Fidel Castro'nun ardından: Dünya 'Comandante'ye ağlıyor
Fidel Castro'nun ardından: Dünya 'Comandante'ye ağlıyor
Sputnik Türkiye
Küba'nın efsanevi lideri, Ernesto 'Che' Guevera ile birlikte Latin halkının 'Comandante' ünvanını verdiği Fidel Castro, 90 yaşında hayata veda etti. Komünist... 27.11.2016, Sputnik Türkiye
Küba'nın efsanevi lideri, Ernesto 'Che' Guevera ile birlikte Latin halkının 'Comandante' ünvanını verdiği Fidel Castro, 90 yaşında hayata veda etti. Komünist bir devlet kurarak 50 yıldan uzun süredir kapitalizme kafa tutan ve direnen Küba'nın liderinin arkasından milyonlar göz yaşı dökerken sevinen bazı kesimler de oldu.
Fidel Castro'nun kardeşi Küba'nın mevcut devlet başkanı Raul Castro, geceyarısı devlet televizyonunda Comandante'nin öldüğünü hüzünlü bir ses tonuyla duyurduğunda, başta Küba olmak üzere tüm dünya nefesini tuttu ve tüm yürekleri bir hüzün dalgası kapladı.
Başta devrimci Latin Amerika ülkeleri olmak üzere dünya devletleri vefat haberinin ardından birbiri ardında taziye açıklamaları yayınladı. Venezüella Devlet Başkanı Nicolas Maduro, Castro için ülkesinde askeri anma töreni düzenleneceğini, Cezayir ise Fransız sömürgeciliğine karşı verdikleri mücadele sırasında büyük destekler sunan Comandante için 8 günlük ulusal yas düzenleyeceğini açıkladı.
Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin, Küba Devrimi'nin lideri Fidel Castro'nun ölümü nedeniyle Küba halkı ve hükümetine taziye dileklerini iletirken Küba Devlet Başkanı Raul Castro'ya gönderdiği mektupta, "Küba Devrimi'nin lideri, ağabeyiniz Fidel Castro'nun ölümü nedeniyle size ve tüm Küba halkına en derin taziye dileklerimizi iletiyoruz. Bu olağanüstü devlet adamının adı haklı olarak modern dünya tarihinde bir dönemin simgesi olarak görülüyor.O ve dava arkadaşlarının inşa ettiği özgür ve bağımsız Küba uluslararası toplumun etkili bir üyesi haline geldi ve birçok ülke ve halklar için ilham kaynağı oldu" ifadelerini kullandı.
Ünlü Arjantinli futbolcu Diego Maradona, haberi aldığı zaman büyük bir şok yaşadığını, Castro'nun kendisi için ikinci bir baba gibi olduğunu söyledi. Defalarca Küba'ya gelip gitmiş ve bu ülkede uyuşturucu tedavisi görmüş olan Maradona, 'Eğer yaşıyorsam bunu Tanrıdan sonra Castro'ya borçluyum" demiştim.
Efsane liderin ölümünün ardından başta Güney Amerika ülkeleri olmak üzere milyonlarca insan üzüntüsünü göstermek için ülkelerindeki Küba büyükelçiliklerinin önüne çiçek ve mektuplar bıraktı. Meksika'daki elçiliğin önüne güllerin yanı sıra 'Teşekkürler Fidel' yazan bir de pankart konuldu.
Peru'nun başkenti Lima'daki Küba Büyükelçiliği'nin önünde yer alan Castro heykelinin etrafı ise çiçek buketleri ve çelenklerle donatıldı. Perulular, Commandante'nin heykeli ile poz vererek hayranlıklarını ve üzüntülerini dile getirdi.
Ancak Fidel'in vefatının ardından herkes üzülmedi. Sevinç gösterileri düzenleyenler de oldu. ABD’yi Küba Devrimi'nden sonra terk eden Kübalı muhalifler ve onların çocukları, Castro’nun ölümünü kutladı. Miami’de Kübalı göçmenlerin yoğunluğu nedeniyle Küçük Havana denilen mahallede Kübalılar bayraklarıyla sokağa çıktı. Miami Herald köşeyazarı Armando Salguero, “Sevinç gözyaşları döküyorum. Cehennemde bu akşam bir yer daha azaldı” dedi.
Sevinç gösterileri ertesi gün de devam ederken Miami Herald köşeyazarı Armando Salguero, “Sevinç gözyaşları döküyorum. Cehennemde bu akşam bir yer daha azaldı” dedi.
Castro'nun arkasından tüm dünya liderleri ve Türk Dışişleri övgü ve minnet dolu cümleler sarf ederken ABD'de ise mevcut başkan Obama ve yeni Başkan Trump'ın Küba lideri hakkındaki duyguları birbiriyle tamamen çelişir vaziyetteydi. Obama, Küba halkına baş sağlığı diledi ve dünyanın çok geniş halkları etkileyen önemli bir lideri kaybettiğini söyledi. Donald Trump, ise Castro'yu 'zalim diktatör' diye tanımladı ve Küba halkının onun ölümüyle refah ve özgürlüğe doğru yelken açabileceğini söyledi. Hatta ABD'nin bu konuda kendilerine 'yardımcı' olmak için elinden geleni yapmaya hazır olduğunu da ekledi.
O sakalları, asker üniforması, purosu ve başta ABD olmak üzere fikirleriyle emperyalizme isyanın sembollerinden biriydi. ‘Fidel’, ‘Comandante’ (Komutan) ya da ‘El Caballo’ (At) milyonların ilham kaynağı oldu. Gerçek adı Fidel Alejandro Castro Ruz’du. 13 Ağustos 1926’da Biran’da doğdu. İspanyol kökenli zengin bir çiftçinin evin hizmetçisi olan metresinden dünyaya gelmişti. Hukuk okudu.
ABD’nin Latin Amerika’daki müdahalelerine karşı anti-emperyalist düşünceler benimseyen Castro, tanık olduğu eşitsizlikler nedeniyle sosyalist söylemler de kullanmaya başladı. Sosyal adalet, temiz yönetim gibi politikaları savunan Partido Ortodoxo’ya katıldı. Castro, 1952 yılında yapılacak seçimlerde adaylığını koymayı düşünüyordu; ancak hükümet, General Fulgencio Batista tarafından devrildi ve seçimler iptal edildi.
Hukuki yolla mücadele mümkün olmayınca Castro, gerilla faaliyetlerine girişti. 'Hareket' adında bir örgüt kuran Castro, 1953’te Moncada askeri kışlasına saldırı düzenledi. Amaçları, o bölgedeki yoksul şekerkamışı işçileri arasında isyan teşvik etmek ve bunu daha sonra ülkenin diğer bölgelerine yaymaktı.
Castro ve arkadaşları, gerilla mücadelesi vererek 1959 yılının başında Batista rejimini devirdi. Şubat ayında Başbakan olan Castro, Marksist ve Leninist bir program benimsedi.
Sovyetler Birliği ile yakınlaşan Castro, ABD’nin ambargosuna maruz kaldı. CIA’nin 1961 yılında Castro’yu devirme girişimi Domuzlar Körfezi krizini çıkardı. 1962’de Sovyetler Birliği, Küba’ya nükleer füze gönderdi. Bu gelişme iki süper gücü bir nükleer savaşın kıyısına getirdi. SSCB, Küba’daki nükleer füzelerini, ABD de İtalya ve Türkiye’deki balistik füzelerini geri çekti. Castro, büyük çoğunluğu CIA tarafından olmak üzere kendisine karşı ABD’nin 634 suikast girişiminde bulunduğunu söylemişti.
Küba'yı yaklaşık 50 yıl boyunca yöneten Fidel Castro İngiltere Kraliçesi Elizabeth ve Tayland Kralı'nın ardından dünyanın en uzun süre görev yapan 3. lideriydi. Castro 1959'daki devrimin ardında ülkeyi tek partiyle yöneterek Soğuk Savaş'ın önemli figürlerinden biri oldu. Ülkede komünizmi kurarak 50 yıl boyunca ABD'ye ve kapitalizme karşı yılmadan direndi. ABD tarafından şeytanileştirilse de özellikle Afrika ve Latin Amerika'daki sosyalist devrimcilerin en önemli ilham kaynağı oldu. Yeşil üniforması ve ağzında Küba purosu ile özdeşleşen Castro, Küba'da kapitalizmi silerek eğitim ve sağlık alanında yoksullara hizmet götürülmesini sağladı.
17/23
Sağlık sorunlarının artmasının ardından, görevi 2008 yılında en çok güvendiği isme, kardeşi Raul Castro'ya devretti. Raul Castro'nun liderliğinde Küba'da çok sayıda değişim yaşandı. Bunlardan en büyüğü, 50 yıl sonra Amerika Birleşik Devletleri ile diplomatik ilişkilerin başlatılması oldu. Castro küçük bir Karayip ülkesi olan Küba'yı tüm dünyada potansiyel bir sembole dönüştürmüştü.
18/23
1970'li yıllarda bir başka efsane, ABD'li Müslüman Boksör Muhammed Ali, Castro'yu Havana'da ziyaret etmişti. Castro, Muhammed Ali'ye şaka yollu "At şuraya bir yumruk" demiş, Ali de, tarihe geçen "Seni Amerika deviremedi, ben nasıl devireyim" karşılığını vermişti.
Castro, halkını bağımsızlık ve zafere taşıyan başka bir efsanevi lider olan Güney Afrika'nın eski devlet başkanı ve bağımsızlık önderi Nelson Mandela ile 2001 yılında görüşmüştü. Mandela'yı Johannesburg'daki evinde ziyaret eden Castro, Güney Afrikalı lidere eski arkadaşı gibi sarılmıştı.
Castro, geçen nisan ayında kamuoyu önünde yaptığı son konuşmada şöyle demişti: “Yakında 90 yaşında olacağım. Yakında ben de diğer önderler gibi gideceğim. Elbette hepimizin zamanı gelecek. Ancak Kübalı komünistlerin idealleri, inançları bu dünya için, insanlık için fayda sağlamaya devam edecek. Bu idealler için savaşmaya devam etmeliyiz.”
Castro'nun Küba devlet televizyonu tarafından yayınlanan son görüntüsü. Commandante, ülkesinde 9 günlük ulusal yasın ardından 4 Aralık'ta yapılacak devlet töreni ile uğurlanacak. Vasiyeti üzerine yakılan bedeninin külleri 1959 devriminin rotasında dolaştırıldıktan sonra 4 Aralık sabah saat 7’de, Jose Marti’nin yanı sıra ülkenin bir dizi önde gelen liderinin de yattığı Santa Ifigenia mezarlığına gömülecek.