Hürriyet'ten Cansu Çamlıbel'e konuşan, 2007-2010 yılları arasında Kara Harp Akademisi Komutanlığını yürüten emekli tümgeneral Ahmet Yavuz, 'darbe girişimininde ABD'nin rolü' olduğu iddialarıyla ilgili olarak 'Amerika'nın içindeki bir odak' tarafından darbe girişiminin planlandığını belirterek, "ABD birçok ülkede operasyonlar yapıyor. Büyük Ortadoğu Projesi diye bir şey ortaya attılar ve adım adım ilerliyorlar. Cezayir hariç bütün Kuzey Afrika'yı değiştirdiler. Irak, Suriye malum. Ben sıra Türkiye'ye geldi diye düşünüyorum. Bana göre Fethullah Gülen'i darbeye iten içsel sebepler var ama darbeye itenlerin dışardaki amaçları 3 senaryo ile izah edilebilir" diye konuştu.
Balyoz soruşturması kapsamında tutuklanarak 'sahte dijital delill'erle tutuklanan diğer sanıklarla birlikte 2014 yılında beraat eden Yavuz, 15 Temmuz darbe girişimini ele aldığı açıklamalarında Büyük Ortadoğu Projesi'yle (BOP) amaçlanan '3 senaryo'yu şöyle açıkladı:
"Birinci senaryo darbenin başarılı olması haliydi ki en çok muhtemelen onu arzu ediyorlardı çünkü Türkiye'yi istediği gibi yönetip bölgeyi istediği gibi şekillendirecekti. İkinci senaryo ise darbenin biraz başarılı, biraz başarısız olup Türkiye'nin iç savaşa gitmesi senaryosuydu. Başka bir felakete yol açardı. Üçüncüsü senaryo yaşadığımız durum; darbeye kalkışma oldu ve engellendi. Ama sonuçta TSK sert gücünden geçici de olsa kaybetti. Ve bunun TSK'nın caydırıcılığı üzerinde etkisini olduğunu önümüzdeki dönemde göreceğiz. Dolayısıyla üç senaryo da ABD'de bu işin arkasında olanlara, BOP'u hayata geçirmek için mücadele edenlere yaradı"
TSK'DA REFORM YAPILMALI MI
'TSK'da reform yapılması gerektiği'ni savunan Yavuz, "15 Temmuz kalkışmasının ardından hükümetin orduda reform adı altında çıkardığı 669 sayılı kanun hükmünde kararnameyi nasıl değerlendiriyorsunuz?" sorusuna ise "Hükümetlerin askeri otorite üzerinde tam bir denetim mekanizması kurması kendi hakkıdır. Bu demokratik bir haktır. Buna saygı duyulması gerekir. Ancak bu kararname ile atılan adımların çok hızlı atıldığını, yeteri kadar tartışılmadan atıldığını ve kamuoyunun bu iş için hazırlanmadan yapıldığını görüyoruz. Jandarma'nın, Sahil Güvenlik Komutanlığı'nın İçişleri Bakanlığı'na bağlanmasında ben hiçbir mahzur görmüyorum. Ya da askeri hastanelerin sağlık bakanlığına bağlanmasında da çok büyük problem yok. Ama şöyle bir problem var. Birliklerin sıhhiye üniteleri onlarla birlikte harekata katılır. Bunlardan yoksun bırakırsanız bu işi nasıl yapacaksınız. Kıta, gemi ya da üslerdeki tabipler ya da sahra hastanelerindeki uzmanlar var. Bunların korunması gerekiyordu" diye yanıt verdi.
Yavuz, Kuleli Askeri Lisesi'nin durumuna ilişkin "Kuleli ile Deniz Lisesi bize Osmanlı'dan miras. Ordunun geleneklerini korumak adına onları korumalıyız. Maltepe ve Işıklar tamamen kapatılacak' denseydi bu bana çok daha sıcak gelebilirdi. Ama şu halini benimsemiyorum" diye yorum yaptı.
'15 TEMMUZ KALKIŞMASI DARBECİ GELENEKLE AÇIKLANAMAZ DİNCİ BİR AKIM'
Darbe girişimine ilişkin "Bu son kalkışmayı lütfen kimse ordunun darbeci özelliği diye telaffuz etmesin." diyen Yavuz, "Adamlar 40 yıldır emek vermişler Fethullah terör örgütüne. Tamamen devleti ele geçirmek için yola çıkan dinci bir akımdır. Silahlı Kuvvetlerin zaten o gece tamamı bu işe katılsaydı çok farklı bir şey çıkardı ortaya. Bu yapılan Silahlı Kuvvetlere darbedir, siyasi iktidara ve millete yapılan bölümü akamete uğratılmıştır" ifadelerini kullandı.