Kurt, görüşme sırasında söz konusu kişinin, yakın bir zamanda 'sıkıntıların olabileceği' konusunda uyarıda bulunduğunu, birlikte görev yaptığı bir subayın kendisi ile irtibata geçeceğini, ona yardımda bulunması gerektiğini söylediğini aktardı.
"11 Temmuz 2016 günü akşam cep telefonum çaldı. Bilinmeyen bir numara vardı. Telefonu açtığımda, ismini 'Nesimi' olarak bildiğim ve daha önceden bu cemaat olayları sebebiyle görüştüğüm kişi benimle buluşmak istedi. Ben de nöbetçi olduğumu söyledim. Bunun üzerine ertesi gün, yani 12 Temmuz 2016 günü saat 18.30 sıralarında TOKİ konutlarında bulunan A101 önünde buluşmak için sözleştik. Ertesi gün bu şahısla söylenen yerde buluştuk. Evimin müsait olması dolayısıyla onu evime davet ettim. Eve beraber gittik. Bir süre konuştuk, bana bu yakınlarda sıkıntı olacağı, 'sizin birlikten bir subayın sana gelip bana bu konuda yardımcı olur musun?' dediğinde yardımcı olmamı istedi. Kendisine kimin geleceğini sorduğumda, 'o seni tanıyor' dedi. O an için herhalde iş ile ya da görevle alakalı belki önemsiz bir şey diyerek üzerinde durmadım ve başka bir şey de sormadım."
'ARAÇ DARBECİLER TARAFINDAN TARANDI'
Darbe girişiminin olduğu gece Ulaştırma Bölüğü Araç Sevk Amirliği'ndeki nöbet yerinde olduğunu belirten astsubay Kurt, nöbetçi amirliğinden acil bir araç istendiğini, bu talebi yerine getirdikten kısa bir süre sonra söz konusu aracın darbecilerin kullandığı helikopter tarafından tarandığını dile getirdi.
'3 TİM GELDİ, KOMUTANLIK BİNASINA DOĞRU MEVZİ ALDILAR'
"O arada silah sesleri gelmeye başladı. Başka yerde görev yapan askerler, benim yanımdaki askerleri aradı, bulundukları yerde komutanların birbirlerini vurduklarını söyleyip, kendilerinin kurtarılmasını istediler. Ben de bu durumu nöbetçi amirliğine bildirdim. Bana olayın ne olduğunun belli olmadığını, herkesin yerinde kalmasını söylediler. Ben de aldığım emir gereği bulunduğum yerden ayrılmadım. Yanımda bulunan askerleri de göndermedim. Aradan ne kadar bir zaman geçti bilmiyorum ancak 3 tim personel geldi. Bulunduğum yerden komutanlık binasına doğru mevzi aldılar. Ben de onların arkasına doğru mevzi aldım. Ben onlara kime karşı mevzi aldığımı sordum, bana kimseye güvenemeyeceğimi, kendimi emniyete almamı söylediler. Sonra tim oradan ayrıldı."
'HİÇBİR OLAYA KARIŞMADIM, SİLAH KULLANMADIM'
Çatışmaların sabah saatlerine kadar devam ettiğini ifade eden Kurt, "Sabah saat 06.00 sıralarında dahi nizamiyeden silah sesleri geliyordu. Tekrar nöbet yerime geçtim. Bu olayların olması sırasında hiçbir olaya karışmadım ve silahımı kullanmadım. Ateş edenler kimlerdi ve olaylara kimler karıştı bilemiyorum, çünkü bulunduğum yerden onları görmüyordum" dedi.
'ARTIK BU TERÖR ÖRGÜTÜNÜN BİR PARÇASI DEĞİLİM'
Sohbetleri 3 kişiyle yaptıklarının bilgisini de veren Kurt, "Ben, Keçiören Şefkat Mahallesi'nde bulunan bir eve sohbet için gidiyordum. Buranın tam adresini bilmiyorum, ancak gittiğim zaman yerini gösterebilirim. Evin sahibi olan ve ismini 'Adem' olarak bildiğim şahıs ile 'Nesimi' dediğim kişi ve bir de ben olmak üzere 3 kişi oluyorduk. Ben bu cemaatin gerçek yüzünü bu olaylardan sonra gördüm ve öğrendim. Bugüne kadar herhangi bir şiddet içeren eylemleri olmadığı için, amacım da sadece dinimi yaşamak olduğu için sohbetlerine gittim. Bu örgüt için benim suç içeren herhangi bir davranışım olmadı. Bana hiçbir zaman aktif bir görev verilmedi. Sadece normal sohbetimizi yapıyorduk. Pişmanım ve etkin pişmanlık hükümlerinden yararlanmak istiyorum. Cemaat sandığım bu terör örgütünün artık bir parçası değilim" diye konuştu.