Adana'da bir basın toplantısı düzenleyen Çelik'in açıklamalarından satırbaşları şöyle:
Böyle bir günde AP'nin bu vizyonsuz kararı hakkında açıklama yapmak istemezdim.
Bizim için yok hükmünde. Ciddiye alınacak bir karar değil.
AP, demokratik ilkeleri temsil eden kurum olarak görülür, ne yazık ki Türkiye söz konusu olunca demokratik perspektif kayboluyor. Bugün AP'de demokratik olmayan karar tasarısına imza attılar.
AB ile ilişkilerin fiilen durduğu ortamda bu tasarının ortaya çıkması fiili durumun tezahürüdür.
'DİYORLAR Kİ MESAJ VERMEK İSTEDİK, MESAJ BÖYLE VERİLMEZ'
- Diyorlar ki 'Bir mesaj vermek istedik', mesaj böyle verilmez.
- AP'nin bu mesajına kulak vermeyeceğiz, kendilerine iade ediyoruz.
- 16 Temmuz'da yanımızda olmayanlar, bugün de bu kararı alarak AP'nin değerlerini çiğnemiştir.
- Bize mesaj vermek isteyenler, bu parlamento kararıyla verdikleri mesajın Kapıkule Sınır Kapısı'ndan içeri girmeyeceğini bilsinler.
'CUMHURBAŞKANIMIZ HALKIYLA ÖLÜME MEYDAN OKURKEN NEREDEYDİLER?'
- AP, bu kararla Cumhubaşkanımıza (Recep Tayyip Erdoğan) mesaj vermeye çalışıyor. Sayın Cumhurbaşkanımız halkıyla ölüme meydan okurken nerelerdelerdi?
- Cumhurbaşkanlığı makamına yönelik eleştirilerin hiçbir tutarlılığı yok. Özenli bir dil kullanılması gerekir.
- AB'nin yeniden vizyon ortaya koyan bir kuruma dönüşmesini bekliyoruz.
- Kişiler babalarının çocuklarından ziyade zamanın çocuklarıdır. Bu zamana göre hareket etmelerini bekliyoruz.
‘MÜZAKERELERİN KESİLMESİNDEN BAHSETMESİ, MÜZAKERELERİ KESMEYE YÖNELİK TWEETLERİ RETWEET ETMESİ…'
- Avrupa Komisyonu Başkanı Jean-Claude Juncker Türkiye'yi beğenmiyor. Avrupa Birliği üyesi Polonya ve Macaristan'ı da beğenmiyor. Amerika'daki seçim sonuçlarından da memnun değil. Bütün dünyayı, Avrupa Komisyonu Başkanı'nın zihniyet dünyasına göre şekillendirecek halimiz yok. Kendisinin beğenmemesi, bunun beğenilmeyecek bir şey olduğunu göstermiyor. Kendisinin daha çok gayret edip bu ülkelerin şartlarını doğru anlaması ve halkların iradesine saygı duyması gerekir. Eğer karşılıklı olarak düzeltilmesini umduğunuz şeyler varsa da ya da ilerlemesini umduğunuz şeyler varsa da bunun yolu bir masada karşılıklı olarak oturup konuşmaktır. Nitekim bunun bir devamı olan, AB Komisyonu'nun Genişlemeden Sorumlu Komiseri Johannes Hahn'ın, çok uzun zamandır genişleme yerine Avrupa Birliği'nin daralması yönünde bir refleks ürettiğini görüyoruz. Daha da enteresan olanı şudur, Hahn'ın özellikle Türkiye söz konusu olduğunda sürekli olarak müzakerelerin kesilmesinden bahsetmesi, müzakereleri kesmeye yönelik tweetleri retweet etmesi, Avrupa'da Türkiye karşıtlığının sembolü haline gelen Avusturya hükümetinin görüşlerini, bir AB kurumu temsilisi olarak yansıtmak şeklinde tutum izlemesi çok üzücüdür ama çarpıcı olan şudur, artık AB kurumları ulus üstü, ülkelerin siyasetlerinin üstünde kurumlar gibi hareket etmiyorlar. O AB kurumlarının bazılarında, hangi kökenden ve hangi hükümete bağlı bir komiser varsa, mesela Hahn örneğinde olduğu gibi, bunun istisnaları da var, sahip olduğu siyasi angajmanı, AB kurumunun görüşü gibi yansıtmaya çalışıyor.