Küba’nın efsane devrim lideri Fidel Castro, 90 yaşında hayata veda etmesinin ardından dünya basınının bir numaralı gündemi oldu. Kimi onu bir ‘diktatör’, kimi ‘kahraman’ olarak anıyor.
Fidel’in Küba’sını Latin Amerika’yı yakından tanıyan belgeselci ve yazar Metin Yeğin ile konuştuk.
'ABD’YE KAFA TUTAN SEMBOL İSİM'
“Ben Küba’yı daha önce uzun senelerdir takip ettim. Kalıyorum, gidiyorum geliyorum çeşitli nedenlerle. Bir sürü de eleştirdiğim şeyler oldu. Ama kimse bir noktayı ortadan kaldıramaz. Dünyanın en büyük hegemonu ABD’nin ‘arka bahçesinde’ bir devrimci her şeye rağmen bir şekilde ayakta duruyorsa bu da sadece otoriter bir rejim mantığıyla açıklanabilir bir şey değil.”
'KAĞIT KATLAMA SANATI OLARAK LİBERAL DEMOKRASİ'
“Herkesin sahip çıktığı ve herkesin her anlamda kullandığı bir kelime olan demokrasinin manası ne? Bizde ya da dünyanın genel olarak liberal ülkelerinde bir tane kağıt veriyorlar. Gidiyorsunuz oy atmak için imtina ile bir yere basıyorsunuz. Aman bulaşmasın diye sonra katlıyorsunuz kağıdı, bir kere daha katlıyorsunuz —her an bulaşabilir çünkü- sonra bir kere daha katlayıp atıyorsunuz ve eve geliyorsunuz. Diyorsunuz ki kim kazanacak? Kolay değil şimdi çünkü dört ya da beş yılda bir bu irade size verilmiş. Eve geliyorsunuz televizyon seyrediyorsunuz kim kazanacak diye. Sonra gelecek dört yıl, beş yıl da televizyon seyrediyorsunuz. Bu mu demokrasi? Bu demokrasi filan değil. Bu kağıt katlama sanatı, origamiden başka bir şey değil.”
'SOKAKTA YAŞAYAN DEMOKRASİ'
“Kurtla kuzuyu bir araya koyuyorsunuz ve diyorsunuz ki kim kimi yerse. Yani kurt hep yiyor bu kuzuyu. Böyle demokrasi olur mu? Toprağın paylaşımında demokrasi, iletişimde demokrasi, zenginliğin paylaşımında, eğitimde ve sağlıkta demokrasi olacak ki görün kim seçilecek. Yani böyle bir demokrasi anlayışı ile karşılaştırdığınızda Küba’da bu anlamda demokrasi yok. Ama tam tersine doğru çevirdiğinizde. Küba’nın her sokağında sokak savunma komitelerine halk üyedir. Sokaktaki olacak herşeye, ülkedeki olacak herşeye onlar karar verirler. Yani bunu nasıl kanıtlarsan derseniz bu çok basit. Dünyanın en büyük hegemonyası ABD’nin yanında baştan itibaren onu yıkmaya çalışan bir hegemonyanın yanında, bu ufak ülkenin ayakta kalabilmesinin tek nedeni bu demokrasi biçiminin, toplumsal sistemin yaşama geçirilmesidir. Bu şekilde de kalmıştır. Küba’da demokrasi vardır.”
'TÜRKİYE'DE 127 SİYASİ PARTİ VAR DİYE KÜBA’DAN DAHA MI DEMOKRATİK?’
'VARSILLIK, YOKSULLUK'
“Ekonomik olarak ‘yoksulluğun paylaşılması’ dediklerinde bu ‘yoksulluk’ ne? Günde geçen yüzyılda köleler günde 6 saat çalışıyordu. Biz modern insanlar günde en az 8 saat çalışıyoruz yasalara göre. Onu çalışmak için de günde en az 4 saat yola harcıyoruz. Sonra geliyoruz, uyuyoruz, diyoruz ki bizim iPhone’umuz var biz zenginiz. Bu koskocaman bir yalan zaten. Esas olarak sizin hayatınızdaki tek sahip olduğunu şey sizin yaşam sürenizdir. 80 yaşına kadar yaşadığınız biz hayat olsa, garanti olsa ve bunun 16 yılını yola harcıyorsunuz zaten, 25 yılını okula veriyorsunuz, 30 yıl çalışıyorsunuz, sonra da diyorsunuz ki ‘Ben rahat ettim’. Hangisi?”
Küba’da ise çalışma saatlerinin her zaman çok az olduğunu anlatan Yeğin, “Her giden kişi kabul eder ya da etmez Küba’dakiler ‘Ah ne kadar eğleniyorlar’ der. Ama bizim kendi ölçütümüz eğer daha iyi arabalara binip daha iyi telefonlar kullanmak ise tabii ki yoksuldur Küba. Ama ölçütümüz herkesin eğitim alabilme, herkesin sağlık hakkının olması herkesin iyi kötü evinin olması ise her türlü ambargoya karşı bile o zaman hiç yoksul değildir Küba” ifadelerini kullandı.
'YOKSULLUK BİR TOPLUMSAL KİMLİK MESELESİDİR'
‘FUHUŞ DÜNYANIN PEK ÇOK YERİNDE KÜBA’DAN DAHA VAHİM’
“Yalnız Küba’nın başka bir gerçekliğine de bakın. 1991’den sonra 2001’e kadar turizmden başka geliri olmayan bir ülke. Bunun manası şudur: Turizm dünyanın en kirli endüstrisidir. Kültürel anlamda korkunç kirletir. Aynı zamanda buradan turist olarak gidenler sadece 3 tane sokak dolaştığı ve amaçları farklı olduğu için esas Küba’yı da görmüyorlar. Esas Küba o 3 tane sokağın arka tarafı. Bu yüzden de bu bakış açısı her zaman saçmadır.”
‘İNTERNET YASAKLARI TEKNİK MESELE’
“Artık yan yana otursak dahi hepimizin telefonlarına daldığı bir toplumsal düzen daha mı iyidir? Yoksa insanların internet üzerinden sözde haberleştikleri 140 karakterle her şeyi yorumladıkları bir biçim mi daha doğrudur? Bu Küba’da olan bir teknik meseledir. Hem uydudan yararlanamaması, hem internetin yavaş olması, yasaktan ziyade teknik bir mesele. Ambargo kaynaklı, bunun dışında bir çok mesele var. Ama bu internet meselesi sanki özgürlüğün ta kendisiymiş gibi sunuluyor.”