf yapan Bayraktar, "Bu şans iyi kullanılamadı belli ki ve şimdi böyle bir noktaya gelindi" tespitinde bulundu.
'TÜRK-AMERİKAN İLİŞKİLERİ KIRILMA NOKTASI YAŞIYOR'
Türk-Amerikan ilişkilerinin daha önceki krizlerine atıf yaparak hep inişli çıkışlı olduğunu anımsatırken, Ermeni iddiaları, Kıbrıs gibi geçmişteki meselelere atıf yapan Bayraktar'a göre "Washington, hayati konularda genellikle Türkiye'nin yanında olmadı."
YPG'ye silah verilmesini de bunlara ekleyen Bayraktar, "Bu kadar göz göre göre Türkiye'nin terör örgütü dediği bir yapıya silah veriliyor olması, ilişkilerin en alt düzeye geldiği dönemlerden biri ve 1 Mart tezkeresine paralel bir kırılma noktası" yorumunda bulundu.
'TÜRKİYE'NİN PYD DIŞINDA, GÜLEN'İN İADESİ GİBİ BEKLENTİLERİ DE VAR'
Ancak Türkiye'nin ABD ile ilişkilerinin YPG'den ibaret olmadığını belirtirken, Bayraktar, "Türkiye bugün eğer köprüleri atarsa, Cumhurbaşkanı Trump ile görüşmekten vazgeçer, ilişkileri daha düşük düzeye çekerse bu Türkiye'nin yararına olmayacaktır. Bunun örneklerini İsrail ve Mısır meselelerinde gördük. İlişkileri alt düzeye getirdiğiniz zaman, etkiniz de kalmıyor zaten. Oysa Türkiye'nin PYD dışında 15 Temmuz meselesi, Gülen'in iadesi gibi konular ve beklentileri var" diye ekledi.
‘HASAR TESPİT ZİYARETİ OLACAKTIR'
Erdoğan'ın Washington ziyaretine yönelik "Büyük ölçüde 'hasar tespit' ziyareti olacaktır" tahmininde bulunan Bayraktar, Türkiye, eleştirilerini dile getirse de karşı tarafın da aynısını yapacağını vurguladı. Bayraktar şu değerlendirmede bulundu: "Bir müzakere süreci olacak ama Türkiye ile ABD arasında bir ittifak ilişkisinden ziyade bir rekabet ilişkisi gelişimi yönünde tespitlerde bulunulabilir. Bu durum Türkiye'yi Rusya ile yakınlaşmaya itebilir. Türkiye kendi Cumhurbaşkanı'nın ifadesi ile kendi göbek bağını kendi kesme gibi yani buradaki operasyonları yapabildiği ölçüde kendisi yapmaya çalışabilir. ABD'nin SDG ve PYD üzerinden yapmakta olduğu Rakka Operasyonu'nu belli ölçülerde rahatsız edecek eylemler yapabilir. Burada Türkiye'nin de seçenekleri var ama Tük-Amerikan ilişkilerinin 1 Mart tezkeresi dönemi gibi sıkıntılı döneme sürüklendiğini söyleyebiliriz."
'ABD'NİN TESKİN ÇABASININ ALTI DOLU DEĞİL'
Diğer yandan Bayraktar, ABD'den YPG'ye silah yardımı sonrası Türkiye'yi teskine yönelik beyanların ise altının dolu olmadığı görüşünde. "Eğer Türkiye yönetimi bu laflara inanıyorsa, saflık yapmış olur" diyen Bayraktar, Pentagon şefi gibi Amerikalı yetkililerin söylemlerinin de krizi biraz yatıştırmaya ve daha sert açıklamaları önlemeye yönelik olduğunu dile getirdi.
'MESELE SADECE SİLAH DEĞİL, SİLAHLARI KULLANACAK KİŞİLER EĞİTİLİYOR'
Bayraktar şöyle konuştu: "Zaten mesele sadece buradaki silahların verilmiş ve paylaşılmış olması değil, bunları kullanacak kişiler eğitiliyor. İlerleyen zamanlarda Rakka Operasyonu bittiği zaman, bu operasyonu gerçekleştiren kişiler buharlaşıp yok olmayacaklar ve bunlar bu uzmanlıkları ile bölgede varlıklarını sürdürecekler. Belki de Türkiye'ye yönelik bir harekât içerisinde, daha uzmanlaşmış kadrolarla burada var olacaklar. Türkiye açısından bu tehdidin, uzun vadeli stratejik bir tehdit olarak algılanması da bu sebepten ötürü. Mattis'in açıklamaları şu anda sadece şu anki gerilimi azaltmaya yönelik, ilişkileri korumaya ve Türkiye'nin tepkilerini hafifletmeye yönelik. Türkiye'den gelen açıklamalar Dışişleri Bakanı ve Başbakan'ın açıklaması biraz sert oldu. Fakat bu hafifletmeye yönelik açıklamaların çok etkili olacağını düşünmüyorum çünkü bir ortak hareket etme zemini yok."
'TÜRKİYE'DE KİM İKTİDAR OLURSA OLSUN PKK İLE YANYANA GELMENİN ALTINDAN KALKAMAZ'
Mattis yatıştırma yönündeki mesajlarında Rakka'ya operasyona Türkiye'yi de katma mesajları da vermişken, Bayraktar "Türkiye ne olursa olsun, PKK'yle bağlantılı olduğunu düşündüğü bir örgütle yanyana gelmeyecektir ve bunun meşruiyetini kabul edecek adımlar atmayacaktır. ABD bunu Türkiye'ye dayatamaz. Türkiye'de de hangi iktidar olursa olsun, bunun altından kalkamaz. Bu yüzden PYD ile yan yana gelme ya da Rakka konusunda ortak bir zemin olduğunu düşünmüyorum" diye konuştu.
'TOPRAK BÜTÜNLÜĞÜ TÜRKİYE'Yİ RUSYA VE İRAN SAFINA TAŞIDI'
Bayraktar'a göre bütün bu gelişmelerde Türkiye'nin dahil olduğu ABD'nin başını çektiği Batı bloğunun Suriye'de rejim değişikliği politikalarının başarısız olması yatıyor. Rusya ve İran'ın net duruşu karşısında diğer blokta savrulmalar yaşandığını anımsatan Bayraktar, Suriye'nin etki alanlarına bölünmesinin ise Türkiye'yi tutum değiştirmeye zorladığı tespitinde bulundu.
Ankara'nın Davutoğlu'nun görevi bırakması sonrasında Suriye'nin toprak bütünlüğünü önceleyen pozisyona geldiğini, bu sayede Rusya ve İran ile mutabakatların mümkün olduğunu anımsatan Bayraktar, bu durumun da Ankara'yı Washington'la karşı karşıya getirdiğini ise şu sözlerle anlattı:
'ABD RUSYA'NIN ELİNDE BÜTÜN BİR SURİYE KALMASIN İSTİYOR'
"Üç ülke Suriye'de toprak bütünlüğünün korunması için çaba sarf ediyorlar. Dolayısıyla bunun karşısında yer alan ABD Suriye'nin etki alanlarına bölünmesini istiyor. Çünkü Suriye aslında Sovyet Dönemi'nden itibaren Rusya'nın etki alanında ve Rusya Suriye'yi bir bütün olarak elinin altında tutmak istiyor. ABD'nin burada etkili olabilmesinin tek yolu, Suriye'nin bölünmesi ve kuzeydeki şu anda PYD'nin etki alanının kendi denetiminde olması ya da burada bir federasyon oluşması ve bu sayede Suriye'nin Rusya'nın elinde bir bütün olarak kalmaması. Türkiye buna atıfta bulunarak ABD'yi eleştiriyor ama Suriye'nin şu anda etki alanlarına bölünmesinde, en başta 2011-2012'deki girişimlerin sonucu olduğu gerçeği var. Türkiye burada strateji değiştirdiği için, eleştiriyi ABD tarafına yönlendirmiş oluyor."
'RUSYA TÜRKİYE'Yİ DAHA YANINDA GÖREBİLİR
Ankara'nın ABD ile krizin derinleşmesi halinde Rusya ile daha da yakınlaşmasının muhtemel olduğunu da vurgulayan Bayraktar, denge siyaseti güdülmeye çalışılsa da bunun başarılmasının güçlüklerine de şu sözlerle dikkat çekti: "Türkiye 24 Kasım uçak krizinden sonra Rusya'yı kaybettiği zaman, tamamen Batı ile aynı paydada buluştuğunda çok sıkıntılar yaşadı. Türkiye açısından önemli olan bir denge siyaseti güdebilmek. Hem Rusya'nın bu coğrafyada bulunması, Suriye konusunda Türkiye'ye daha yakın durması, Türkiye ile ilişkilere önem atfetmesi ibreyi Rusya lehine çeviriyor. NATO'nun güney kanadını gevşetme gibi bir düşüncesi var Rusya'nın. Bu açıdan Türkiye'nin biraz ABD'den, NATO'dan küskün durması Moskova'nın işine yarıyor. Bu açıdan önümüzdeki dönemde Rakka ve PYD kararından sonra, özellikle Rusya'nın çatışmasız bölgeler planı işe yararsa ve Doğu'ya Deyr ez Zor'a, Rakka'ya güneyden Suriye rejimi ile beraber yürüme kararı alırsa, o zaman Türkiye'yi daha yanında görme şansı var. Türkiye kendince bir denge yürütmeye çalışıyor ama önümüzdeki dönemde ne kadar başarılı olacağını yaşayarak göreceğiz."
Türkiye, YPG'yi, PKK’nın Suriye’deki uzantısı olarak görüyor ve bu yapıyla ilişkili DSG gibi örgütlerin de 'terör örgütü' olarak kabul edilmesini istiyor. Ancak, Başta ABD olmak üzere Batılı güçler, Ankara’nın bu görüşünü kabul etmiyor. Ankara, ayrıca YPG'ye silah verilmesine de sert bir şekilde karşı çıkıyor.