https://anlatilaninotesi.com.tr/20160726/turkiye-darbe-girisimi-hasan-kanbolat-1024106973.html
'Türkiye macera değil demokrasi ve dünyayla barışık olmak istiyor'
'Türkiye macera değil demokrasi ve dünyayla barışık olmak istiyor'
Sputnik Türkiye
Darbe girişimi sonrası 'birlik' görüntüsünü olumlu bulan Hasan Kanbolat'a göre, süreç demokrasiyi güçlendirebilir. Kanbolat, durumu 'asansör' benzetmesiyle... 26.07.2016, Sputnik Türkiye
2016-07-26T23:59+0300
2016-07-26T23:59+0300
2016-07-28T15:19+0300
https://cdn.img.anlatilaninotesi.com.tr/i/logo/logo-social.png
rusya
abd
türkiye
suriye
Sputnik Türkiye
feedback.tr@sputniknews.com
+74956456601
MIA „Rossiya Segodnya“
2016
Ceyda Karan
https://cdn.img.anlatilaninotesi.com.tr/img/102181/41/1021814147_0:0:1000:1000_100x100_80_0_0_0126853c15209d716a780aa1a8a8fc94.jpg
Ceyda Karan
https://cdn.img.anlatilaninotesi.com.tr/img/102181/41/1021814147_0:0:1000:1000_100x100_80_0_0_0126853c15209d716a780aa1a8a8fc94.jpg
SON HABERLER
tr_TR
Sputnik Türkiye
feedback.tr@sputniknews.com
+74956456601
MIA „Rossiya Segodnya“
Sputnik Türkiye
feedback.tr@sputniknews.com
+74956456601
MIA „Rossiya Segodnya“
Ceyda Karan
https://cdn.img.anlatilaninotesi.com.tr/img/102181/41/1021814147_0:0:1000:1000_100x100_80_0_0_0126853c15209d716a780aa1a8a8fc94.jpg
programlar, haberler, rusya, abd, suriye, hasan kanbolat, ak parti, chp, hdp, mhp
programlar, haberler, rusya, abd, suriye, hasan kanbolat, ak parti, chp, hdp, mhp
'Türkiye macera değil demokrasi ve dünyayla barışık olmak istiyor'
23:59 26.07.2016 (güncellendi: 15:19 28.07.2016) Darbe girişimi sonrası 'birlik' görüntüsünü olumlu bulan Hasan Kanbolat'a göre, süreç demokrasiyi güçlendirebilir. Kanbolat, durumu 'asansör' benzetmesiyle açıkladı: "Karar alıcılar ve muhalefet, üst kata çıkmak için düğmeye basarsa, toplum olarak yukarıya çıkacağız. Alt kata basarlarsa, Suriye ve Pakistan’a evrimleşebiliriz."
Darbe girişiminden sonra Türkiye’de siyasette ‘uzlaşma’ rüzgarları esiyor. Ancak Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, CHP, MHP liderleriyle Beştepe’de buluşurken, 5 milyondan fazla oy almış ve darbe girişimine itiraz etmiş HDP’nin eşbaşkanlarını dışladı. Başbakan Binali Yıldırım ise muhalefet partilerinin katılımıyla anayasa değişikliğine gidileceğini duyururken, Uludere (Roboski) katliamı için ilk kez mecliste soruşturma açılması dikkat çekti. İçerideki bu uzlaşma havasının yanında dış politikada özellikle Batı ve ABD ile ilişkilerde sorunlu bir döneme girilirken, Türkiye’nin yüzünü Rusya’ya mı çevireceği tartışılıyor.
Ankara Politikalar Merkezi Yönetim Kurulu Başkanı Hasan Kanbolat, gelişmeleri RS FM'de Ceyda Karan'ın hazırlayıp sunduğu 'Eksen' programında değerlendirdi.
'DEMOKRASİ PAHALI BİR SÜREÇ'
Muhalefetin de tıpkı iktidar partisi gibi sokağa çıkmasının ve Cumhurbaşkanı’nın parti liderleriyle bir araya gelmesinin olumlu bir hava yarattığını söyleyen Kanbolat, "Türkiye’deki demokrasi tarihini 1950’li yıllardan itibaren ele almamak gerekiyor. 1877 yılında halkın önüne sandık koymuş bir Osmanlı Devleti var. Oradan kalan bir demokrasi mirası var. Demokrasi, hem ekonomik olarak, hem insani, hem kültürel hem de siyasi olarak pahalı bir süreçtir. Bunun bedellerini bazen toplum ödemek zorunda kalıyor. Kanaatimce bu süreç Türk demokrasisine yara verecek bir süreç değil. Zira güçlendiren bir sürece doğru evrimleşiyor” değerlendirmesini yaptı.
OHAL gibi uygulamaların darbe girişimi sonrasında normal olduğunu belirten Kanbolat, önümüzdeki dönemi ‘asansör’ benzetmesiyle izah etti: "Aslında ben şu anki durumu bir ‘Asansöre binen bir Türkiye’ye’ benzetiyorum. Eğer karar alıcılar ve dahil olmak isterse muhalefet, üst kata çıkmak için düğmeye basarsa, toplum olarak yukarıya çıkacağız. Alt kata basarlarsa, Suriye ve Pakistan’a evrimleşebiliriz.”
'EN BÜYÜK TEHLİKE ORTA SINIFIN KİTLESEL GÖÇÜ'
Yönetenlerin asansörün alt katları için düğmeye basması olasılığı için "Böyle bir evrilmenin Türkiye’yi yakın gelecekte bekleyen en büyük tehlikeyi meydana getireceğini” belirten Kanbolat “Türkiye’yi gelecekte bekleyen en büyük tehlike ne IŞİD, ne PKK’dır. En büyük tehlike, eğitimli orta sınıfın ülkeyi kitle halinde terkidir. Bunun için gerek iktidar, gerekse muhalefetin düşünmesi gerekir. Çevremizde eğitimli orta sınıfı, ülkesini kitle halinde terk etmemiş, tek Müslüman ülke biz kaldık. Afganistan, İran, Lübnan, Irak ve Suriye’de hep terkettiler. Bunun değerini bilmemiz gerekiyor” diye konuştu.
'DEVLET BAŞKANLIĞI TARTIŞILABİLİR'
Kanbolat, tartışılan başkanlık sisteminin Türkiye’yi ‘üst katlara mı yoksa alt katlara mı taşıyacağına’ etkisi sorulduğunda, önemli olanın ‘demokrasinin kurumsallaşması’ olduğu yanıtını verdi: “Örneğin Kırgızistan veya Gürcistan, Sovyetler Birliği’ndeki başkanlık sisteminden, parlementer demokrasiye geçtiler ve bunun sancılarını da yaşıyorlar. Eğer kuvvetler ayrılığının altı çizilir, devlet başkanının görevleri kesin çizgilerle belirlenirse Türkiye’de devlet başkanlığı da tartışılabilir. Şu anda AKP’nin kurmayları bile, ne yeni anayasanın içeriğinden, ne de başkanlık sisteminin içeriğinden bihaber. Bunun tartışması dahi henüz açılmış değil. Mevcut 12 Eylül Anayasası da sorumsuz ve tartışılmayan bir devlet başkanı modeli de fiilen getirmiş durumda. Turgut Özal’dan beri bunun sivilleştirildiği bir döneme girdik. Bunun sancılarını yaşıyoruz.”
'HDP ÇİZGİLERİNİ BELİRGİNLEŞTİRMELİ'
Cumhurbaşkanı'nın HDP’yi saray davetine çağırmamasının ‘birlik’ görünümünü zedeleyip zedelemediği sorulduğunda, “Kanaatimce bu yumuşama adımları sürerse, ve HDP, PKK ile arasındaki çizgiyi biraz daha belirgin bir hale getirirse, sistem Kürt Siyasi Hareketi’ni de kapsayacak bir duruma gelir” diye yanıt veren Kanbolat, şu değerlendirmeyi yaptı: "Çünkü devletin sadece güvenlik politikalar yaklaşmasının yanlış olmasının yanında PKK’nin de silahlı bir mücadele çerçevesinde bölgeyi kontrol altına almak sitemesini görmemiz gerekiyor. Bu arada da HDP’nin hem devlet hem PKK arasında kendisini ezdirdiğini de görmemiz gerekiyor. Bundan böyle, daha kişilikli, daha onurlu ve daha gerçek barıştan yana bir Kürt Siyasi Hareketi’ne Türkiye’nin kucak açacağını düşünüyorum. Bu durumda bile Türk-Kürt çatışması çıkmıyorsa, bu da toplum olarak toleransı bir toplum olduğumuzu gösteriyor.”
'DEMOKRASİ GÜÇLENDİKÇE DARBELER ÖNLENİR'
Kanbolat darbenin bastırılmasnın ardından OHAL uygulamasına geçilmesi, gözaltılar ve tutuklamaların hukuka uygun olmayan şekilde yapıldığı eleştirilerine ise ikazla yanıt verdi: “Şu an, cumhurbaşkanının en güçlü olduğu zaman olduğu gibi en zayıf olduğu zaman da aynı zamanda. Yani demokrasi cumhurbaşkanına da Türk halkına da bireylere de lazım. Demokrasi güçlendikçe, darbeler de önlenir. Türk halkı da rahat eder. Bunun için tutuklamar ve gözaltıların da hukuk ve demokrasi içinde yürümesi gerekiyor.”
'ORTADOĞU’YLA KALICI İLİŞKİ KURULAMIYOR, HUKUK YETERSİZ'
Türkiye’de darbe girişiminin arkasında ABD yönetiminin bulunduğu iddiaları çok yaygınken, rotanın Batı’dan aksi yöne çevrileceği tartışmaları içinse Kanbolat şu yorumu yaptı:
“Bundan 10 küsür yıl önce, AKP kurulduğunda muhafazakar kanat bunu istedi. Biz Ortadoğu’ya doğru siyasal ve ekonomik yönümüzü kaydırmaya çalıştık. Şunu gördük ki, kalıcı olarak bu coğrafyalarla bir ilişki kurulamıyor. Burada hukuk yetersiz. Verilen sözler tutulmuyor. Sürekli bir oyalama ve yalan var. Muhafazakar Türk işadamları bile yönünü tekrar Batı’ta doğru çevirilmiş durumda. Bu Batı’ya bir hayranlıktan değil, hukuk sistemi içinde olmasından dolayı.
'HERKES RUSYA İLE KRİZİN BİTMESİNİ ARZU ETTİ'
Kanbolat diğer yandan Rusya ile yaşanan uçak krizi sonrası dibe vuran ilişkilerin tamirini de olumlu buluyor. “Türkiye’deki bütün kesimler krizin bir an önce bitmesini arzu etti, sürmesini değil” anımsatmasını yapan Kanbolat, “Türkiye’nin muhafazakar liberal sol kanadı dünyayla barışık bir Türkiye’yi arzu ediyor. Bunun en büyük nedeni Türkiye’de şu an orta sınıfın geniş olması ve eğitimli genç bir nüfusun olmasıdır. Bu Türkiye'ye bir dinamizm katıyor. Gezi sürecinde de gördük, 15 Temmuz’da da gördük. 15 Temmuz akşamı meydanlara çıkanlar toplumun muhafazakar orta sınıfı ve orta alt sınıflarıydı. Sonra 24 Temmuz’dan itibaren liberal ve orta sınıf solun çıktığını gördük. Kimse Türkiye’de istikrarsızlık arzu etmiyor. Herkes daha fazla dünyayla entegre olmuş Batıya dönük, ama onun dışındaki dünyayla da kavga etmeyen, işbirliği arzu eden bir Türkiye istiyor. Giderek dünyayla kaynaşan bir Türkiye arzusu var. Bence darbeyi en önleyen direnç gösteren nokta da bu: Türkiye içe kapanmak veya yeni maceralar arzu etmiyor. Demokrasi istikrar ve refah içerisinde bir türkiyeyi arzu ediyor."