Yeni anayasa referandumunda Yüksek Seçim Kurulu'nun mühürsüz oy pusulalarının sayılacağı kararından, sonra tartışmalar yükseldi.
Referandum sonucundan sonra CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'nun açıklamaları yetersiz bulunarak, söylemin ılımlı olduğu ve CHP'nin daha sert bir tutum benimsemesi gerektiği eleştirilerine yol açtı. Bu eleştirilere Bidebunudinle'de yanıt veren CHP Mersin Milletvekili Fikri Sağlar, "Ben kendi düşüncemi söylüyorum bu yönetimle gitmez, bu yönetimle gitmediğini zaten kendileri de, toplum da biliyor. AK Parti, CHP'yi kontrollü bir muhalefet olarak tutmaya çalışıyor. Emekçileri ve halkı sahiplenecek bir parti gerekiyor, o da CHP. CHP'ye güvenmek gerekiyor" dedi.
‘TOPLUMU TOPARLAYACAK BİR CHP GEREKİYOR'
CHP'nin izlediği stratejiyi CHP içerisinden biri olarak eleştiren Fikri Sağlar, "Toplumda herkesi toparlayacak bir CHP gerekiyor, bir sol parti gerekiyor. Ve bunları cesaretle söyleyecek, toplumun arkasında güçlü bir birikim sağlayacak ve herkesin anlayışını güçlendirebilecek bir yönetim anlayışı gerekiyor. Bugünkü kadrolarla bu iş yürümüyor görünen o. Kamuoyunu yönlendiren bir kaç kişinin lafına uyarak onlarla gidiliyor. Mesela ‘Sine-i millete dönelim mi, dönmeyelim mi' tartışması gündeme getirildi, birisi dönelim diyor, diğeri hayır diyor. Cesaretten önce bir kararlılık gerekiyor. Önce karar vermeniz gerekiyor. Şimdiye kadar gördüğüm o ki, biz korkak bir siyasetin içerisindeyiz. En haklı olduğumuz yerde insanları inandıracak, arkamızda toparlayacak, onlara önderlik yapacak bir konumda değiliz. Sizin laik, demokratik Cumhuriyet için bir şey söylemeniz gerekiyor. Biz kendimizi çekince, bugün çıkan yüzde 49 'hayır' oranı çok haklı olarak sivil inisiyatiflerin sayesinde oldu. Bizlerin varlığı onlara sadece onlara güvence oldu" sözleriyle dikkat çekti.
‘HALKIN OYUNA SAHİP ÇIKAMADIK'
Şaibeli mühürsüz oy pusulaları ve referandum sonuçları sonrasında verilen tepkileri değerlendiren "Biz bu oya sahip çıkamadık" diyen Sağlar, "Daha sandıklar kapanmadan YSK'nın aldığı bu karara, o anda büyük tepkiyle karşı çıkılmalıydı. Kaldı ki her partinin kuruluş içinde temsilcisi var, bu durum aktarılır ve partinin en üst adamı, Genel Başkanı çıkar, 'Ben bunu kabul etmiyorum' der. Deniliyor ya, 'Maç yapılırken kural değişir mi?' bunu söylemek o zaman gerekiyordu. Sonra balkon konuşmalarında 'Atı aldık Üsküdar'ı geçtik' laflarından önce çıkıp, 'Sen ne atı çalabilirsin, ne de Üsküdar'ı geçebilirsin' demek lazımdı. Toplumun o andaki vermiş olduğu oya sahip çıkmak gerekiyordu. Biz bu oya sahip çıkamadık işin açığı. O oya sahip çıkamadığımız gibi, sahip çıkmaya çalışan sokaktaki yurttaşlarımıza göğsümüzü gerip, ‘Hakkınızı koruyoruz ve önderlik ediyoruz' diyemedik" şeklinde belirtti.
‘ŞAİBELİDEN ÖTE, SAHTEKARLIKLA NETİCELENDİRİLMİŞ BİR REFERANDUM'
Referandum sonucunun şaibeli olduğunu ve her türlü oyunun yapıldığını söyleyen Sağlar "Bundan sonra, bu anayasanın Türkiye'ye dar geleceğini, demokrasiyi yok edeceğini, yasama yürütme yargı organlarının bir elde toplanmasının neticesinde müthiş sıkıntılarla karşı karşıya geleceğimizi bugünden anlatmamız gerekiyor. Şunu açıkça söylemek gerekiyor bu referandum sonuçları itibariyle YSK'nın davranışı göz önüne alınarak kabul edilecek bir referandum değildir. Benim yurttaş olarak vicdanımda referandum sonuçları iktidar partisinin YSK'yı kullanarak, kendi adına çıkarılmış bir suçtur. Kaldı ki sosyal medyada 15 Nisan'da bu sonuca benzer sonuçlar çıkacak şeklinde paylaşımlar yapılmıştır. Ben 60'a yakın yere gidip, kim olduğunu bilmediğim halktan insanlarla birebir kahvelerde, Halk Eğitim Merkezleri'nde sohbet ederek, referandum nabzını tuttum. Kurulmuş olan Türkiye Cumhuriyeti'ne sahip çıkan büyük bir kitle vardı. Sonuçlara baktığımızda mühürsüz oylar basılıp dağıtılmış, nereye gittiği belli olmayan filigranlı oylar ve akla gelecek her türlü oyunlar çok kritik bir noktada, seçim sonucu 'evet'ler önde diyerek kabul ettirildi. Yaşananlara, yapılanlara ve AGİT'in raporuna baktığımız zaman, bu referandum şaibeliden öte, sahtekarlıkla neticelenmiş bir referandum" açıklamasında bulundu.
‘AİHM DE ŞAİBELİ DERSE, ERDOĞAN'I KARANLIK BİR TABLO BEKLİYOR'
CHP'nin, YSK'ya yaptığı mühürsüz oy pusulalarının iptal edilmesi itirazının reddinden sonra, bundan sonrası için ne yapılması gerektiğini değerlendiren Sağlar, "Anayasamızda YSK'nın kararı kesindir. YSK'nın kararını, hiç bir yüksek yargı merciinde değiştirmeniz mümkün değildir. CHP ciddi bir kurumdur. Kurumsallığının gücünü ortaya koymalıdır, onun için yanlış yapmaması gerekiyor. CHP'nin önünde bundan sonra yapabileceği, tek şey vardır, AGİT'in raporlarını güçlendirerek, AİHM'e gitmektir. AİHM, bizim de düşündüğümüz gibi, referandumun neticesinin şaibeli olduğuna karar verirse, ‘Bunu tanımıyorum' diyen Recep Tayyip Erdoğan'ı ve Türkiye'yi çok ciddi karanlık bir tablo bekler. O zaman Avrupa Konseyi toplanır, bizi Avrupa'dan atar, çünkü AİHM'in kararı uygulanmazsa, BM'den de çıkarılmasına ve bütün terör örgütlerinin Türkiye'de, terör örgütünden çıkıp hak arayan kuruluşlar haline dönüşmesine neden olacak, bir karanlık yol önümüzde durur" dedi.
‘BİR ADAMA DEVLETİ ŞEKİLLENDİRME YETKİSİNİ VERİRSENİZ NE İSTERSE YAPAR'
YSK'nın kararını da eleştiren ve Başkanlık Sistemi'nin nelere yol açacağını hakkında düşünlerini belirten Fikri Sağlar, "Bir adamın elinde, bütün devleti yönlendirme yetkisi olunca ne olacağını, YSK'nın verdiği kararla gördük. YSK'nın 11 üyesi içinde bu karara, 1 kişi muhalefet etti. 11 üye bir listeyle seçildi. Yukarıdan bir liste geldi ve bu insanlar listeyle seçildi. Peki, bu 11 üye, o listeyi yazan adama hizmet etti mi, etmedi mi? Etti, zaten biz 'Hayır' kampanyası yürüttüğümüz süreçte hep bunu anlatmaya çalışmıştık. Bir adama devleti şekillendirme yetkisini verirseniz, o adam artık kendi iradesine göre istediğini yapar. Türkiye'deki idari haritanın da değişimini sağlayacak hareketler içerisine girecektir. Önümüzdeki mayıs ayından itibaren zaten bunları göreceğiz" diyerek konuşmasını sonlandırdı.
