‘ŞU ANDA O MOTORDA CİDDİ BİR YAVAŞLAMA VAR'
Küresel ekonominin zor bir dönemden geçtiğini dile getiren Şimşek, 2008-2009 küresel finans krizinin etkileri itibariyle halen devam ettiğini, küresel büyümenin uzun vadeli ortalamaların oldukça altında seyrettiğini, artçı şokların ise sürdüğünü kaydetti.
ABD'deki seçimlerin ve İngiltere'nin AB'den çıkış kararı ile küresel krizin aslında çok yakın ilişkili olduğuna işaret eden Başbakan Yardımcısı Şimşek, şöyle devam etti:
"Avrupa'nın önümüzdeki dönemde siyasetinin şekillenmesi önemli ölçede aslında küresel krizin artçı şoklarıyla yakından ilişkilidir. Küresel ekonomide bir yavaşlama var. Yüzde 3 büyümeden bahsediyoruz. Küresel kriz öncesi büyüme yüzde 5 civarıydı. Uzun vadeli ortalamalara bakarsanız 4 civarı bir rakam. Küresel büyümedeki yavaşlama geçici mi yoksa derinlenmesine sorunlarla mı karşı karşıyayız? Küresel ekonomi önümüzdeki 35 yılda son 35 yıldaki performansı gösterebilecek mi? Buna olumlu cevap vermek çok zor. Muhtemelen önümüzdeki 35-50 yılda küresel ekonomi son 35-50 yılın performansını ortaya koyamayacak. Bir sürü sebep var. Sebeplerden bir tanesi, artan bir korumacılık var ve zayıflayan bir küresel ticaret var. Küresel ticaret, küresel ekonominin önemli bir motorudur ve şu anda o motorda ciddi bir yavaşlama var."
Şimşek, buna siyasi anlamda bir karşı duruşun oluştuğunu ve küresel krizle daha büyük ölçeğe ulaştığını aktardı. Artan korumacılığın yanı sıra ikinci olarak yaşlanan bir nüfusun varlığına değinen Şimşek, dünyada çalışma çağındaki nüfusun hızla azalacağı bir döneme girildiğini ve yatırımların da zayıfladığını söyledi.
Şimşek, bu aralar en çok konuşulan konulardan birinin doların yükselişi olduğunu ifade etti. 13 yılda doların en hızlı yükselişini son dönemde gösterdiğine dikkat çeken Şimşek 1990'lı, 2000'li yılların başında da böyle bir sürecin yaşandığını anımsattı.
Şimşek, şöyle konuştu: "ABD dolar endeksi, doların reel değerini diğer para birimlerine reel değerini gösteriyor. Dolar yükselişte. Özetle Türkiye'deki günübirlik kur hareketleri sadece Türkiye kaynaklı değil, sadece Türkiye'ye özgü değil. Şu anda küresel olarak dolar yükselişte. Niye? İki basit sebebi var. Amerikan seçimlerinden sonra yeni başkan diyor ki 'ben artık dışarıdaki benim şirketlerimin tuttuğu paraya izin vermeyeceğim. Amerika'ya getirsinler'. Önümüzdeki dönemde bu şöyle yorumlanıyor. Acaba 1 trilyon dolar civarında Amerikan şirketlerinin dışarıda tuttuğu düşük vergiler nedeniyle dışarıda tuttuğu kar aktarımı olacak mı? İkinci konu diyor ki ‘Ortadoğuda trilyonlarca dolar harcadık. Başkalarının güvenliği için. Biz niye harcayalım. O parayı getirirler mi? Artık Amerika'da yatırım yapalım. Amerika'da yatırımların artması demek maliye politikasının büyümesi demek. Bütçe açığının büyütülmesi demek. Bu da ne yapar, maliye politikası bu kadar genişlerken para politikası üzerinde baskı yaratır. Enflasyon yaratır. Çünkü Amerika'da şu anda işsizlik oranı yüzde 5'in altında. Yüzde 5'in altındaki istihdam tam istihdam diye tanımlanır yani daha fazla istihdam artışı olacaksa bu yüksek ücretlerle olur ancak enflasyonla olur. Enflasyonun artması demek faizin artması demek. Faiz artışı doların değerlenmesi demek. Dışarıda başka para birimleri cinsinden tutulan karlar Amerika'ya giderse dolara dönecek. Dolara talep artacak. Faiz artışı demek doların daha cazip hale gelmesi demek, ondan dolayı dolarda güçlü bir çıkış var."
‘TÜRKİYE'DE YÖNETİMDE İSTİKRAR İÇİN BAŞKANLIK SİSTEMİ EN UYGUN SİSTEMDİR'
Konuşmasının son bölümünde başkanlık sistemine değinen Şimşek, Türkiye'nin en kötü dönemlerini koalisyonla yönetildiği yıllarda yaşadığına işaret etti. 1990'lı yıllarda da Türkiye'nin koalisyonla yönetildiğini ifade eden Şimşek, şunları kaydetti:
‘DARBE GİRİŞİMİ SIRASINDA BİR KOALİSYON OLSAYDI TÜRKİYE'NİN DURUMU NE OLURDU?'
"Türkiye bütün bu sıkıntılar içindeyken koalisyonla yönetilseydi halimiz ne olurdu? Hain darbe girişimi sırasında bir koalisyon olsaydı Türkiye'nin durumu ne olurdu?" diye soran Şimşek, 90'lı yıllardaki koalisyon sorunlarını yaşatmayacak modelin başkanlık sistemi olduğunu dile getirdi.
Gelişmeleri iyi takip etmek gerektiğini, yapısal olarak Türkiye'nin önünün açık olduğunu aktaran Şimşek, "Mart sonu itibariyle bu referandumu aradan çıkartabilirsek 2019'a kadar bütün reformları da uygulamaya koyarız. Bu reformlarla Türkiye güçlü bir şekilde tekrar yüksek patika bölgesine oturur. Benim iyimserliğim buradan geliyor. Türkiye'de halen güçlü bir iktidar var" ifadesini kullandı.