İltica ve Göç Araştırmaları Merkezi (İGAM) Başkanı Metin Çorabatır, sığınmacı meselesinin sadece Türkiye-AB ilişkileri çerçevesinde ele alınmasının büyük bir hata olduğunu vurgulayarak Birleşmiş Milletler'in de krizin çözümü için sürece dahil edilmesi gerektiğini belirtti.
Çorabatır, Sputnik'e yaptığı açıklamada, "Burada özellikle Birleşmiş Milletler ve onun mülteci örgütü olan BM Mülteciler Yüksek Komiserliği'nin (UNHCR) de bir şekilde bu toplantıda olması gerekirdi. Çünkü bu, AB üyesi ülkelerin içindeki görüş ayrılıklarının da yumuşatılmasına yol açabilirdi. Hem de Türkiye ile AB arasındaki müzakerenin daha ilkesel düzeyde yürümesini sağlayabilirdi. Ama bu tamamen bir AB-Türkiye zirvesi haline geldi. Burada büyük bir metodolojik hata var" diye konuştu.
Zirvede geri kabul kaynaklı masrafların karşılanması, Türkiye vatandaşlarına yönelik vize muafiyetinin Haziran ayı itibariyle uygulanması, Avrupa'ya kaçak giren Suriyelilerin de Türkiye'ye iade edebilmesi, ancak Türkiye'ye gönderilecek her bir sığınmacı karşılığında Türkiye'den bir sığınmacının Avrupa'ya sığınmacı olarak alınması ve Türkiye'ye sığınmacı için 2018'e kadar ek 3 milyar euro verilmesi konusunda prensipte uzlaşmaya varıldı. Liderlerin ‘prensipte' uzlaşmaya varıldığını vurgulaması ve nihai kararın 10 gün sonraya bırakılması zirvenin dikkat çeken noktası oldu.
Hem Türkiye hem de AB'nin büyük bir krizle karşı karşıya olduğunu ve iki tarafın da herhangi bir anlaşmazlığa tahammül edecek noktada olmadığını belirten Çorabatır, "Bu kriz hem Türkiye'nin, hem de AB'nin krizi. Özellikle Almanya da farklı bir politika izleyerek hükümeti açısından büyük bir riske girdi. Zirve böyle bir ortamda yapıldı. Dünkü zirve sonrası iki tarafın birbirlerine sırtlarını dönüp ayrılması, ‘Anlaşmaya varamadık' demeleri mümkün değildi" dedi.
‘GÖRÜŞ AYRILIKLARI SÜRÜYOR'
Türkiye ile AB'nin 29 Kasım'daki zirvede anlaşmaya vardığı Geri Kabul Anlaşması'nın kimleri kapsayacağı konusunda hâlâ tam bir görüş birliği bulunmadığını kaydeden Çorabatır, "Zirvede belki en son anlaşmazlık konuları üzerinde konuşulacaktı. Fakat karşılıklı olarak yeni talepler, yeni boyutlar katılmaya çalışıldı. Bir de mevcut sorunlar var. Geri kabul anlaşması Haziran'da yürürlüğe girdiği zaman kimleri kapsayacağı konusunda hâlâ bir görüş birliği yok. Türkiye hâlâ güvenli üçüncü ülke mi değil mi konusu var. Hükümetler açısından öyle ama Türkiye açısından değil gibi. Dolayısıyla bu konudaki görüş ayrılıkları sürüyor" ifadelerini kullandı.
‘AB'NİN KENDİ İÇİNDE ANLAŞMAZLIKLARI MEVCUT'
Zirve sonrası düzenlenen basın toplantısında prensipte anlaşmaya varıldığı açıklansa da AB ülkelerinden farklı açıklamalar geldi. Macaristan Hükümet Sözcüsü Zoltan Kovacs, Başbakan Viktor Orban'ın Avrupa Birliği'nin Türkiye'den gelen sığınmacıları doğrudan Avrupa'ya yerleştirme planına karşı çıktığını açıklarken İtalya'nın AB'ye, basın özgürlüğüne atıfta bulunulmadan Türkiye ile hiçbir anlaşmaya imza koymayacağı restinde bulunduğu haberleri basına yansıdı.
Sığınmacı meselesinde AB'nin kendi içinde de birçok anlaşmazlık bulunduğunu vurgulayan Çorabatır, "Olayın bir boyutu Türkiye'nin AB ile masada karşılıklı taraflarda bulunması, diğer boyutu ise AB'nin 28 üye ülkesinin kendi aralarında tartışmaları, bu da çözülmüş değil. Dolayısıyla ortada belirsizlikler var" dedi.
Türkiye'nin ve AB'nin sığınmacılar üzerinden pazarlık yürüttükleri eleştirileri sık sık dile getiriliyor. Bu süreçte AB'nin de Türkiye'nin de her istediğini alamayacağını ifade eden Çorabatır, şöyle devam etti: "Vize kolaylığı konusu, müzakerelerin açılması vesaire bunun tali kısımları. Ortada çok büyük bir kriz var. Krizin üstesinden gelinmesi ve bu yaz bu insanların ölmemesi için bir şeyler yapılması lazım. Ocak başından bu yana 200'den fazla kişi Ege'de boğuldu. Bunun tekrarına tahammül yok. Herkes her istediğini alamayacak, bu çok acil bir sorunun çözümüne yönelik bir süreç."
‘BM'NİN DANIŞMAN ROLÜ OYNAMASI LAZIM'
BM Mülteciler Yüksek Komiserliği'nin eski Türkiye sözcüsü olan Çorabatır, mülteci meselesinin konuşulduğu bir zirvede BM Mülteciler Yüksek Komiserliği'nin olmayışının büyük bir eksiklik olduğunu vurgulayarak "Müzakerelerin daha yapıcı sonuçlanması için devamının gelmesi lazım. Çok zirveler olacak, çok aile fotoğrafı çekilecek bir yandan. Diğer bir yandan da BM'nin burada hukuku ön plana çıkartan bir danışman rolü oynaması lazım" diye konuştu.
‘AB PRENSİPTE DÜZENLİ GÖÇE KAPI AÇIYOR'
AB'nin sığınmacıları Türkiye'de tutarak Türkiye'yi bir ‘sığınmacı cenneti' yapmaya çalıştığı eleştirilerine katılmayan Çorabatır, dünkü zirvede Avrupa'ya düzenli sığınmacı akışı için bir kanal açılmasının yolunun açıldığını dile getirdi. AB'nin tüm sığınmacıları almasının mümkün olmadığını ifade eden Çorabatır, şöyle konuştu:
‘KARŞILIKLI İŞBİRLİĞİ MECBURİYETİ İKİ TARAFTA DA HİSSEDİLİYOR'
Türkiye'nin dünkü zirvedeki talepleri arasında AB'nin sığınmacılar için harcanmak üzere vermeyi taahhüt ettiği 3 milyar euro'ya ek olarak 3 milyar euro vermesi de bulunuyor. Mülteciler için harcanacak paranın kullanımında hala pürüzler olduğunu ifade eden Çorabatır, "Ama mesela geçen Cuma günü AB 95 milyon euro'yu serbest bıraktı eğitim ve gıda dağıtımı için. Aynı şekilde Türkiye 320 kişiyi Yunanistan'dan geri aldı daha geri kabul anlaşması başlamadan. Bunlar da gösteriyor ki karşılıklı işbirliği mecburiyeti iki tarafta da hissediliyor. Peyderpey adımlar atılacaktır. Geri kabul anlaşmasındaki farklılıklar tam olarak giderilemese bile minimuma indirilecektir. Bu fon 6 milyara çıkacak mı çıkmayacak mı o belli değil. Belki zamana yayılması sağlanacak. Ama bir yola girildi, bu yolda el ele yürünecek" diye konuştu.