Emekli Tuğgeneral Nejat Eslen’e göre, Rakka, Türkiye için öncelikli bir güvenlik tehdidi değil ve konu Suriye topraklarının bölünmesi hedefinin ardından bölgede kimin söz sahibi olacağıyla bağlantılı. IŞİD karşıtı koalisyonun örgüte karşı etkin mücadele yürütmediğini ifade eden Eslen, Türkiye’nin değil koalisyonda yer alan diğer ülkelerin daha aktif rol üstlenmesi gerektiğini, Rakka operasyonuna katılmamasının uygun olacağını düşünüyor.
'TÜRKİYE RAKKA OPERASYONUNA DAHİL OLMAMALI'
Bir ülkenin ulusal çıkarlarının etkilendiği şartlarda bir başka ülkede silahlı kuvvetlerini kullanabileceğini söyleyen Eslen, Rakka’nın Türkiye için öncelikli bir güvenlik tehdidi oluşturmadığını belirtiyor:
'RUSYA VE İRAN’LA BİRLİKTE ÇALIŞILMALI'
Peki Türkiye’nin Rakka operasyonundan daha öncelikli olan gündemleri neler?
RAKKA OPERASYONUNUN ZORLUKLARI
"Türkiye zaten birkaç cephede şu an silahlı mücadele halinde. Bu cepheyi daha fazla genişletmesi de uygun değil. Türkiye, Suriye’nin derinliklerine girdikçe, uluslararası alanda kaygılar da oluşturabiliyor. Bu kaygıları da önlemek lazım. Eğer hava gücü kullanılacaksa ABD kendi hava gücünü zaten İncirlik’e yerleştirmiş durumda. Kendi hava gücünü kullansın. PYD’yi de kullanacaksa kullansın. Aslında dolaylı bir avantaj da sağlayabilir ABD’nin PYD’yi Rakka’da IŞİD’e karşı kullanması."
'KOALİSYON IŞİD'E KARŞI DOĞRU DÜRÜST EYLEM YAPMIYOR'
'MESELE SURİYE'NİN PARÇALANMASIYLA İLGİLİ'
Ankara yönetiminin olası Rakka operasyonuna katılarak Suriye’de nasıl bir pozisyon hedeflediği sorusunu yanıtlayan Eslen, Irak ve Suriye’nin toprak bütünlüğünün tehlikede olduğunu bilerek konuyla ilgili değerlendirme yapılması gerektiğini ifade ediyor.
"Burada kalan mesele şu: Suriye ile Irak parçalandığında, bu ülkelerin Sünni bölgesinde bir Sünni İslam devleti kurulması söz konusu olabilir. Ama bu IŞİD gibi radikal değil, daha ılımlı bir İslam devleti. İşte burada mesele bu. Bu ılımlı İslam kim olacak? IŞİD’in yerini kim alacak? Artık parçalanmış bir Irak ve Suriye’ye doğru gittiğimizi görmemiz lazım. Condoleezza Rice zamanında (eski ABD Dışişleri Bakanı), geliştirilen bir kavram var; 'creative destruction' yani yaratıcı yıkım. Condoleezza Rice’ın henüz danışman olduğu sırada Lübnan, İsrail’in işgali altındaydı ve yıkılıyordu. Rice, 'Lübnan’da duyduğumuz yıkım sesleri yeni Ortadoğu’nun doğum sancıları' dedi. Bunlar doğrudan idare edemedikleri zaman hemen kaosa sokuyorlar hem de yıkıyorlar. Yıkarak yeniden yapılandırıyorlar."