Almanya Başbakanı Angela Merkel'in Türkiye ile üyelik müzakerelerinde yeni fasılların açılmasına karşı olduğu yönündeki haberlere atıfta bulunan Çelik, "Bu tür haberlerin çok olumsuz etki yaptığını söyledim. Bunların birçoğunun liderler tarafından teyit edilmediği ifade edildi" şeklinde konuştu.
Suriye'de, Irak'taki olaylara bağlı olarak yeni göç dalgalarının ortaya çıkabileceğinin belirten Çelik, Pakistan'daki 3 milyon civarındaki Afganlının ülkeyi terk etmesinin istendiğini ve Musul operasyonunun 6 ay süreceğinden bahsedildiğini hatırlatarak, bu gibi gelişmelerin sivil insanlar üzerinden nasıl etki yapacağının iyi değerlendirilmesi gerektiğini vurguladı.
'BÖLGE YENİ BİR GÖÇ DALGASINI KALDIRMAZ'
Türkiye'nin bu konudaki çalışmalarını ayrıntılı bir şekilde anlattığını aktaran Çelik, özellikle yabancı teröristlerin Türkiye'den nasıl sınır dışı edildiği ve bu konuda nasıl bilgi paylaştığını muhataplarına bir kez daha ilettiğini bildirdi. Türkiye'nin iade ettiği bazı kişilerin Avrupa'daki terör saldırılarına karışmasının Türkiye'nin bu konudaki çalışma hassasiyetinin yüksek olduğunu ancak muhataplarının gerekli iş birliğini ortaya koyamadığını gösterdiğini vurgulayan Çelik, bu konuda daha yoğun bir iş birliğine ihtiyaç olduğunu söyledi. PKK'nın Avrupa'daki faaliyetlerine değinen Çelik, terör örgütleri arasında ayrım yapılmaması gerektiğini vurguladı.
'GENİŞLEMEYİ ENGELLEME KOMİSERİ GİBİ DAVRANIYOR'
Türkiye ve AB arasındaki ilişkilerin terörle mücadele ve göç meselesine indirgenmemesi ve daha geniş ajandada ele alınması gerektiğini dile getiren Çelik, şöyle devam etti: "Özellikle altını çizdiğim nokta, AB kurumlarında görev yapanların AB perspektifini yansıtacak şekilde görev yapmalarıdır. Çok çarpıcı bir örnek; Genişlemeden Sorumlu Komiser (Johannes) Hahn sürekli olarak, 'Türkiye ile müzakerelerin kesilsin' diyen bazı milletvekillerinin tweetlerini retweet yapıyor. Genişleme Komiseri yerine 'genişlemeyi engelleme komiseri' gibi hareket ediyor. O koltukta oturan birisinin daha kaliteli politikalar, daha kaliteli yaklaşımlar üretmesi gerekir. Çünkü görevi, Genişlemeden Sorumlu, başarısı da bununla, bu alanda nasıl daha kaliteli politikalar ürettiğiyle ölçülür. Ama onun yerine Avusturya hükümetinin dışişleri sözcüsü gibi bir yaklaşım sergilerse, o zaman AB koltukları istismar edilmiş olur. AB makamlarında çeşitli milletlerden, çeşitli kimliklerden insanlar var. Onlar artık AB koltuklarına oturdukları ve yetkili oldukları andan itibaren politik angajmanlarını ya da politik kimliklerini askıya almalılar, AB'nin politikasını yansıtmalar. Bu pozisyonlar kişiselleştirilmemelidir. Sadece Türkiye konusunda değil, göç konusunda da terörle mücadele konusunda daha dengeli daha adil, daha kaliteli politikalar üretilmesi gerekiyor. "
'KÖR BİR ELEŞTİRİ OLUYOR'
İnsan hakları, demokrasi ve hukuk devleti gibi kavramlar ile Türkiye-AB ilişkilerinin bir ülkeyi köşeye sıkıştırmak için kullanılmaması gerektiğini kaydeden Çelik, şöyle devam etti:
"Bu durumda o zaman eleştiri amaçsız bir eleştiri oluyor, kör bir eleştiri oluyor, yapay, yapıcı olmayan bir eleştiri oluyor. Dolayısıyla AP'den beklenmesi gereken, bir Avrupa ülkesi, Bir Avrupa demokrasisi saldırıya uğramışken onunla güçlü bir dayanışma göstermesidir. Hiç kimse 'Eleştirilerinizi bir kenara koyun' demiyor. Bizim de çeşitli uygulamalarla ilgili çeşitli eleştirilerimiz oluyor. Biz bu eleştirileri mümkün olduğunca ilerleme sağlayacak bir şekilde konumlandırmaya çalışıyoruz."
'KATİ PİRİ'NİN ANLAMASINI BEKLEMEK ONA HAKSIZLIK OLUR'
Bakan Çelik, AP Türkiye Raportörü Kati Piri'nin, Fetullahçı Terör Örgütü'nün (FETÖ) darbe girişimideki rolü ve terör örgütü PKK'nın faaliyetlerine ilişkin tutumuna dair bir soru üzerine ise, "Biz FETÖ ile ilgili mücadelemizin, bu konudaki kararlılığımızın ve bu konuda verimli bir işbirliği beklediğimizin altını her yerde çiziyoruz. FETÖ'nün darbenin arkasında olduğu konusunda zerre bir kuşku yok. Ama bu meseleleri, PKK terör örgütü meselesi, Fetullahçı Terör Örgütü meselesi, Türkiye'de ne oluyor ne bitiyor gibi meseleleri Kati Piri'nin anlamasını beklemeyin. Onun anlamasını beklemek ona haksızlık olur" dedi.
Yaptığı görüşmelerde HDP'nin, "sivil siyaset yerine Kandil'in mevzi kazanmasına dönük siyasal tutum içinde olduğunu" dile getirdiğini aktaran Çelik, "Herkes 'Milletvekillerinin tutuklanması' diye bir başlık atıyor. Ama milletvekilinin görevi nedir? Milletvekilinin görevi, sivil siyaseti tahkim etmektir, demokratik siyaseti güçlendirmektir. Sivil siyaset niçin var? Hiçbir şekilde şiddete başvurulmasın, şiddet dışlansın diye var. Sivil siyaset ve şiddet melez bir yapı olarak önümüze çıkamaz." değerlendirmesinde bulundu. Çelik, bu konuda İspanya ve Avrupa Adalet Divanının, Batasuna konusundaki mahkeme kararlarını örnek gösterdi.