AlterNet’ten Rania Khalek’in haberine göre adının açıklanmasını istemeyen Ortadoğu muhabiri, ABD’li bir eski meslektaşının kendisiyle irtibata geçerek RFS için çalışıp çalışmayacağını sorduğunu aktardı.
RSF, kasımda 'canlı heykel modası' da denen 'Mannequin Challenge' furyasının yaşandığı dönemde yayınladığı bir video ile tartışmaya neden olmuştu. Söz konusu videoda, militanların elindeki bölgede faaliyet gösteren Batı destekli kurtarma grubu Beyaz Miğferler'in bir kurtarma operasyonu paylaşılmıştı.
Ancak RFS, 'Suriyeli sivil' videolarının nasıl çekildiğine dair ipuçları da veren bu videoyu hemen kaldırdı ve videonun Beyaz Miğferler'e ait diğer videoların doğruluğuyla ilgili soru işaretleri yaratabileceği endişesiyle özür dilemişti.
Khalek, haberinin devamında elde ettiği bilgileri şöyle aktardı:
'İSTANBUL’DA İNGİLİZ HÜKÜMETİNİN BİR PROJESİ İÇİN ÇALIŞIYORUM'
E-postada RFS Medya’nın İngilizce sitesinin ve Özgür Suriye Ordusu (ÖSO) üzerine çalışan Arapça internet sitesi SMO Medya’nın linkleri de vardı.
'İSTANBUL'DAKİ BU PROJEMİZİN BAŞINA GEÇECEK ŞEF ARIYORUZ'
MUHABİR 'DÜRÜSTLÜĞÜMÜ KORUMAK İSTİYORUM' DİYEREK 17.000 DOLARLIK İŞİ KABUL ETMEDİ
Diğer bir görüşmede de ABD'li gazeteci, iş teklif ettiği muhabire işin kapsamını anlattı. Muhabir ise "Ben, sahadaki muhaliflerle konuşuyor ve Halep gibi yerlerde silahlı gruplarla iletişim halinde olan medya mensuplarının ifadelerine dayanarak haberler yazıyordum" dedi.
Muhabir, "Bir muhabir ile açık şekilde propaganda amacı taşıyan medya kuruluşu arasında şüpheli bir ilişki kurulmasına izin vermeyeceğim" diyerek bu işi başkalarına önermeyi de reddetti.
RFS, konuyla ilgili yorum yapma talebine yanıt vermedi.
Batı medyası, sıklıkla Fetih el Şam (eski adıyla El Nusra Cephesi), Ahrar’uş Şam, Ceyş’ul İslam (İslam Ordusu) ve Nurettin Zengi Tugayları gibi Batı ve Körfez destekli terör örgütlerinin kontrolündeki alanlarda faaliyet gösteren basın mensuplarını referans alıyor. Bu gruplar açık bir şekilde demokratik olmayan yollar ve kitlesel infazlarla esir alınmış dini azınlıkları kalkan olarak kullanmaya kadar birçok insan hakları ihlali yaptı. Son dönemde Halep’in doğusunda teröristlerin kontrolünde olan bölgelerden kaçan siviller, Suriye ordusunun kontrolündeki güvenli bölgelere geçmelerinin engellenmesi için siviller tarafından ateş açıldığını anlattı.
'MUHALİFLERİ ELEŞTİRDİĞİ TAKDİRDE İŞKENCE TEHDİDİ ALAN MEDYA MENSUPLARI VAR'
İki ay önce Halep’in doğusunda yaşayan ve haberleri sıkça alıntılanan bir medya mensubu ile telefon görüşmesi yaptım. Silahlı muhalif grupları kamuoyu nezdinde eleştirmesi durumunda işkence görme riskiyle karşı karşıya olduğunu söyledi.
Uluslararası Af tarafından haziranda yayınlanan ve geniş kesimlerce görmezden gelinen bir haber, muhaliflerin elindeki Halep ve İdlib’de yaşayan sakinlerin sosyal medyada silahlı grupları eleştirdikleri için işkenceye ve yargısız infaza maruz kaldığını ortaya koydu.
RFS’nin videoları ve sosyal medya etiketleri (hashtag) Batılı basın kuruluşları tarafından düzenli olarak alıntılanıyor. RFS’nin videolarından biri insan hakları örgütleri tarafından Rusya’nın savaş suçlarının kanıtı olarak kullanıldı. Daha önce de muhaliflerin elindeki bölgelerdeki Suriyeli çocukların ellerinde dövizlerle Batılı ülkelere müdahalede bulunma çağrısı yaptığı RFS haberi, Guardian, Washington Post, CNN, Independent, Reuters ve BBC gibi kuruluşlarında yer bulmuştu. Söz konusu medya kuruluşları, RFS’nin ya da benzeri muhalif medya kuruluşlarının kaynağını sorgulama gereği dahi duymamıştı.
'İNGİLTERE DIŞİŞLERİ BAKANLIĞI’NDAN PROPAGANDA İÇİN 3 MİLYON DOLARLIK KAYNAK'
Öte yandan RFS Medya, İngiltere Dışişleri Bakanlığı tarafından finanse edilen birkaç propaganda kuruluşundan sadece biri.
Guardian'ın kısa süre önce yaptığı bir araştırma, İngiltere Dışişleri Bakanlığı Çatışma ve İstikrar Fonu’nun İstanbul’da bulunan muhalif propaganda kuruluşlarına gizlice 3 milyon dolardan fazla kaynak aktardığını gün yüzüne çıkardı. Finansal destek, 2013 sonlarında İngiltere parlamentosunun Suriye hükümetinin bombalanmasına karşı çıktığı oylamadan sonra verilmeye başlandı. (RFS Medya, Aralık 2013’te İngilizce ve Arapça olarak yayına başladı.) Savaş karşıtı oylar büyük oranda halkın baskısına bağlandı. Zira Atlas Okyanusu'nun iki yakasında yaşayan halklar, Irak ve Libya’da yaşanan felaketlerin ardından Batı’nın Suriye’de iktidar değişikliği yapmaması için harekete geçmişti.
Guardian’a göre siyasi yenilgi alan İngiltere Dışişleri Bakanlığı, kamuoyunun savaş karşıtlığını bastırmak amacıyla savaşan gruplar adına video, fotoğraf, askeri rapor üretecek, radyo yayını yapacak, yazılı ürünler hazırlayacak ve sosyal medya mesajları paylaşacak ve muhalif savaşçılar için etkili şekilde basın ofisi işletecek özel paralı çalışanları devreye soktu. Bakanlık, bu yolla muhaliflerle ilgili algıyı yöneterek savaşın gidişatını etkilemeyi ve ılımlı-silahlı muhalif gruplara destek verecek medya operasyonları gerçekleştirmeyi amaçladı.
Silahlı muhalefeti 'ılımlı' diyerek aklamak zor bir görevdi. Krizin başlarında muhalefette hakim olan aşırılık yanlısı ve mezhep odaklı ideolojinin gayet farkında olan Batılı yetkililer, Suriye hükümetini zayıflatmak için söz konusu zalim örgütleri aklamayı seçti. RSF Medya da bu amaca bağlı kalıp silahlı grupları kurtarıcı ve koruyucu olarak gösterdi. Batı medyası, kendi muhabirleri Batılı ülkeler tarafından desteklenen gruplar tarafından kaçırılsa da ve hatta öldürülse de silahlı muhalifleri coşkuyla övmeyi sürdürdü.
Bu durum, Suriye ile ilgili haberlerde kafa karıştıran bir çelişki de yarattı. Yabancı muhabirler, kaçırılma korkusuyla muhaliflerin bölgelerine girme cesareti gösteremezken, muhabirlerini muhaliflerin bölgelerine göndermeye dahi cesaret edemeyen medya kuruluşları ise bu bölgelerden gelen haberleri neredeyse hiçbir süzgeçten geçirmeden servis etti.
'OLUŞAN ÇARPIK TABLONUN SORUMLUSU BATI MEDYASI'
Batı medyasını takip edenlere sunulan bu çarpık tabloda, Suriye muhalefetinin kusuru yok. Bu, medya kuruluşlarının kendi hükümetlerinin jeopolitik çıkarlarına hizmet eden savaş-yanlısı haberleri denetlemekte başarısız olduğunun kanıtıdır.