Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın 5 günlük Washington ziyaretinde önce Dışişleri Bakanı John Kerry, ardından Başkan Yardımcısı Joe Biden, son olarak da Başkan Barack Obama ile yaptığı kritik görüşmelerin ana konusu olan YPG’ye yönelik ‘Vururuz’ söyleminde yumuşama olduğu ifade edildi. Hürriyet’ten Tolga Tanış’ın haberine göre ABD’li kaynaklar, Erdoğan ve Obama arasında geçen perşembe akşamı Beyaz Saray’daki Kırmızı Oda’da gerçekleşen baş başa görüşmede de bu söylem değişikliğinin etkili olduğunu savundu.
Kritik görüşmeden önce ABD Dışişleri Bakanlığı’ndaki hazırlık toplantılarına katılan bir kaynak, iki taraf arasındaki müzakerelerin sürdüğünü ancak Türk tarafının YPG konusundaki tavrının yumuşadığını belirtti. Türk tarafı YPG konusundaki pozisyonunun değişmediğini söylese de, temaslarla ilgili bilgi veren kaynak, daha önce Fırat Nehri’nin batısına geçmesi halinde YPG’yi vuracağını beyan eden Türkiye’nin bu kez YPG konusundaki çekincelerini aynı tonda gündeme getirmediğini ifade etti.
Kaynak, Erdoğan ve Biden arasında perşembe sabahı yapılan resmi ikili görüşmede bu nüansın ortaya çıkmasından sonra da aynı günün akşamı Erdoğan’ın bu sayede Obama’yla bir saate yakın baş başa özel bir görüşme yaptığını söyledi. Kaynak ayrıca Beyaz Saray’ın Türk tarafının isteğine uygun olarak başta resmi olmayacağı belirtilen görüşmeye dair bilgi notu ve fotoğraflar yayınladığını vurguladı.
Biden görüşmesi sonrası basına bilgi veren Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü İbrahim Kalın da, toplantıda Fırat Nehri’nin batısına geçmesi halinde YPG’nin Türkiye tarafından vurulacağına dair herhangi bir konuşma yaşanıp yaşanmadığı yönündeki bir soruya “O detaylara girilmedi” diyerek yanıt vermişti.
Diğer taraftan başka bir kaynak Mınbıc operasyonu için Türkiye’nin masada öne sürdüğü koşulların ne olduğunu bilmediğini ama şimdiye kadar IŞİD’e karşı savaşta ABD’nin karada güçlü bir ortağı olan YPG’nin halen en güçlü seçenek olduğunu ve Washington’ın bu konudaki politikasını değiştirmesinin beklenmediğinin altını çizdi.
Türk yetkililer, Türk tarafının görüşmelerde ABD ile yürütülen Mınbıc operasyonu pazarlığında iki şart öne sürdüğünü ve bunların bugün Ankara’ya gidecek askeri ve istihbarat yetkililerinden oluşan bir heyetle müzakereye açılacağını söylemişti. Buna göre ABD tarafı, Türkiye-Suriye sınırının 98 km’lik hattında halen IŞİD’in elinde yer alan Mınbıc’a yönelik operasyona hazırlanırken Türkiye’nin desteğini istemişti. Ankara da bu desteğin sağlanması için operasyona katılacak Suriyeli Arap aşiretlerin Suriye Demokratik Güçleri’nden ayrılıp Türkiye’nin yürüteceği bir sicil taramasına girmesini ve ABD’nin yine IŞİD kontrolünde olan Mare’de Türkiye’ye yakın oldukları bilinen 3 bin kişilik Arap-Türkmen muhalif gruba daha fazla hava desteği vermesini talep etmişti.
Öte yandan, Erdoğan’ın Washington ziyaretinde en çok tartışılan konulardan basın özgürlüğü konusu, Erdoğan’ın cuma günkü temaslarına da damga vurdu. Obama’nın cuma günü düzenlediği basın toplantısında soru üzerine Erdoğan’ı basın özgürlüğü nedeniyle ağır biçimde eleştiren sözlerinin ardından, Erdoğan bir saat sonra Türkiye’nin büyükelçilik rezidansında bir grup kanaat önderiyle buluştu.
Atlantik Konseyi Başkan Yardımcısı, ABD’nin eski Ankara Büyükelçisi Frank Ricciardone’nin organize ettiği, ABD’nin eski Dışişleri Bakanı, Demokrat Partili Madeleine Albright, eski Savunma Bakanı yine Demokrat Partili William Cohen gibi isimlerin katıldığı yemekte bulunanlardan ABD eski Dışişleri Bakanı ve Cumhuriyetçi Partili Colin Powell basın özgürlüğünü sordu. Erdoğan, bunun üzerine slaytlarla hazırlanmış bir surum yaptı ve Türkiye’de bazı gazete ve dergilerin kendisine yönelik eleştirilerini gösterip Türkiye’de basın özgürlüğünün olduğunu savundu.