Çiğli 2. Ana Jet Üst Komutanlığı Personel Kurtarma Eğitimi Komutanlığı'nda Astsubay Üstçavuş olan Yakup Özcan ifadesinde, Cumhurbaşkanı ve yanında bulunan 2 kişinin öldürülmeyeceği söylenince görevi kabul ettiğini anlattı.
Türk Silahlı Kuvvetleri içerisindeki bir grup askerin darbe girişimi sırasında Erdoğan'ın Marmaris'te kaldığı otele saldırı düzenleyen 37 kişilik tim, başarılı olamayınca kaçtı. Bu kişilerden aralarında Çiğli Ana Jet Üssü'nün imamı 'Paşa' lakaplı Zekeriya Kuzu'nun da bulunduğu 25'i daha önce yakalandı. Özel Kuvvetler Komutanlığı'nda tabur komutanı olan Binbaşı Şükrü Seymen'in, önceden aynı birlikte eğitim alıp görev yapan askerlerden seçtiği Yüzbaşılar İsmail Yiğit, Mustafa Serdar Özay, Muammer Gözübüyük, Ergün Şahin, Bahadır Sagun, Mehmet Öztürk, Üsteğmenler Murat Köse, Mehmet Demir, Enes Yılmaz,Teğmen Muhammet Burak İpek ise Şirinköy'de yakalandı. Burkay Karatepe ise yakalanamadı.
İzmir'deki soruşturmada ise Marmaris saldırısında görev alan askerlerden Hava Yarbay Yücel Ekizoğlu, Deniz Tuğamiral Namık Alper, Astsubay Üst Çavuş Yakup Özcan, Ekrem Benli, Pilot Kıdemli Albay Cenk Bahadır Avcı ve Pilot Üsteğmen Haydar Murat Özden, Kurmay Albay Murat Dağlı, Kara Havacı Yarbay Davut Uçum, Hava Kurmay Albay Ali Aktürk, Ege Ordu Kurmay Albay Zeki Göçmen, Kara Yüzbaşı Mehmet Cantaz, Kara Astsubay Üstçavuş Aydın Özsıcak ve Ahmet Koçan tutuklandı.
ÇİĞLİ'NİN KODU 'CHARLİ'
"15 Temmuz günü saat 15.00'te kısım amir vekilim olan yüzbaşı Oğuzan Aka akşam VIP uçuş olacağını, Albay Zeki Göçmen ile uçacağımı söyledi ancak nereye, saat kaçta, hangi amaçla gideceğimize ilişkin bir şey belirtmedi. Ben bu uçuşla ilgili gönüllü değildim, emir verildiği için uymak durumunda idim. Alay komutanı Murat Dağlı, saat 16.00'da helikopteri uçuşa hazır hale getirmemi istedi. Saat 17.00'ye kadar normal mesaime devam ettim. Belirtilen saatte tekrar alaya geldim. Bir helikopteri alay komutanı, diğerinde ikinci pilotluğunu yaptığım Couger marka helikopteri Zeki Göçmen kullandı. Zeki albay geldiğinde 'çarliye' devam etmemi söylediler. Çiğli'ye indiğimde bana söylenen 'çarli'nin Çiğli olduğunu öğrendim. Yabancı dilde 'Ç' harfi bulunmadığından Çiğli'nin 'Charli' olara kodlandığını anladım."
'TERS BİRŞEY OLDUĞUNU İNİNCE ANLADIM'
"45 dakika sonra piste ‘Sikorsky' helikopter daha indi. Bunun İstanbul'dan geldiğini öğrendim. Pistte saat 01.00'e kadar bekledik. Cep telefonumu bir kez açıp eşimin aradığını görünce, ona uçuşa gideceğimizi söyledim. Bunun haricinde dünyadan herhangi bir haber alma imkanım olmadı. Zeki albay beni yanına çağırdı. Onun yanında da komando kıyafeti giymiş silahlı tim vardı. Başlarında bulunan rütbeli bana bir kağıt vererek, uçucağımız koordinatın bulunduğunu söyledi. Görevin ne olduğunu, ne maksatla gititğimizi, o bölgenin ne olduğunu söylemedi. Sadece o koordinata gitmemizi istedi. Helikoptere timden 10 kişi bindi. Işıklar kapalı uçuyorduk. Gece görüş gözlüğü ile uçtuğumuz için ve genel uygulama böyle olduğu için bu durumdan şüphelenmedim. Bu şekilde yaklaşık 1 saat uçtuk. Verilen koordinata geldik. Bu uçuşta Marmaris'e gittiğimizi ancak oraya vardığımızda anladım. Uçuş sırasında teknisyenimiz, albaya 'komutanım yanlış bir şey mi yapıyoruz?' dedi. O ise kendisine azarlar tarzda 'komutanların emirlerini uyguluyoruz yanlış bir şey yapmıyoruz' diye cevap verdi. Normalde piste ineceğimizi sanıyordum, ama asfalt yola indik. Diğer iki helikopter de aynı yere indi. Silahlı tim de helikopterden indi. Ters birşeylerin olduğunu anladım. Bu işten nasıl kaçacağımı düşündüm ancak uçuşta olduğumuz için birşey yapamadım."
'BEN ŞİKAYETÇİYİM'
Kullandıkları helikopterde herhangi bir silah kurulu olmadığını da ifade eden Üsteğmen Haydar Murat Özden şöyle devam etti:
'MAĞDUR OLDUM, SUÇSUZUM'
İzmir Alay Komutanlığı 3. Kara Havacılık Alayı Standardizasyon Bölümü'nde görev yaptığını söyleyen Astsubay Kıdemli Başçavuş Aydın Özsıcak da ifadesinde şunları anlattı:
"Biz üç helikopter havalandık. Bizim helikopterde techizatlı timi görünce tedirgin oldum. Timin yanında siyah bir kutu vardı. Bunun ne olduğunu sorduğum kişinin, timin komutanı olan Tuğgeneral olduğunu öğrendim. Marmaris'te sahil üzerinde uçtuk. Tim uygun bir yere indirildi. Biz bu durumdan oldukça endişelendik. Bu hareketliliğin bir terör operasyonuyla ilgili olabileceğin düşündüm. Daha iniş yapmadan helikopterden atlamaya başladılar. Helikopterde sağlı ve sollu oturan silahlı iki tim görevlisi kaldı. Dalaman'a yakıt için yöneldik.Telsizden Dalaman kule ile Sikorsky'nin pilotunun konuşmalarını duydum. Sikorsky kuleye çağrı yaptı, kule ikmal veremeyeceklerini söyledi. Şu an hatırlamadığım bir kod söyleyip helikopteri terk etmesini söyledi. Sikorsky pilotu 'biz dostuz, bir şey yapmadık' diye konuştu. Buraya inemeyince Imsık'a gidip indik. Murat, içeridekilerin darbe ile ilgili konuştuklarını söyleyince korktuk. Alay komutanı tankerden yakıt ikmali yapmamızı söyledi. Biz de alamadığımızı söyledik. Bu yüzden helikopterler havalanmadı. Bir süre sonra Sikorsky helikopteri de piste indi. İçinde yaralı bir askerin olduğunu gördüm. Yanında da bizim helikopterde olan general ona müdahale ediyordu. Bu helikoptere ben ve dört özel timci ile birlikte bindik ve Çiğli'ye indik. Helikopterde boş kovanlar ve mermi izleri vardı. Bizim bulunduğumuz helikopterden her hangi bir ateş edilmedi. Ben vatanımı seven, kendi işine gücüne bakan, siyasetten uzak duran bir insanım. Bu olayda uzaktan yakından bir ilgim yoktur. Mağdur oldum. Vicdanen rahatım suçsuzum, herhangi bir art niyetle göreve başlamadım."
'GÜNEYDOĞU'DA ÖNEMLİ BİR OPERASYON OLACAĞINI DÜŞÜNDÜK'
Çiğli 2. Ana Jet Üst Komutanlığı Personel Kurtarma Eğitimi Komutanlığı'nda öğretmen olarak görev yaptığını söyleyen Astsubay Üstçavuş Yakup Özcan ise darbe girişiminin öncesine yönelik önemli bilgi verdi. Yakup Özcan şunları söyledi:
"14 Temmuz'da Çiğli'de bulunduğum birimde nöbetçiydim. Personel Kurtarma Eğitim Komutanımız Kurmay Binbaşı Taner Berber, Üstçavuş Ömer Faruk Göçmen ve Kıdemli Başçavuş Zekeriya Kuzu beni yanlarına tek başına çağırdı. Bana telefonumun devamlı açık olmasını ve yanımda taşımamı söylediler. Biz de Güneydoğu'da önemli bir operasyon olabileceğini düşündük. Daha önceden bize görev verilirken açık ve net şekilde anlatılırdı, ancak bu kez anlatılmamıştı. Ömer Faruk Göçmen bu olaydan yaklaşık 1- 1.5 ay kadar önce hepimizin yer aldığı 'Yavru baykuşlar' adlı WhatsApp grubu kurmuştu. Bu gruptan daha önceden günlük normal muhabbetler yapıyorduk. Olaydan birkaç gün öncesinden başlayarak Ömer Faruk, grupta vatan ve millet sevgisini içeren şiir şeklinde paylaşımlarda bulunmaya başladı. Hatta biz yazışmalarda kendisine önemli görevin ne olduğunu sorduk, o da bize zamanı gelince buradan çağırılacağımızı söyledi. 15 Temmuz'da saat 16.30'da Taner Binbaşı yanımıza gelip mesaimiz bittiğini eve gitmemizi söyledi. Bu konuşmadan önce Ömer Astsubay bize 'Buradan evinize gideceksiniz, WhatsApp grubu üzerinden size mesaj gelecek ve tekrar mesaiye geleceksiniz' dedi. Daha sonra telefonla aranıp çağırıldık. Bizleri depoya götürdüler. Burada hepimize balistik kask, hücum yeleği, çanta hazırlanıyordu. Silah olarak da HK416 model uzun namlulu silahları aldık. Ayrıca adam başı kullanılacak tabanca, yedek şarjörleri ve ekstra mühimmat aldık. Bize yardımcı olsunlar diye MAK kursiyerlerini de çağırdılar. Ankara'dan gelen özel kuvvetlere de aynı malzemeyi hazırladık."
'DİRENEN VE KARŞI KOYAN OLURSA ÖLDÜRÜN'
Operasyonu yöneten Tuğgeneral Gökhan Sönmezateş'in elinde hava fotoğrafları olduğunu da anlatan Astsubay Yakup Özcan ifadesinde sözlerini şöyle sürdürdü:
'ORMANA YÜRÜDÜK'
'OTELE DAHA FAZLA ATEŞ EDİLMESİNİ ÖNLEDİM'
İstanbul 4. Kara Havacılık Alayı'nda Birlik Bakım Tabur Komutanı olarak görev yaptığını söyleyen Yarbay Davut Uçum da cemaetle tanışmasını ve sonraki yıllarını şöyle anlattı: