Uluslararası İstanbul Hukuk Kongresi'nde konuşan Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın açıklamalarından öne çıkan başlıklar şöyle:
- Türkiye Musul'a girmesin. 350 Kilometre sınırım var ve bu sınırdan ben tehdit altındayım. Hiç ilgi alakası olmayanlar gelip giriyor. Neymiş Bağdat onlara ‘Gelin' demiş. Bize dememiş. ‘Gel' demedikleri zaman gelenlere ne diyeceksiniz? 15 sene önce Saddam 'Gel' mi dedi bunlara? Orada kan gövdeyi götürdü.
- Türkiye Musul'a nasıl girmesin, sınırdan tehdit altındayım. Türkiye'nin olmadığı bir operasyonda doğabilecek neticelerden sorumlu değiliz.
[Video] Cumhurbaşkanı Erdoğan: Musul'da operasyonda da masada da olacağız https://t.co/86CSQRasVT pic.twitter.com/jefKW8V3FZ
— ANADOLU AJANSI (@anadoluajansi) October 17, 2016
'OPERASYONDA DA MASADA DA OLACAĞIZ'
İşte şimdi Musul'a operasyonlar başladı. Kendilerine söyledik. Şu anda Genelkurmay Başkanım Amerika'da. Muhatabıyla görüşmelerini yaptı. Bir saat kadar önce tekrar kendisiyle Amerika'dan görüştük ve ne gibi adımlar atıyoruz, bunları konuştuk. Ve kendilerine aynısını söyledik. Bakın, Türkiye'nin olmadığı bir operasyondan kusura bakmayın doğabilecek neticelerden biz sorumlu değiliz. Biz operasyonunda da olacağız, biz masada da olacağız. Bunun dışında kalmamız mümkün değil. Çünkü burada bizim için bir tarih yatıyor.
'KİMSE BAŞİKA'DAN ÇIKMAMIZI BEKLEMESİN'
Şu anda bizim Musul'da kardeşlerimiz var. Araplar, Türkmenler, Kürtler, orada bizim kardeşlerimiz var. Aynı şekilde kuzeye doğru gittikçe zaten sınıra yaklaştıkça orada akrabalar var. Bizim burada kesinlikle duyarsız olmamız mümkün değil. 'Başika'dan çıkın.' Kimse bizden Başika'dan çıkmamızı beklemesin. Biz Başika'dayız ve oradaki DEAŞ terör örgütüne karşı her türlü operasyonları bugüne kadar yaptık, yapmaya da devam ediyoruz.
'SÜNNİ-Şİİ ÇATIŞMASINA 'EVET' DİYEMEYİZ'
- Ülkemizin ısrarla Musul operasyonunun dışında tutulmaya çalışılması, orada da DEAŞ bahanesiyle kurulmaya çalışılan mezhep çatışması kapanını bozacağımız bilindiği içindir. Biz oraya onun için sokulmak istenmiyoruz. Kendilerine aynı şeyi söyledik. Biz bir Sünni-Şii çatışmasına 'evet' diyemeyiz.
'PEŞMERGELERİ EĞİTEN DE BİZİZ'
- Eğer mesele terör örgütüyle mücadeleyse daha başından beri Başika kampında bu mücadeleyi veren biziz. Musul'daki kardeşlerimizi Başika kampında DEAŞ terör örgütüyle onlar mücadele edebilsinler diye eğiten biziz. Aynı şekilde Peşmergeleri orada eğiten biziz. Eğer bunlar olmamış olsa şu anda terör örgütü DEAŞ'a karşı bu mücadeleyi verebilecek orada doğru dürüst bir kadro bulamazsınız
'BU SABAH BİLE İLETİLDİ, SÖZÜNÜZDE DURMADINIZ'
Koalisyon güçlerine şunu söylüyoruz, Başta Amerika olmak üzere: Bakın siz Münbiç'te bana bir söz verdiniz. Sayın Başkan'la telefonla görüştük. 'Kesinlikle oraya PYD, YPG girmeyecek' dediler. PYD bir terör örgütüdür. YPG bir terör örgütüdür. Türkiye'deki PKK'nın uzantısı bir terör örgütüdür. Buraya girmeyecekse, verdiğiniz sözde durun. Yüzde 95'i buranın Arap'tır ve sözlerinde durmadılar, buraya PYD ile YPG'yi soktular. Biz de tabii onlar sözünde durmayınca gereğini yaptık, yapıyoruz ve kendilerine diyoruz. Bakın bu sabah bile kendilerine bu iletildi, bakın hala sözünüzde durmadınız, orayı eğer PYD'den YPG'den temizlemezseniz sizinle ortak hareket edemeyiz. Şimdi, yani biz, NATO'da Koalisyon güçleriyle veya başta Amerika olmak üzere stratejik iki ortağız, sen bizimle hareket etmeyeceksin, kiminle hareket edeceksin, terör örgütüyle hareket edeceksin. Bunun akılla, mantıkla izahı var mı? Bunun hukukta yeri var mı? Böyle bir şey olabilir mi? Hukuk çiğneniyor, uluslararası hukuk ayaklar altına alınıyor. Bundan dolayı da adaletin olmadığı yerde zulüm olur ve zulüm oluyor.
'VE SURİYE'YE GİRDİK'
Bizim Suriye'ye olan sınırımız 911 kilometredir. Fakat Suriye ile yakından uzaktan alakası olmayanların Suriye'ye girmesi hak, bize gelince, 'Sizi (Suriye Devlet Başkanı Beşar) Esed çağırmadı ki nasıl oraya gidersiniz?' diyorlar. Kusura bakmayın gideriz. Çünkü eğer biz terör tehdidi altındaysak eğer bizi o ülke havan toplarıyla, roketlerle tehdit ediyorsa gideriz. Bunun hukukta zaten tabirlerini siz daha iyi bilirsiniz. Nefsi müdafaa mı dersiniz ne derseniz deyin. Ve girdik.
'BİZ FRANSA GİBİ BASİT BİR TERÖR EYLEMİYLE KARŞI KARŞIYA DEĞİLİZ'
Bize hukuk dersi verenler, önce Doğu Almanya ile Batı Almanya'nın birleştiği döneme baksınlar. O dönemde bütün devlet kurumlarından ne kadar elemanın görevden alındığını görürlerse işin inceliğini de kavramış olurlar. Olağanüstü hal ilanı, Fransa'ya baksınlar. Fransa, basit bir terör eylemi karşısında nasıl bir tavır aldı, nasıl bir yıl olağanüstü hal ilan etti? 3+3+6 şeklinde… Biz basit bir terör eylemiyle karşı karşıya değiliz. Türkiye Cumhuriyeti Devleti'nin yıkılması hareketiyle karşı karşıyayız. Bunun karşısında, öyle basit tedbirlerle çözülebilir mi? Atılması gereken adım çok önemli bir adımdır ve bu, ülkemizin refahı, özgürlük mücadelesi, demokrasi mücadelesinin ta kendisidir ve biz bu adımı atarız.
'GREEN CARD İLE BEYLER GİBİ ABD'DE YAŞIYOR'
(Fethullah Gülen'in ABD'den iadesi) Türkiye olarak 15 Temmuz darbe girişiminin faili olan örgütün elebaşını aramızdaki Suçluların İadesi Anlaşması'na göre Amerika'dan usulünce talep ettik. Amerika ise kendi hukuk sistemini kendi yargı sistemini öne sürerek bu talebin gereğini yerine getirmiyor. Üzücü olan bu. Terörizmi, terör örgütlerini, terör örgütü ele başlarını koruyan, kollayan bir hukuk sistemi olabilir mi? Bir teröriste Green Card verilir mi? Green Card ile beyler gibi Amerika'da yaşıyor. 400 dönüm çiftlik, bu çiftlikte hayatını yaşıyor ve oradan da bu işe komuta ediyor. Siz kimi kandırıyorsunuz? El-Kaide Amerika'da terör eylemi yaptığında da aynı hukuk, aynı yargı yok muydu? Amerika, ülke içinde ve dışında onca operasyonu neye dayanarak yaptı? Pakistan, Afganistan o bölgede Usame Bin Ladin'i vurdukları zaman hangi hukuk sistemine dayalı olarak vurdu? Demek canı yandığı zaman gidip orada öyle vurabiliyor. Eğer siz, hukuku bu şekilde çifte standartla işletirseniz yarın kendi başınız derde girdiğinde kimseye söyleyecek sözünüz kalmaz.
'ATTIĞIMIZ HER ADIM YASALARIMIZA UYGUN'
- (FETÖ operasyonları) 17-25 Aralık'ta kendisi bir darbe teşebbüsünün aracı olan yargı, bu defa darbe karşısında en hızlı ve en etkin tepki veren kurum olarak karşımıza çıktı. Çünkü bu süreçte yapılan düzenlemeler sayesinde yargı, FETÖ terör örgütünün güdümünden çıkıp milletin yargısı haline dönüşmüştür. Bu çok önemliydi. Bugün de aynı terör örgütünün ordudan yargıya kadar tüm kurumlarımızdaki mensuplarını hukuk devletinden taviz vermeden kararlı bir şekilde devletten uzaklaştırıyoruz. Attığımız her adım anayasamıza, yasalarımıza uygundur.