Türkiye’de başkanlık referandumu yaklaştıkça dış politikadaki yönelim ve krizler iç siyasette de gündeme damgasını vuruyor. Türkiye’nin dört bir yandaki ülkelerle yaşadığı sorunlar geleceğe yönelik kaygılar yaratıyor. Türkiye dış politikasında Batı’dan Rusya’ya ve komşu ülkelere uzanan kriz halini Uluslararası ilişkiler uzmanı Prof. Dr. İlhan Uzgel ile konuştuk.
‘YAPISAL KRİZLER VE YAPAY KRİZLER’
Rusya ile krizin altında Suriye siyasetinin yanlış eksenler üzerinde inşa edilmesinin ve Rusya’nın Ortadoğu’da en önemli müttefiki olan Esad yönetimini devirme çabasının yattığını belirten Uzgel, krizin daha çok uçağın düşürülmesi ile başladığını ve hala tam olarak çözülemediğini ekledi.
‘REFERANDUMA KADAR İTİŞ-KAKIŞ DEVAM EDECEK’
‘MAHALLENİN KABADAYISI DURUMU DEVAM ETTİRİLEMEZ’
‘AVRUPA İLE YARATILAN SUNİ KRİZDE ÖLÇÜ KAÇTI’
‘RUSYA ÖRNEĞİ ORTADA’
‘RUSYA, TÜRKİYE’NİN BURNUNU SÜRTÜYOR’
Kontrollü kriz siyasetinin orta ve uzun vadede ülkeye çok büyük zararlar verdiğine dikkat çeken Uzgel artık Türkiye’nin ülke imajının Amerika’ya ve İngiltere’ye uçuşlarda Ortadoğu ülkeleri ile birlikte anılmak olduğunu anımsattı. Dünyadaki imaj ile dış politika ve turizm arasında çok yakın bağlar olduğunu belirten Uzgel, “Kısa vadede kırıp döksek bile sonuçta idare eder, ileride bunu hallederiz gibi pragmatik bir anlayışları var. Fakat diğer ülkelere bunu kabul ettirmek o kadar kolay olmayabilir. Hesabı sonradan görmeye çalışacaklardır” diye konuştu.
‘TÜRKİYE BATI SİSTEMİNDEN UZAKLAŞIRSA HAYDUT DEVLET YAFTASINI YER’
“Umarım oraya kadar gitmez. Haydut devlet kategorisi daha çok Batı devlet sistemine entegre olmayan ülkeler ve rejimler için kullanıldı. Türkiye sonuçta Batı sisteminin hala bir parçası. Yani hala Avrupa Konseyi’nden çıkmadı, NATO’ya üye. Eğer ki Cumhurbaşkanı’nın açıklamalarında değindiği gibi 16 Nisan’dan sonra Avrupa Konseyi’nden çıkarsa, uluslararası kamuoyunda bu algı ve tanımlama giderek güçlenmeye başlar ve çok tehlikeli bir gelişme olur. Yani biz AB ile üyelik perspektifini terk ettik, Gümrük Birliği’ni askıya alıyoruz, Avrupa Konseyi’nden de çıkıyoruz gibi bir şey söylerlerse, o zaman Batı sisteminden giderek uzaklaştığını söyleyebiliriz. Ama hükümetin bu kadar ağır bir tabloyu yaratabileceğini zannetmiyorum. Bu durumun çok ağır iktisadi sonuçları olur ve Türkiye de bunları kaldıramaz”.
Türkiye’yi doksanlardan beri kullanılan, uluslararası literatürde geçen ‘haydut devlet’ tanımından ayırabilecek en önemli özelliğin, Batı’nın piyasa ekonomisi mantığına hala çok sıkı sıkıya sarılmış olması, borsanın açık olması, yabancı yatırımların Türkiye’de olması, yabancı sermayenin girip çıkabiliyor olması ve hala Batı kurumlarında yer alması olduğunun altını çizen Uzgel, “Eğer buralarda gevşeme olursa, doğrudan Türkiye’ye haydut devlet yaftasını yapıştırabilirler. Bu kafayla devam ederse yakında bu ifadeyi kullanırlar Türkiye için” ikazında bulundu.
‘SİYASAL İSLAMCILAR İLE BATI MÜTTEFİKLİĞİ ARTIK BİTTİ’