'SİYAHİ TÜRKLERİN İNTİKAMI'
Pierini, referandum için kaleme aldığı analizde, "Tek kişinin yürütme görevini üstlendiği rejim, tüm siyasi gücü elinde tutmanın ötesinde, ‘siyahi Türklerin intikamı' olarak adlandırılan Kemalist karşıtı devrimin, dini muhafazakâr toplumsal düzenin uygulanmasını sağlayacak" görüşünü aktardı.
TÜRKİYE, 28 NİSAN'DAKİ AB ZİRVESİNDE ÖZEL GÜNDEM MADDESİYLE MASAYA YATIRILABİLİR
KIRMIZI ÇİZGİ, İDAM CEZASI
'TÜRKİYE'NİN ÇIKIŞLARI, 'ABA ALTINDAN SOPA GÖSTERMEK'
Alman Marshall Fonu'nun (GMF) Türkiye Direktörü Özgür Ünlühisarcıklı, Türk tarafının bu çıkışlarını 'aba altından sopa göstermek' olarak değerlendiriyor. Ünlühisarcıklı, "Eğer önde gelen Avrupa ülkeleri Türkiye'deki referandumun meşruiyetini onaylarsa bu adımlar atılmayacaktır. Eğer AB ülkeleri referandumun demokratik meşruiyetini kabul etmezlerse o zaman bahsedilen adımlar atılabilir" dedi.
Erdoğan referandumun meşruiyetinin sorgulanmasını, Merkel de Almanya'da Eylül ayında yapılacak genel seçimler öncesinde mülteci mutabakatının sona erdirilmesini istemiyor.
'MÜLTECİ KOZU VARKEN, AB TÜRKİYE'Yİ RAHATSIZ EDECEK BİR TUTUM SERGİLEYEMEYECEK'
'TRANSAKSİYONEL İLİŞKİ' NE ANLAMA GELİYOR?
Bundan sonra Türkiye-AB ilişkilerinin hangi zeminde ilerleyeceği konusunda diplomat ve uzmanların son dönemde kullanmaya başladığı tanım, ‘Transaksiyonel İlişkiler'. Bu ilişki, tarafların karşılıklı çıkarları temelinde, pazarlık esasına dayalı işbirliğine girmesi olarak tanımlanıyor. AB değerlerini, uluslararası hukuku göz ardı ettiği gerekçesiyle sivil toplum kuruluşları tarafından eleştirilen mülteci mutabakatı da bu kapsamda sınıflandırılıyor.
'AB DEĞERLERİNİ TAŞIYAN TÜRK SEÇMENLER YALNIZ BIRAKILDI'
'TÜRKİYE DEMOKRATLARI 'DEĞERLİ YALNIZLIĞA' İTİLİYOR'
AB'li bir diplomat ise eski Başbakan Davutoğlu'nun 'değerli yalnızlık' sözlerine atıf yaparak, "Ne hazin, bu süreç AKP iktidarını değil ama bizim büyük önem atfettiğimiz değerleri savunan Türkiye demokratlarını değerli bir yalnızlığa itiyor" görüşünü kaydetti.
'AVRUPA BİZİ, 'MÜLTECİLER VE ÜÇ BEŞ MİLYAR EURO'LUK DURUMA DÜŞÜRDÜ'
Sosyal Demokrasi Vakfı (SODEV) Başkanı Babür Atila ise Avrupalı siyasetçilerin referanduma ilişkin 'adil ve özgür değildi' açıklamalarının, Türkiye'de mücadele yürüten demokratik kitle örgütleri tarafından memnuniyetle karşılandığını söylemekle birlikte şu sitemini dile getirdi: "Biz her hâlükârda mücadele edeceğiz. Ancak AB'nin çok net olarak parlamenter demokrasiden yana olduğunu ortaya koyması lazım. Bu sürdürdüğümüz dava ile ilgili evrensel boyutta bir dayanışma olduğunu gösterir. Ancak ilişkileri mülteci pazarlığına indirgeyen AB bizi çok büyük hayal kırıklığına uğrattı, insani değerler bağlamında inandığımız Avrupa bizi sadece mülteciler ve üç beş milyar euroluk duruma düşürdü. Bu bizi rencide etti."