Kılıçdaroğlu, partisinin genel merkezinde toplanan Parti Meclisi'nin (PM) açılışında yaptığı konuşmada, bugün CHP'nin 93. kuruluş yıldönümünü kutladıklarını belirterek, bir asra yakın süredir siyaset alanında görev yapan dünyadaki ender partilerden biri olduklarını ifade etti.
Kemal Kılıçdaroğlu, "100 yıllık siyasi geçmişi olan dünyadaki dört partiden birisiyiz. Yüz yıllık geçmişinde, sürekli demokrasiyi, insan haklarını savunan, demokrasinin gelişmesi için olağanüstü çaba harcayan bir partiyiz ve Türkiye'nin gelişmesi için, demokrasisini güçlendirmesi için elinden gelen her türlü çabayı gösteren kadrolara sahibiz" diye konuştu.
Osmanlı sonrası Cumhuriyeti kuranların "Kimsenin kulu olmayan özgür vatandaşlar" yarattıklarını aktaran Kılıçdaroğlu, aynı kadroların yine kendi iradesiyle, ülkeyi 1946'da çok partili hayata geçirdiklerini bildirdi.
‘BÜLENT ECEVİT'İN ÖNCÜLÜĞÜNDE SOSYAL DEVLET İNŞA EDİLDİ'
Kılıçdaroğlu, "Şimdi hepimize düşen 4. bir görev var, tam demokrasiyi getirmek. Özgürlükçü demokrasiyi, batı standartlarında bir demokrasiyi Türkiye'ye taşımak. Eğer bunu yapabilirsek ki yapma kararlığımız var, o zaman gerçekten de çocuklarımıza karşı görevimizi yerine getirmiş olacağız. Bu CHP'lilerin, bütün vatanseverlerin ortak özlemi ve amacı olmak zorunda" diye konuştu.
Kendilerinin bunu söylerken, Fetullahçı Terör Örgütü'nün (FETÖ) 15 Temmuz'da bir darbe girişiminde bulunduğunu vurgulayan Kılıçdaroğlu, bunun Cumhuriyet tarihinin en kanlı darbe girişimi olduğunu bildirdi.
‘İLK KEZ CUMHURİYET TARİHİNDE BİR DARBE GİRİŞİMİNE KOLEKTİF, HEP BİRLİKTE KARŞI ÇIKAN BİR PAYDA OLUŞTURDUK'
Girişim sırasında 240 ‘demokrasi şehidi' verildiğini belirten Kılıçdaroğlu, grubu olan 4 siyasi partinin ise darbeye karşı ortak tavır takındığını anlattı.
Sadece 4 partinin değil, tüm ülkenin hep birlikte darbe girişimine karşı çıktığını ifade eden Kılıçdaroğlu, "İlk kez Cumhuriyet tarihinde bir darbe girişimine kolektif, hep birlikte karşı çıkan bir payda oluşturduk. Bu çok önemliydi. Bu önemin farkına vararak ondan sonraki adımların atılması gerekiyordu" değerlendirmesini yaptı.
Kılıçdaroğlu, şöyle devam etti: "Tabii sormamız gereken bir soru var, hiç kimsenin unutmaması gereken bir soru, 14 yıldır ülkeyi yönetiyorsunuz ve 14. yılın ortalarında Türkiye bir darbe girişimiyle yüz yüze geliyor. Neden? Hangi gerekçeyle? Bunun iyi sorgulanması lazım. Her vatandaş bunu kendine soracak. 14 yılda Türkiye bu noktaya neden ve hangi koşullarda geldi, bunun sorulması lazım. Eğer bu ülkede güçlü bir demokrasi olsaydı, hukukun üstünlüğü, medya özgürlüğü, adil yargılama, bağımsız yargı olsaydı böyle bir tabloyla karşılaşmayacaktık. En önemlisi devlette liyakat olsaydı, böyle bir tabloyla karşılaşmayacaktık. Bu koşulların olduğu bir bünye güçlü bir bünyedir. Demokrasinin bütün unsurlarını bünyesinde taşıdığı için oraya darbe virüsü girmez ama bünye zayıfladıkça virüsler bünyeye egemen olur. 15 Temmuz'da yaşadığımız olay, demokrasisi zayıf düşmüş bir bünyeye F tipi bir virüsün girmesidir ve buna ortam hazırlanmış olmasıdır. Bunu hiç kimsenin unutmaması gerekir."
Siyasetçilerin 15 Temmuz'dan gerekli dersi çıkarması gerektiğine işaret eden Kılıçdaroğlu, iktidarın "Biz bu süreci tek başımıza götüreceğiz, mücadele edeceğiz" dediğini aktardı.
‘BAŞBAKAN YILDIRIM OHAL İÇİN ARADIĞINDA ŞUNU DEDİM…'
"Mademki darbe girişiminde bulunanlar yargılanacak, Türkiye bundan arınacak o zaman 4 siyasi parti her türlü yasal düzenlemeyi yapabilirdi. Hükümete her türlü desteği verebilirdi" diyen Kılıçdaroğlu, bunun da kabul edilmeyerek, iktidarın OHAL Kanunu'nu parlamentodan geçirdiğini anımsattı.
‘SONUÇLARI ÇOK AĞIR OLUR'
"Ortak aklı egemen kılmamanın sonuçları çok ağır olur" ifadesini kullanan Kılıçdaroğlu, Suriye örneğini vererek, iktidarın bu konuda da hiç kimseyi dinlemediğini ileri sürdü.
‘SÖZDE 12 SAATTE GİDECEKLERDİ ŞAM'A'
Yanlış politikanın sonucu binlerce insanın hayatını kaybettiğini, 3.5 milyon Suriyelinin de Türkiye'ye göç ettiğini bildiren Kılıçdaroğlu, "Sözde 12 saatte gideceklerdi Şam'a, Süleyman Şah Türbesi'ni kaçırmak zorunda kaldılar. 'Her şeyi ben bilirim' diye yola çıkarsanız, karşı düşünceyi dinleme olgunluğunu yakalamazsanız, Türkiye'yi bu tür felaketlerle karşı karşıya getirirsiniz" diye konuştu.
Rusya konusunda da yanlış yapıldığını, ‘Uçağı ben düşürdüm yarışına girildiği' belirten Kılıçdaroğlu, sonrasında ise "Özür üstüne özür" dilenmek zorunda kalındığını söyledi.
‘DEVLETİN İTİBARIYLA OYNADILAR'
Devletin bu tür kırılmalara alışkın bir yapıda olmadığını belirten Kılıçdaroğlu, "Türkiye Cumhuriyeti Devleti'nin itibarıyla oynadılar. Bir söylediğinizi belli bir süre sonra 180 derece tersini söyleyerek devleti yönetemezsiniz. Geldiğimiz nokta bu açıdan doğru bir nokta değil" değerlendirmesinde bulundu.
Çözüm süreci konusunda da iktidarı eleştiren Kılıçdaroğlu, gelinen noktada ülkenin adeta bir ‘terör batağının' ortasında olduğunu ifade etti.
Çukurca'yla ilgili dehşet açıklamalar yapıldığını ifade eden Kılıçdaroğlu, orada bir anlamda hayat savaşı verildiğini kaydetti.
‘YAPMAYIN' DEMEK BİLE SUÇTU O ZAMAN. SONRA NE OLDU?'
"Yapmayın' demek bile suçtu o zaman. Sonra ne oldu? Abluka kalktı mı? Kalkmadı. İsrail özür dilemedi. Yazılı bir özrü yok. 'Ben tazminat ödemem, Türkiye'de bir vakıf gösterin ben o vakfa 20 milyon dolar para yatırırım, ne yaparsanız yapın'. Gazze'ye yardım? 'Eskiden nasıl yapıyorsanız, yine aynı şekilde yapacaksınız'. Türkiye'nin itibarı 20 milyon dolara satıldı. Türkiye Cumhuriyeti tarihinde bu kadar ağır bir yenilgi hiç olmamıştır. Bir ülkenin itibarını 20 milyon dolara pazarladılar. Bunların yatacak yerleri yok."
‘DİYORLAR YA 'AT İZİ İT İZİNE KARIŞTI', İYİ DE BUNU YAPAN KİM?'
15 Temmuz sonrası yaptığı açıklamalarda, "Parlamento'nun iradesine saygı gösterilmesi" gerektiğine dikkat çektiğini ve ayrıca "Cadı avı başlatırsanız bunun sonu felaket olur" dediğini de anımsatan CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu, devletin kinle, öfkeyle yönetilemeyeceğini, devletin akılla, bilgiyle, tecrübeyle, sağduyu ile yönetilmesi gerektiğini bildirdi. Kılıçdaroğlu, şöyle devam etti:
"Kinle, öfkeyle devleti yönetmeye kalkarsanız, pek çok masum insanın canını yakarsınız. Bugün geldiğimiz nokta budur. Tam bir cadı avı başlatılmıştır. Üstelik bir alanda da değil, birden fazla alanda tam bir cadı avı başlatılmıştır. Diyorlar ya 'at izi it izine karıştı.' İyi de bunu yapan kim? Hükümet kim? Her seferinde bir suçlu. Kim suçlu? İktidar hiç suçlu değil. Bu ülkenin başbakanı, cumhurbaşkanı, bakanı kim? Hem şikayet edeceksin hem uygulayacaksın. Böyle bir devlet, hükümet anlayışı yoktur dünyada. Sorumluluk dediğimiz bir şey vardır. Bir şey yapıyorsanız, sorumluluğu üstleneceksiniz. Hem insanların canını yakıyorsunuz, sonra dönüp 'bunu kim yaptı' diyorsunuz? Sen yaptın kardeşim. Sorumluluğunun bilincinde olan, vicdan sahibi olan o görevden ayrılır. Türkiye, yönetimde bu kültürü henüz yakalamış değil."
‘2 BİN 308 GAZETECİ İŞSİZ KALDI'
Önceki gün Yeniçağ gazetesinin yazarlarının gözaltına alındığını anlatan Kemal Kılıçdaroğlu, bu yazarların yıllarca ‘F Tipi'yle mücadele ettiklerini ifade etti.
Hükümetin, "Yargı eliyle bir siyasal anlayışa darbe yapmak istediğini" iddia eden Kılıçdaroğlu, hükümete ‘darbe fırsatçılığı' eleştirisinde bulundu.
‘TÜRKİYE GİTTİKÇE OTORİTERLEŞEN BİR YAPIYA KAYIYOR'
"OHAL yetkisi aldım, istediğimi yaparım" anlayışının doğru olmadığını belirten Kılıçdaroğlu, "Türkiye gittikçe otoriterleşen bir yapıya, bir sürece kayıyor. Bu konuda herkesin son derece dikkatli olması lazım" dedi.
‘BİZ HİÇBİR GAZETECİNİN, HİÇBİR YAZARIN HAPSE ATILMASINI ASLA İSTEMİYORUZ'
Sözcü gazetesiyle ilgili fezlekeler düzenlendiğini ileri süren Kılıçdaroğlu, bunun kabul edilemeyeceğini vurguladı.
Kılıçdaroğlu, "Bir darbe fırsatçılığı ile bunları da nasıl sustururuz arayışına giriyorlar. Açık ve net söylüyoruz, biz hiçbir gazetecinin, hiçbir yazarın hapse atılmasını asla istemiyoruz. Bunu uygar dünyaya anlatamazsınız. Kaldı ki şu anda gözaltında olan veya tutuklanan hiçbir gazeteci de CHP'yi savunmuş değil. Ama biz onların haklarını savunuyoruz. Çünkü biz CHP'yiz, demokrasiyi savunuyoruz" açıklamasında bulundu.
‘ASLI ERDOĞAN, YAZDIĞI ESERLER ONLARCA DİLE ÇEVRİLMİŞ BİR YAZAR. NİYE HAPSE ATARSINIZ BUNU?'
CHP'nin Balyoz, Ergenekon gibi davalar sırasında da masum insanların haklarını savunduğunu hatırlatan Kılıçdaroğlu, bu kişilerin tutuksuz yargılanması gerektiğini vurguladı.
‘Cadı avının' ikinci ayağının, bilim olduğunu savunan Kılıçdaroğlu, akademisyenlerin bir bildiriye imza attıkları gerekçesiyle hapse atıldığını kaydetti.
Bu akademisyenlerin bu bildiriye 15 Temmuz öncesi imza attıklarını ve haklarında davalar açıldığını bildiren Kemal Kılıçdaroğlu, "Peki, 15 Temmuz sonrası darbeyle hiç ilgisi olmayan bu olayda neden bunları hapse atıyorsunuz? Hangi gerekçeyle yapıyorsunuz bunu? Bunun ahlaki yönü nedir? Ne ahlak ne hukuk ikisi de burada yok. Aslı Erdoğan, yazdığı eserler onlarca dile çevrilmiş bir yazar. Niye hapse atarsınız bunu? Kaçacak yeri yok? Eğer siz böyle devam ederseniz, Türkiye'nin aydınlığa çıkma şansı yoktur. Bunu dillendirmek de bizim namus borcumuzdur" diye konuştu.
‘Cadı avının' üçüncü ayağının öğretmenler olduğunu aktaran CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu, bunun ilk işaretinin Diyarbakır'dan verildiğini ve ardından 11 bin 285 öğretmenin açığa alındığı bir tabloyla karşı karşıya kaldıklarını bildirdi.
Gerekçe olarak bu öğretmenlerin ‘terör örgütüyle' ilişkili olduklarının söylendiğini ifade eden Kılıçdaroğlu, şunları söyledi:
"11 bin 285 öğretmen terör örgütüyle ilişkiliydi de siz 14 yıldır neredeydiniz? Hesap soracaksanız, niye sormadınız? Bunları siz atamadınız mı? Sizin hiç mi günahınız yok. Tek bir nedeni var, bunlar sendikalı. Sendikalı olmak ne zamandır bir suç bu ülkede. Anayasal bir hak bu. Türkiye bir çadır devleti gibi yönetilemez. Türkiye'nin birikimi, kültürü, siyasi yapısı, ahlakı, inancı buna uygun değildir. Ama üzülerek ifade edeyim, Türkiye bir çadır devleti gibi yönetiliyor şu anda."
‘BİR DEVLET KENDİ VATANDAŞINI AÇLIĞA MAHKUM EDER Mİ?'
‘Cadı avının' bir de vatandaş ayağı olduğunu vurgulayan Kılıçdaroğlu, suçun şahsiliği ilkesine dikkat çekti.
İktidarın, suçun şahsiliği ilkesini bir kenara bırakarak, kolektif suç yarattığını ileri süren Kılıçdaroğlu, Hazreti Muhammed'in Veda Hutbesi'nden bir bölümü okudu.
Kılıçdaroğlu, sözlerine şöyle devam etti:
"Tarihin en önemli insan hakları beyannamelerinden birisi olarak Sevgili Peygamberimizin Veda Hutbesi bilinir. Tarihin en önemli insan hakları beyannamelerinden birisi olarak, kabul edilir. Veda Hutbesi'nde Sevgili Peygamberimiz, 'herkes kendi işlediği suçtan sorumludur. Bir kimsenin işlediği suç, asla babasına, annesine, evladına yüklenemez' der. Bu evrensel bir kural aslında. Ama şimdi suç işledi baba, memuriyetten atıyorsunuz, eşi memursa onu da atıyorlar. Bir devlet kendi vatandaşını açlığa mahkum eder mi? Sosyal devlet öyle bir devlettir ki suçlu olsun, olmasın her vatandaşının hakkını koruyan devlettir. Şimdi siz kalkıyorsunuz masum insanları cezalandırıyorsunuz."
‘OĞLUNU ARIYORSUN, EŞİNİ REHİN ALIYORSUN, TEKERLİ SANDALYEDEKİ EŞİNİ REHİN ALIYORSUN'
‘Cadı avının' iş dünyasında da yaşandığını ileri süren Kılıçdaroğlu, bazıları dünya çapında olmak üzere, 500'den fazla şirkete kayyum atandığını bildirdi.
Bunların sonra TMSF'ye devredildiğini belirten Kemal Kılıçdaroğlu, "Ne demek bu? Oranın yöneticilerini partili olarak biz atayacağız demek" ifadesini kullandı.
Türkiye'de huzur içinde, barış içinde yaşamak istediklerine vurgu yapan CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, "Bu ülkenin insanlarının vicdanına sesleniyorum, darbeye elbette karşı çıktık. Demokrasi mi? Elbette demokrasi. İş, aş mı? Elbette. Adalet, adil yargılama mı? Sonuna kadar. Ama herkesi birden alıp aynı çuvala koyup, 'hepiniz suçlusunuz' deyip işin içinden sıyrılmak mümkün değildir. Bundan şikayet etmek de sizin sorumluluğunuzu ortadan kaldırmaz. 'At izi, it izine karıştı' deyip konuşmak, sorumluluktan kurtulmak anlamına gelmez. Tam tersine, olayı görüyorsunuz, biliyorsunuz, ne hatalar yaptığınızın da farkındasınız ama hala aynı işi yapmaya devam ediyorsunuz anlamı çıkar."
CHP Parti Meclisi, Kılıçdaroğlu'nun açıklamalarının ardından, basına kapalı devam etti.