ADLİ YARDIMLAŞMA ANLAŞMASI: Anlaşma Türkiye ile Rusya arasında iki ülkenin de taraf olduğu 13 Aralık 1957 tarihli Suçluların İadesine Dair Avrupa Sözleşmesi ile 20 Nisan 1959 tarihli Ceza İşlerinde Karşılıklı Yardım Avrupa Sözleşmesi'nin taraflar arasında uygulanmasının kolaylaştırılmasını amaçlıyor. Anlaşmanın konusunu oluşturan adli meselelere ilişkin yürürlükte olan ya da kaldırılmış mevzuatlara ve adli yardımlara dair iki tarafın karşılıklı bilgi paylaşımı, belgelerin geçerliliği, gizlilik ve bilgi kullanımının kısıtlamaları, adli müzaheretten yararlanma, tebligat, tarafların ve tanıkların dinlenmesi, bilirkişi incelemesi yaptırılması ve belgelerin iletilmesi gibi işlemlerin yerine getirilmesi, tanık ve bilirkişilerin korunması ile suçluların iadesi düzenleniyor.
ŞEHİTLİK ANLAŞMASI: Anlaşma ile 1. Dünya Savaşı yıllarında esir düşen ve kamplarda hayatlarını yitirerek Rusya'nın Krasnoyarsk bölgesinde defnedilen Türk askerleri için şehitlik anıtı inşa edilecek. Ayrıca, Vladivostok, Petrevski ve Hirov şehirlerinde bulunan Türk askerlerinin mezarlarının künye tespitinin yapılmasını ve bu şehirlerde de birer anıt inşa edilmesi amaçlanıyor.
"Ülkemiz bölgesinde bir enerji merkezi olma yolunda stratejiler geliştirmekte ve somut adımlar atmaktadır. Geçtiğimiz süreçte, Güney Gaz Koridoru'nun belkemiğini oluşturacak Trans-Anadolu Doğalgaz Boru Hattı (TANAP) Projesi geliştirilerek Hazar gazının ülkemiz üzerinden ilk defa Güneydoğu Avrupa pazarlarına ulaştırılması için gerekli adımlar atılmıştır. Türk Akım projesi kapsamında inşa edilecek ikinci kara bölümü boru hattı ile Rus menşeili doğal gazın da Güneydoğu Avrupa'ya ülkemiz üzerinden arz edilmesine imkan tanınması ve ülkemizin enerji koridoru rolünün ve doğalgaz ticaret merkezi olma potansiyelinin pekiştirilmesi amaçlanmaktadır."
Spuknik'e konuşan Dışişleri Komisyonu Katip Üyesi AK Parti Samsun Milletvekili Hasan Basri Kurt, uçak krizinin aşılmasının ardından Rusya ile başlayan normalleşme sürecinde farklı alanlarda gelişmeler olduğunu söyledi. Bu sürecin Meclis boyutunda da ikili anlaşmalar olduğunu ifade eden Kurt, bu anlaşmaları hayata geçireceklerini söyledi. Rusya ile yapılan adli yardım anlaşmasının kendileri için çok önemli olduğunu vurgulayan AK Partili Kurt, "Son dönemde yaşadığımız temel sıkıntılarla ilgili, FETÖ, PYD ile ilgili geri kabuller çok çok önemli bizim için. Bu anlamda önem taşıyor" dedi.
Şanghay İşbirliği Örgütü'nün (ŞİÖ) Enerji Kulübü'ne Türkiye'nin başkan seçildiğini hatırlatan AK Partili Kurt, "Enerjiyle ilgili Türkiye'nin kendisi üreticisi olmasa bile taşınması ve güvenliği ile ilgili çok ciddi çalışmaları var. Hem tüketim noktasında güçlü bir aktör Türkiye hem de enerjinin taşınması noktasında bölge açısından çok çok kritik bir role sahip" dedi. Kurt, Türk Akımı da dahil olmak üzere Rusya ile hükümetler arasında imzalanmış olan anlaşmaları görüşerek komisyonda onay sürecini gerçekleştirmiş olacaklarını ifade ederek şunları söyledi:
‘RUSYA ÇOK CİDDİ ANLAMDA ENERJİ TEDARİKÇİSİ KONUMUNDA'
"Enerji bugünün en temel ihtiyacı. Enerjinin güvenli bir şekilde ve sürdürülebilir bir şekilde aktarımı da çok önemli. Sadece enerjiyi çıkartmak, enerji sahip olmak yetmiyor, bunun eşitçe ve dostça paylaşımı ülkeler tarafından ve insanlığa katkısı çok önemli. Rusya bu anlamda çok kritik bir ülke. Rusya çok ciddi anlamda enerji tedarikçisi konumunda. Bunun güvenli bir şekilde Avrupa pazarına ulaştırılması ve Türkiye pazarına ulaştırılması çok önemli. Ortak projeler yapmak ve enerjinin güvenli bir şekilde arzını ortaya koyabilmek iki ülke açısından da hem diğer ilişkilerin gelişmesi açısından da çok önemli hem de bölgenin güvenliği açısından da ileriye dönük çok olumlu adımlar atılacağını düşünüyorum bu anlaşmayla."
Rusya ile ilgili bu anlaşmalar TBMM Dışişleri Komisyonu'nun ardından Genel Kurul'da ele alınacak. Kurt, anlaşmaların Genel Kurul gündemine ne zaman geleceğine ilişkin soru üzerine de, bu konudaki takvime ilişkin kendilerine iletilen bir bilgi olmadığını söyledi. Genel Kurul'da 2017 Mali Yılı Bütçe Tasarısı'nın görüşmelerinin olacağını hatırlatan Kurt, yoğun gündem nedeniyle bütçe öncesi tasarıların Genel Kurul'da ele alınamayacağını söyledi. Kurt, "Bütçe öncesi olacağını çok zannetmiyorum. Bütçeden sonra gündeme geleceğini tahmin ediyorum" dedi. Kurt, Genel Kurul gündeminde bekleyen çok sayıda uluslararası anlaşmaya ilişkin tasarı olduğunu ancak Rusya ile ilgili anlaşmalara bir öncelik verilmesini beklediğini söyledi.
‘MAVİ AKIMA GÖRE ÇOK UZUN BİR ANLAŞMA'
TBMM Dışişleri Komisyonu'nda görüşülecek Türk Akımı ile ilgili anlaşmayı Sputnik'e değerlendiren Türkiye-Rusya Araştırmalar Merkezi (TÜRAM) Eş Başkanı ekonomist Aydın Sezer, anlaşma metninin beklediğinden çok uzun olduğunu ifade etti. Sezer, "Tam 15 sayfa, 15 maddeden oluşan bir anlaşma. Mavi Akım anlaşması ile kıyaslıyorum. Mavi Akım sadece 3 sayfadan oluşan bir anlaşmaydı. Bir çok konu ilgili kuruluşlar arasında BOTAŞ ile Gazprom arasında ticari sözleşmelerle, anlaşmalarla sonuçlandırılmıştı. Dolayısıyla Türk Akımı anlaşmasının çok detaylandırılmış olması ve çok uzun bir anlaşma olması dikkat çekici hususlardan bir tanesi" dedi.
‘BÖYLE BİR DÖNEMDE GÜNDEME GELMESİ ŞAŞIRTICI'
Sezer, Türk Akımı anlaşmasının böyle bir dönemde TBMM Dışişleri Komisyonu'nun gündemine gelmiş olmasının da açıkça kendisini şaşırttığını söyledi. Sezer, "Çünkü ben anlaşmanın onay sürecine paralel olarak ya da bu süreçten önce BOTAŞ ile Gazprom arasındaki gaz fiyatı ile ilgili tahkim konusunda bir gelişme olabileceğini bekliyordum. Artı Rusya'nın uzun süreden beri yapmayı taahhüt etmiş olduğu miktarda olsa bile bir indirim yapabileceğini düşünüyordum. Dolayısıyla bu iki gelişme de gündeme gelmeden anlaşmanın komisyon gündemine getirilmesi ayrıca dikkatimi çeken bir başka olay" diye konuştu.
Anlaşmayı detaylı olarak inceleme fırsatı bulamadığını vurgulayan Aydın Sezer, ancak genel olarak baktığında da dikkatini çeken bazı noktalar olduğunu ifade etti. Anlaşmanın üçüncü maddesine geçen ifadeleri hatırlatan Sezer, "Kamulaştırmama ve millileştirme garantisi veriliyor. Bir anlamda ekonomik ya da iktisadi mahiyetteki bir anlaşmada bence oldukça dikkat çeken bir hüküm. Türkiye'nin hükümdarlık haklarına ipotek koyabilecek boyutta bir ifade içerdiğini düşünüyorum. Hukukçu olmamakla birlikte böyle düşünüyorum" dedi. Anlaşma ile ilgili dikkat çeken bir başka konunun da denizden geçecek hatlarla ilgili olduğunu vurgulayan Sezer, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Denizden geçecek hatlarla ilgili bütün konularda beklendiği üzere inisiyatif Rusya'da ve Rusya'nın kontrolünde. Bunda ben açıkçası tereddüt ya da soru işareti görmüyorum ancak Türk kara sularında yani 12 millik bölgede ki burada yasama, yürütme, yargı yetkilerimiz var biliyorsunuz, buradaki tüm aktivitelerin, boru hattının kurulması ve işletilmesine yönelik tüm aktivitelere getirilen vergi muafiyetleri var. Enteresan bir nokta. Mavi Akım'da da benzeri bir süreç izlemişti Türkiye ama orada bunu TBMM'nin gizli oturumuyla verilmişti. Çünkü mali yasalar üzerinde bir değişiklik gerekmişti. Dolayısıyla dikkat çekici hususlardan bir tanesi de bu.
Kara hatlarından bir tanesi tamamen BOTAŞ'ın yani Türkiye'nin inisiyatifine veriliyor. Çünkü nihayetinde ana dağıtım hattına bağlanacak bu hat, orada da bir sorun yok. Ancak kara hattı 2'de tarafların yüzde 50 yüzde 50 kuracakları ortak şirket marifetiyle yapılacağı söyleniyor. Yani burada yüzde 50 yüzde 50'lik bir ortaklık var, Kıyıköy'den İpsala'ya gidecek hattan bahsediyorum. Ama şu anda üzerinde kafa yorduğum, netleştirmeye çalıştığım konu şu; bu hattan gidecek doğalgazın kullanım hakkı yani kara bölümü 2'nin kullanım hakkının Rus yetkili kuruluşlarına verilmiş olması söz konusu. Bu da madde 8/3'de ifade ediliyor. Denizden gelen ikinci hattan ve karadan İpsala'ya gidecek hattaki satım yetkisi de Rusya'nın elinde oluyor. Yani Türkiye burada hub olma noktasında değil de yine yüzde 50 ortak olduğu bir boru hattı marifetiyle taşıyıcı, aracı güzergahı olma durumunda oluyor."