Türkiye-AB Yüksek Düzeyli Siyasi Diyalog Toplantısı, Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu ve Avrupa Birliği Bakanı ve Başmüzakereci Ömer Çelik ile AB Dış İlişkiler ve Güvenlik Politikası Yüksek Temsilcisi/AB Komisyonu Başkan Yardımcısı Federica Mogherini ve Komşuluk Politikası ve Genişleme Müzakereleri'nden sorumlu AB Komiseri Johannes Hahn'ın katılımlarıyla Ankara'da yapıldı.
'BÜTÜN TERÖRİST SALDIRILAR VE ŞİDDET DURDURULMALI'
Kürt meselesinin de görüştükleri konular arasında yer aldığını kaydeden Mogherini, "Biz AB olarak PKK'yı terörist bir organizasyon olarak kabul ediyoruz. Ve PKK'ya karşı AB'de ve AB üyesi ülkelerde önemli önlemler alınıyor. Bütün terörist saldırılar ve şiddet durdurulmalı. Silahlar bırakılmalı, demokratik bir süreç başlamalı. AB de böyle bir sürece eşlik etmekten memnuniyet duyar" diye konuştu.
Toplantının ardından düzenlenen ortak basın toplantısında konuşan Dışişleri Bakanı Çavuşoğlu, Türkiye'nin terörle mücadelesinde AB'den destek beklediğini ifade ederek "Özellikle PKK ve yandaşlarının AB kurumları ile AB şehirlerinde propaganda yapmasına, faaliyet göstermesi ve gösteri yapmasına da izin verilmemesi gerekiyor. Daha önce söylediğimiz gibi DAEŞ'in bunu yapması nasıl kabul edilemezse AB'nin terör listesinde yer alan PKK'nın da bu gibi faaliyetlerde bulunmasına müsaade edilmemesi gerekir. PKK ile aynı ideolojiyi paylaşan siyasi grupların buna önayak olduğunu görüyoruz. O zaman da merkez siyasetçilerin ve AB yöneticilerinin daha güçlü bir duruş sergilemesini beklemek bizim en doğal hakkımızdır" ifadelerini kullandı.
'TÜRKİYE'YE OLAN SAYGIMIZI İFADE ETMEK İÇİN BURADAYIZ'
Basın toplantısında konuşan Mogherini ise darbe girişimi sonrası Türkiye'ye destek için Ankara'ya geldiklerini ifade ederek "Biz bütün Türk halkına, Türkiye'nin kurumlarına desteğimizi ifade etmek için başsağlığı dileklerimizi ifade etmek için ve Türkiye'ye olan saygımızı ifade etmek için, muhalefetteki partilerin bile demokrasiyi geliştirmek adına bu darbenin karşısında durduğunu nasıl saygıyla karşıladığımızı ifade etmek için buradayız" dedi.
Darbe girişiminin ilk saatlerinde Türkiye'nin seçilmiş kurumlarının desteklenmesi gerektiğini söylediğini kaydeden Mogherini, "Çünkü AB için her zaman net ve önemli olan şey şudur; bizim dünyamızda, Avrupa topraklarında hiçbir şekilde askeri darbeye yer yoktur. O yüzden biz bu kalkışmayı ilk dakikada mümkün olan en güçlü sesle kınadık" diye konuştu.
Mogherini, Suriye konusunda da "Suriye'deki çatışmaya bir askeri çözüm olamaz, sadece demokratik bir çözüm olması gerektiğini konuştuk, yakın zamanda bir ateşkesin olması gerektiğine dair mutabakata vardık" ifadelerini kullandı.
'DARBE GİRİŞİMİ BİZİM İÇİN DE ŞOKE EDİCİYDİ'
AB Komiseri Johannes Hahn da darbe girişiminin kendileri için de şoke edici olduğunu kaydederek "Bu darbe girişimi sizin halkınız için büyük bir şoktu ama Avrupa'da bizim için de büyük bir şoktu bu darbe girişimi. Bu kadar yakın bir komşumuzda böyle bir darbe girişimiyle karşı karşıya kalmak bizim için şoke ediciydi. Biz de bu durumun üstesinden gelebilmek için ne yapılması gerekiyorsa buna destek vermeye devam edeceğiz, bu durumun ortadan kalkması için elimizden gelen desteği vereceğiz" dedi.
Darbe girişiminin ardından AB'den Türkiye'ye yöneltilen eleştiriler konusunda da konuşan Hahn, "Türkiye bir aday ülke olduğu için daha yüksek standartları biz kendi aramızda oluşturmalıyız. Biz AB içinde her zaman birbirini hiç eleştirmeyen kişiler değiliz, gerektiğinde kendi içimizde AB'de biz de kendimizi biz de eleştiriyoruz, herkesi anlaşmaların çerçevesinde ve ortak kurallar çerçevesinde tutabilmek için. Aday ülkeler için de aynı şey geçerli. Aday ve aday olmayan ülkeler arasında bir fark var. Burada mesele eleştiri değil, burada mesele yavaş yavaş aday ülkeleri AB standartlarına uyumlu hale getirmek. Burada yapmaya çalıştığımız şu, bu da özellikle hukukun üstünlüğü alanında yapmaya çalıştığımız bir şey. Bunu görüştük. Son birkaç gün içerisinde Türkiye'nin, hukukun üstünlüğü standardını kendi içerisinde ve dışarıda korumaya olan taahhüdünü farklı vesilelerle duyma imkânı bulduk ve bununla ilgili güvence aldık" ifadelerini kullandı.
'AY SONUNA KADAR 1 MİLYAR EURO'YA ULAŞABİLECEĞİZ'
Hahn, AB'nin Türkiye'ye Suriyeli sığınmacılar için vermeyi vaat ettiği 3 milyar euro konusunda da "Şu ana kadar 2.2 milyar eurodan daha fazlası için taahhütte bulunduk. Ve şu anda 600 milyar euro'dan daha fazlasını ay sonuna kadar verebileceğimizi ve yaklaşık 1 milyar euro'ya ulaşabileceğimizi düşünüyoruz. Şu anda nakit olarak STK'lara nakit olarak dağıttığımız bir para var. 180 milyar euro diğer kurumlara dağıttık. Eylül ayında Eğitim Bakanı ile 300 milyon euro'luk bir anlaşma imzalayacağız Türkiye'deki mültecilerin eğitim faaliyetlerine katkıda bulunabilmek için" dedi.
Hahn, Türkiye'nin AB ile müzakerelerinde yeni fasılların açılmasıyla ilgili de "Biz de ümit ediyoruz ki Kıbrıs konusunda bir çözüm bulunur, bu da Türkiye ve AB için pozitif bir sinyal olur. Böylece AB, 23 ve 24. fasılları açmak için inisiyatif alır. Biz bununla ilgili hazırlıklarımızı zaten yaptık" dedi.
'BİR ÜLKENİN TAVRINI ENGELLEYEMEMESİ, AB'NİN ZAFİYETİNİ GÖSTERİYOR'
Çavuşoğlu ise yeni fasılların açılması için kriterler arasında Kıbrıs sorununun bulunmadığını vurgularken "Ama fiili bir durum var ortada. Biz bundan bağımsız olarak Kıbrıs sorununun çözümü için katkı sağlıyoruz. AB'den de daha fazla katkı bekliyoruz. Fakat bir ülkenin, fasılların açılmasını bloke etmesini engelleyememesi zaten AB'nin birçok sorunu çözme konusundaki zafiyetinin başka bir göstergesi" dedi.
'AB'İN ZAAFI DEĞİL, BUNLAR BİZİM KURALLARIMIZ'
Hahn ise Çavuşoğlu'na cevaben "Bir fiili durum söz konusu. Ama bu fasılların açılmasıyla ilgili olarak şunu söyleyebiliriz; bununla ilgili komisyon içerisinde iç hazırlık çalışmalarının tamamlanması gerekiyor, ondan sonra üye ülkeler oybirliğiyle karar verecekler 23 ve 24. fasılların açılmasıyla ilgili. Sayın Çavuşoğlu'na katılmıyorum, bu AB'nin zaafı değildir, bunlar sadece bizim kurallarımız" dedi.
Çavuşoğlu, Türkiye'nin AB'den uygulamasını talep ettiği vize serbestisi anlaşması konusunda da "Geri kabul anlaşması, vize serbestisi anlaşması ve 18 Mart'ta kaçak göçün önlenmesi için mutabakat. Bu üç anlaşma birbirine bağlıdır. Bizim mutabakatımız da öyleydi. Üçünün de uygulanması gerekiyor. Bir taraftan işimize geleni uygulamaya devam edelim, diğerlerini sonraya bırakalım anlayışı olmaz. Bu haksızlıktır, çifte standarttır. Türkiye'ye böyle muamele ederseniz biz de bunu kabul etmeyiz" dedi. Geri kabul ve vize serbestisi konusunda somut bir yol haritasına ihtiyaç olduğunu belirten Çavuşoğlu, "Bu konuda bir anlayış birliği oluşmaya başladı. Bizim esasen beklentimiz şu; 18 Mart mutabakatını uyguluyoruz, geri kabul ve vize serbestisini ne zaman uygulayacağımız konusunda somut bir yol haritasına ihtiyacımız var, bunu net bir şekilde ortaya koymamız lazım" diye konuştu.
'72 KRİTER KONUSUNDA TÜRKİYE İLE UZLAŞMIŞTIK, YERİNE GETİRİLMELİ'
AB komiseri Hahn, vize serbestisi için Türkiye'nin yerine getirmesi gereken kriterler arasında yer alan ve Türkiye'nin yerine getirmek istemediği terörle mücadele yasasında değişiklik konusunda ise "Bizim, standartlarımızı takip etmek, kendi kredibilitemiz olacaktır. Üç sene önce Türkiye ile bu 72 kriter üzerinde uzlaşmaya vardık. Örnek vermek gerekirse Ukrayna ile 140 tane kriterimiz vardı. Bütün bu kriterlerin yerine getirilmesi gerekiyor. Bu çünkü bizim kredibilitemiz" dedi.
'TERÖR YASASINI DEĞİŞTİRİN DEMEK İRRASYONEL'
AB Bakanı Ömer Çelik ise Hahn'a cevaben "Türkiye onlarca terör örgütüyle mücadele ederken, bir darbe girişimini atlatmışken, ordumuz şu an Suriye topraklarındaki operasyonlarına devam ederken terör yasasını değiştirin demek irrasyonel bir yaklaşım olur, Avrupa'nın güvenliğini de sıkıntıya sokar" diye konuştu.