Uzun süredir devam eden politik belirsizliğin ortadan kalkmasıyla piyasalar referandum sonucuna pozitif tepki verdi. Dolar kuru gevşerken, borsa artıya geçti. Ancak bu tepki kısa sürdü, kur yeniden yönünü yukarı çevirdi. İş dünyası sandıktan çıkan sonuçtan memnun ancak iktidardan beklentileri; artık ekonominin öncelikli hale gelmesi ve yapısal reformlara hız verilmesi.
Spinn Danışmanlık kurucu ortağı, ekonomist Özlem Derici, anayasa değişikliğinin kabul edilmesiyle, ekonomide beklenen yeni yol haritasını ve sonucun piyasalara yansımasını değerlendirdi.
‘SANDIKTAN 'EN PİYASA DOSTU' SONUÇ ÇIKTI'
"Birbirine yakın bir sonuç gelmesiyle, beklenti dahilinde ve fiyatların içinde olduğu için, piyasada da çok ciddi bir reaksiyon görmedik. Kalıcı dalgalanmalar görmememizin ana nedeni, en çok fiyatlanan senaryonun gerçekleşmiş olması."
‘PİYASALAR ERKEN SEÇİMİ FİYATLAMIYOR'
Spinn Danışmanlık kurucu ortağı Özlem Derici, finans piyasasında 'erken seçim' endişesinin ise şu anda fiyatlamaları belirleyen önemli bir etken olmadığını söyledi. Bu beklentinin fiyatlanmasının negatif etki yaratacağına dikkat çeken Derici, Cumhurbaşkanı'nın '2019'a kadar seçim olmayacağı' mesajını vermesinin de bu endişeyi bertaraf edecek nitelikte olduğunu ifade etti.
‘YATIRIMCI VE FİNANSAL SEKTÖRÜN BEKLENTİSİ; YAPISAL REFORMLAR'
Ekonomist Özlem Derici, iş dünyasının da finansal sektörün de artık en büyük beklentisinin 'yapısal reformlara odaklanılması' olduğunu söyledi. Derici, reformların hayata geçirilmesiyle global kaynaklı, FED gibi, ekonomik gündemlerin yaratacağı oynaklıktan korunulabileceğini belirtti:
"Referandum öncesi, iş dünyasının veya üretim sektörünün ciddi bir 'bekle-gör' eğilimi vardı. İstihdamın sadece teşvik politikasıyla değil, büyümeye hizmet edecek şekilde artırılması önemli. Ki önümüzdeki dönemde global çalkantılardan daha az etkilenerek ya da korunarak büyümemizi gerçekleştirelim."
‘YABANCI YATIRIMCI İÇİN OHAL'İN SONA ERMESİ VE POLİTİK GELİŞMELER ÖNEMLİ'
Türkiye'nin 'yatırım yapılabilir ülke' statüsünü kaybettiğini hatırlatan Derici, bu nedenle artık daha kısa süreli, portföy yatırımlarının arttığını söyledi:
"Politik belirsizliğin geride bırakılmasıyla kısa vadeli, gir-çık yapan, yatırımcı açısından Türkiye bir parça daha cazip hale gelecektir. Türkiye'nin risk priminde biraz düşüş söz konusu olacaktır. Ama bizim asıl ihtiyacımız olan kalıcı yatırımlar."
‘KALICI YABANCI YATIRIM İÇİN YAPISAL REFORM ŞART'
'Kalıcı yatırımları' işaret eden Özlem Derici, Türkiye'de yatırım yapacak, istihdam yaratacak, ihalelere katılacak yabancı yatırımcı için ise alt yapının hazırlanması gerektiğini söyledi. Derici, yapısal reformların sadece yerli yatırımcı için değil, yabancı yatırımcıyı çekmek açısından da çok elzem olduğunun altını çizdi: "Bunun için yatırım ortamının iyileştirilmesi, hukuki alt yapının düzenlenmesi, iyileştirilmesi, güvenilirliğin sağlanması ve bununla birlikte de OHAL'in kalkması artık normal yaşamımıza dönmemiz gerekiyor."
‘AB ÜYELİK SÜRECİ KALKINMA İÇİN BİR ÇITA'
"Ekonomik anlamda birbirimize bağlı olduğumuz sürece, politik ilişkilerimiz de düzgün gitmeli. Bu konuyu referanduma götürmek ya da hükümetin bu hedeften uzaklaşıyor olması, reformlarla ülkeyi yabancı yatırımcı için cazip kılasanız bile, önemli bir darbe olacaktır. Bu yüzden de sürece sadık kalmak lazım. İş dünyasının beklentisi de bu yönde."
‘REFERANDUM SONUCU NOT ARTIRIMI GETİRMEZ'
Reyting kuruluşlarından bir not artırımı gelmeyeceğini öngören Derici, bunu gerekçesini şu sözlerle anlattı:
"Çünkü geçtiğimiz dönemde sadece politik risk belirleyici olmadı, ekonomi tarafında da çok ciddi bozulmalar yaşadık. Enflasyon şu anda yüzde 11,3. Bütçede bozulma var. Türkiye'nin dış finansal açığı hala çok yüksek. Yani politik tarafta biraz rahatlama yaşasak da bile, makro görünümümüzü iyileştirmememiz gerekiyor. Maalesef henüz, notu 'yatırım yapılabilir' seviyeye çekebilecek bir kompozisyon yok."
‘MERKEZ BANKASI 'PASİF' TUTUMDAN ÇIKMALI'
Ekonomist Özlem Derici, referandumun ardından Merkez Bankası'nın para politikasında nasıl bir yol haritası belirleyeceğini de değerlendirdi. Derici, enflasyonun artık kontrolden çıktığını bu nedenle Merkez Bankası'nın 'pasif' bir tutum sergileyemeyeceğini öngördü.
Derici'ye göre Merkez, önümüzdeki dönemde enflasyonı kontrol altına almaya yönelik bir para politikası izleyecek. Burada önemli nokta ise, enflasyonun ilk gevşemesinde sıkılaştırmadan vazgeçmemek:
"Muhtemelen mayıs ayında da enflasyonda bir yükseliş trendi göreceğiz, ardından bir parça gevşeme yaşayacağız. Burada önemli olan Merkez Bankası'nın enflasyonda gevşeme görüldüğünde ne kadar sıkı durabileceği. Yani küçük bir düşüş görür görmez gevşemeye başlarsa bu çok tehlikeli olur. Bu yüzden Merkez'in "orta vadeli bakışa göre hareket ediyorum" bahanesiyle gevşemeci tarafa geçmemesi gerekiyor."