Türkiye temaslarına Gaziantep’teki sığınmacı kamplarını ziyaret eden Fransa Dışişleri Bakanı Jean-Marc Ayrault, bugünse Ankara’da. Ayrault, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Başbakan Binali Yıldırım ve Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu ile gerçekleştirileceği görüşme öncesinde Hürriyet’ten Serkan Demirtaş’a konuştu.
‘15 TEMMUZ’UN ANISINI HALA BELLEĞİMDE TAŞIYORUM’
Türkiye’nin 15 Temmuz’da yaşadığı darbe girişimi hakkında ne düşünüyorsunuz?
Bu dayanışma mesajını olayların meydana geldiği yerde tekrarlamak amacıyla, Ankara’ya gelmeyi istiyordum. Türk demokrasisinin sembolü olan ve 15 Temmuz gecesi böylesine ağır bir saldırıya maruz kalan Büyük Millet Meclisine giderek, Fransa adına, demokrasiyi savunmak için seferber olan Türk halkının cesaretine duyduğum saygıyı ifade edeceğim.
‘TÜRKİYE’NİN DARBECİLERİ YARGILAMAK İÇİN HERŞEYİ YAPMAK İSTEMESİ ANLAŞILIR BİR ŞEY’
Türkiye, darbe girişimi sonrasında önemli kararlar aldı ve Fransa gibi olağanüstü hal ilan etti. Türkiye’nin tepkisini nasıl değerlendirirsiniz?
Tüm bir halk tarafından yaşanan bu travmadan sonra, sonuçta demokrasinin bu sınavdan güçlenmiş olarak çıkması için Türk kurumlarının mümkün olan en kısa zamanda normal ve sakin bir işleyişe kavuşabilmeleri önemlidir.
Avrupalı paydaşlarımız gibi, Türk otoritelerinin tepkisinin, Hukuk Devleti ve — ifade özgürlüğü ve Türkiye’nin uluslararası taahhütleri dâhil olmak üzere — temel özgürlüklere saygılı bir çerçevede yer alması gerektiğini düşünüyoruz. Bu ilkeler, Sayın Mevlüt Çavuşoğlu’nun da yakın zamanda Avrupa Konseyinde hatırlatmış olduğu gibi, Türkiye’nin de sahip olduğu değerlerin merkezinde yer almaktadır.
Darbe girişiminin ertesi günü Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Türk halkına yapmış olduğu ulusal birlik çağrısının ruhuna uygun şekilde, demokrasiyi ve kurumları güçlendirme çabasına herkes ortak edilmelidir.
‘TÜRKİYE’NİN TERÖR BELASIYLA MÜCADELE KAPASİTESİNİ AZALTMASINI TALEP ETMİYORUZ’
Türkiye ile AB arasında müzakere edilen vize serbestisi konusundaki tıkanıklık nasıl aşılabilir?
Vize serbestisi anlaşmasının yürürlüğe girebilmesi için, yerine getirilmesi beklenen kıstasların doldurulmasına ilişkin görüşmeler devam etmektedir. Terörle mücadele yasasıyla ilgili olarak, hiçbir şekilde, Türkiye’nin bu belayla mücadele edebilme kapasitesini azaltmasını talep etmiyoruz.
Terörizmle karşı karşıya kalan Fransa gibi bir ülke, bu tehditle mücadele etme gereğini anlayıp paylaşmaktadır. Bu mücadele, Fransa ve Türkiye’nin İnsan Hakları ve Temel Özgürlüklerin Korunmasına ilişkin Sözleşme çerçevesinde taahhüt ettikleri gibi, özgürlükler ve temel haklara saygılı şekilde yapılmalıdır. Arzu ettiğimiz, terör eylemlerinin failleriyle, kanunlara saygılı biçimde özgürce fikirlerini beyan eden insanlar arasında açık bir ayırım yapılmasıdır.
‘AVRUPA’DA POPÜLİST HAREKETLERİN YÜKSELİŞİ ENDİŞE VERİCİ’
Avrupa’da tam seçimler süreci öncesinde artan İslamofobi, yabancı düşmanlığı ile nasıl mücadele edilebilir?
Fransızlar, son aylarda, eşi görülmemiş badireler atlatmışlardır. Fransız cumhuriyetinin ‘Özgürlük-Eşitlik-Kardeşlik’ şiarına uygun şekilde, birlikteliklerini ve ulusumuzun temelini oluşturan değerlere bağlılıklarını kanıtlamışlardır. Benim üyesi olduğum hükümet, algılama ve anlam karışıklıklarını önlemek için elinden geleni yapmaktadır. Vatandaşlar, din adamları, devlet adamları ve STK’lar dâhil olmak üzere, tüm toplumsal paydaşların katılması gereken, kültürlerarası ve dinler arası diyalogun güçlendirilmesiyle bu gerilimleri azaltmayı başarabiliriz. Fransa’nın, kendi gücünü, kimliğinin kalbini oluşturan açılım ve özgürlük değerlerinden aldığına içtenlikle inanıyorum.
‘FIRAT KALKANI DAEŞ’LE MÜCADELEYE OLUMLU KATKI VERİYOR’
Türkiye ve Fransa DAEŞ’le mücadelede aynı saflarda. DAEŞ’e karşı mücadelede hangi noktadayız?
Fransa ve Türkiye, DEAŞ’a karşı oluşturulan uluslararası koalisyonun üyesi. Aynı önceliği paylaşıyorlar: bölgenin istikrara kavuşmasını kolaylaştırmak için mümkün olan her şeyi hayata geçirmek. Koalisyon ülkelerinin seferberliği sayesinde, DEAŞ tüm cephelerde geriledi. Irak’ta Musul taarruzunun başlamasıyla, kentin kurtarılması doğrultusunda arazide hızlı gelişmeler sağlanmıştır. Irak ve bölgenin geleceği açısından belirleyici bir önemi olan bu savaşın tüm yönlerini ele almak amacıyla, 20’den fazla ülke ve uluslararası kurumun katılımıyla, geçtiğimiz 20 Ekim Perşembe günü Paris’te bir toplantı düzenledim. Tabiatıyla Türkiye bu toplantıya davetliydi ve tartışmalara etkin bir şekilde katıldı. DEAŞ, her geçen gün Suriye’de gerilemektedir. Özgür Suriye Ordusu’nun savaşçılarına destek olan ‘Fırat Kalkanı’ operasyonu buna katkıda bulunmaktadır.
‘TÜRKİYE-AB İLİŞKİSİNİN UZUN BİR YOL OLDUĞUNU KABUL EDİYORUM’
Türkiye-Fransa ilişkilerini nasıl görüyorsunuz? Fransa’nın Türkiye’nin AB üyeliğine bakışında bir değişim var mı?
İşbirliğimiz, yabancı uyruklu savaşçılar dâhil olmak üzere, doğal olarak DEAŞ ile mücadeleyi de kapsamaktadır.
Ancak, ikili gündemimiz sadece kriz ve tehditlerden oluşmamaktadır. Özellikle ulaştırma, enerji veya tarım alanında, yapılandırıcı projelerle geleceğe birlikte bakıyoruz. Fransa ve Türkiye ayrıca, çok çeşitli sektörlerde birinci sınıf ekonomik ve ticari ortaklardır. Bu ilişkiler daha da güçlendirilebilir.
Avrupa Birliği ile olan ilişkiye gelince, bunun uzun bir yol olduğunu kabul ediyorum. Ancak, bu süreç, büyümesi, modernizasyonu ve demokratikleşmesinde Türkiye’ye eşlik edilebilmesini de sağlamalıdır.