AB ile Türkiye'nin 18 Mart'ta vardıkları mutabakat kapsamında Yunan adalarına geçen göçmenlerin Türkiye'ye iadesi dün başladı. Göçmen takasının ilk gününde Yunanistan'dan Türkiye'ye 202 göçmen gönderilirken Türkiye'den Almanya'ya 32, Finlandiya'ya ise 11 Suriyeli mülteci olarak kabul edildi.
Türkiye ile AB arasındaki mutabakat uyarınca 20 Mart'tan itibaren Yunanistan'a kaçak yollarla giriş yapan tüm göçmenler Türkiye'ye iade edilebilecek. Yunanistan'dan sınırdışı edilen her bir Suriyeli göçmen karşılığında Türkiye'de bulunan bir Suriyeli yasal yollarla AB ülkelerine kabul edilecek.
‘SAYI HESABIYLA İNSANCIL ÇÖZÜM BULUNAMAZ'
Avrupa ülkeleri ve AB'nin bir sınamadan geçtiğini, ve bu krizde kapsayıcı bir politika izlemediğini vurgulayan Mercan, "Hakikaten tercih edilen aslında çok kucaklayıcı bir politika değil. Kapsayıcı, sınırların açıldığı, insani koşulların sağlandığı bir durumdan bahsetmiyoruz AB açısından baktığımızda" dedi.
Göçmenlerin Türkiye'ye iadesinin başladığı ilk günde Yunan adalarından kötü görüntülerin medyaya yansıdığını kaydeden Mercan, "Bugün intihar girişimlerini duyuyoruz, insanlar kendilerini ağaçlara asmaya çalışıyorlar, çok ciddi sıkıntılar içerisinde olanlar var sınırlarda. Hatta bugün haberlere düştü, işin şöyle boyutu da var: Türkiye'de terör sorunu var diye Yunanistan'daki adalardan Türkiye'ye gelmek istemeyenler var. Bu gibi meselelerin de hep göz önünde tutulması gerekiyor" dedi.
‘AVRUPA, EKONOMİK KRİZ NEDENİYLE SARSINTI YAŞIYOR'
"Zaten biraz bugün o kapsayıcılığı göstermemelerinin nedeninde bu var. O sosyal yükün kaldırılamayacağı gibi bir endişe var. Tabii bunun ekonomik yönü de var ama diğer yandan siyasi yönü de var. Bu gibi akınlar içeride tepki de doğuruyor, aşırı sağın yükselişe geçtiğini görüyoruz Avrupa'da. Avrupa içindeki terör olaylarının da pekiştirdiği bir zeminde hükümetlerin politikalarına bu yansıyor. Avrupa ülkeleri ve AB daha kapalı bir hale geliyor. Bu da bu sefer demokrasi, hukukun üstünlüğü, insan hakları gibi evrensel değerlerin beşiği olarak adlandırdığımız zemini sarsıyor. Bu tartışmada değerler mi tercih ediliyor, yoksa reel politik birtakım tercihler mi ön planda? Baktığımızda değerler terazinin bir tarafında, reel politik unsurlar da diğer bir tarafında olduğu durumda reel politik unsurlar, terazinin ağır tarafında yer alıyor. Öbür taraf daha hafif kalmış durumda ne yazık ki. Bu noktada Avrupa ülkelerinin çelişkiye düştüğü bir durum var."
Mercan, izlenen politikaların, Avrupa'nın kendi değerlerinden tamamen vazgeçtiği anlamına da gelmediğini ifade ederek "Şimdi değerler göz ardı ediliyor, bir daha bu değerlere dönülmeyecek gibi de algılamamamız lazım. Suriye krizi nedeniyle reel politik unsurların ön plana çıktığı bir süreç var" dedi.
‘MÜLTECİLERİN AVRUPA'YA YERLEŞMESİNİ İSTEMİYORLAR'
‘AB KAPSAYICI BİR TUTUM İZLEMİYOR'
AB'nin bu krizde kapsayıcı bir tutum izlemediğini de belirten Mercan, "AB geneli için söylememiz gereken, bu anlamda çok kapsayıcı ve kabul edici bir tutumlarının olmadığı, mümkünse hiç böyle bir akın olmasın, gelenler gönderilsin, alınabilecek olan sınırlı sayıdakiler alınsın. Ama onun ötesinde büyük entegrasyon projesi ortaya çıkaralım gibi bir hava yok şu anda. Şöyle bir hava var, baktığımızda kültürel yakınlık açısından Suriyeliler Avrupa ülkelerine mi yakın, Türklere mi yakın? Böyle bir değerlendirme yaptığınızda cevap çok belli. Avrupalılar da böyle bir değerlendirme yapıyor ve o kültürel boyuttan hareketle sınırları hissettiren bir tutum sergiliyorlar" dedi.