Bununla birlikte vize muafiyetinin uygulamaya geçmesi için sadece Komisyonun tavsiyesi yeterli değilmiş. Ayrıca Avrupa Parlamentosu’nun ve üye ülkelerin onayı da gerekli ki, bu konuda bir açıklık henüz yok.
Bu koşullarda Türkiye-AB vize muafiyeti süreci bundan sonra nasıl gelişecek?
Konuyla ilgili Sputnik Radyosu’na konuşan Türk Asya Stratejik Araştırmalar Merkezi (TASAM) Başkan Yardımcısı, Kültür Üniversitesi Öğretim Üyesi, (Emekli) Büyükelçi Murat Bilhan şunları söyledi.
Bir kere, Avrupa Komisyonu’nun, Türk vatandaşlarına Schengen ülkelerine vizesiz seyahat hakkının verilnmesini tavsiye etmesi, olumlu yönde atılmış bir adım. Ama bu adım, Türklere hemen bir anda vizesiz giriş serbestisini vermiyor. Avrupa Birliği’nin içinde kendine göre bir takım prosedürler ve işlemler var. Avrupa Parlamentosu’nun ve ayrıca üye ülkelerin onayına tabi. Yalnız bu onaylar, Avrupa Birliği üyelerinin vetolu onayı gibi değil. Zannediyorum, vize serbestisinin tanınması gibi konular, Avrupa Birliği’nin kendi iç kuralları gereği nitelikli çoğunluk denilen yöntemle kararlaştırılıyor. Yani çoğunluk oylarıyla kararlaştırılıyor. Bu nitelikli çoğunluk yöntemi bence konuya biraz daha pozitif bir değer katıyor.
Aslına bakarsanız, bu iş tabi çok yokuş yukarı bir mücadele oldu. Oldukça zor bir iş. Fakat şöyle bir şey var. Pozitif adımlar atıldıkça başka pozitif adımların onları takip edebilmesi mümkün gibi görünüyor.
Tabi Avrupa Birliği Komisyonu’nun attığı bu adımı, pozitif bir adım, doğru yolda atılmış bir adım. Fakat dün Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti de bir jest yaptı ve bütün Avrupa ülkelerine, yani Schengen üyesi olsun veya olmasın, hatta Avrupa Birliği üyesi olsun veya olmasın, Avrupa Birliği üyesi olmayan ülkeler dahil olmak üzere tüm Avrupa ülkelerine vize rejimini kaldırdı. Bu, Türkiye bakımından çok önemli bir jestti. Daha evvel bazı Avrupa ülkelerine Türkiye tarafından karşılıklı olarak vize uygulanıyordu. Bu kaldırılmış oldu. Şimdi Avrupa Konseyi tarafından alınan kararda bu jestin de psikolojik bir etkisi olmuş olabilir. Fakat 72 kriterin 5’inde zaten Türkiye’nin eksiklikleri var. O eksikliklerin giderilmesi de bekleniyor. Ama bunun hızla kapanabilmesi ümidi de var ortada. Bu aşamada söylenecek şeyler bu kadar. Bundan sonraki gelişmeleri görmek lazım diye düşünüyorum.