Türkiye’nin, NATO gemileri tarafından yakalanan kaçak mültecileri almak istemediği ve ayrıca görev yapacak gemilerin silahsızlandırılmasını talep ettiği öne sürülüyor.
Peki bu koşullarda NATO’nun Ege gözetim operasyonunun uygulanması ne kadar mümkün? Neden NATO askeri gemileri Ege Denizi’ne önce davet edildi, sonra ise kriz yaratılarak operasyona başlamaları engellendi?
Konuyla ilgili Sputnik Radyosu’na konuşan MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli’nin Dış Politika ve Güvenlik Politikası Danışmanı, askeri uzman, emekli Deniz Kurmay Albayı Prof. Dr. Celalettin Yavuz şunları söyledi.
NATO’nun Ege operasyonu başlamadan önce hep şunu söylemiştim: NATO gemileri geliyor ama bu NATO gemileri askeri gemilerdir. Eğer Lozan Barış Antlaşması’na göre askersizleştirilmiş adalara girerlerse bu, Lozan Barış Antlaşması’nın ihlali olur. Türkiye ise mevcut tedbirlerin yürürlükte kalmasını istiyor. NATO gemileri dahi olsa bu adalara girmemesini istiyor.
Yunanistan silahsızlandırılmış statüsündeki adalara zaman zaman kendi askeri gemilerini yolluyor. Türkiye buna karşı çıkıyor. Bu adalara askeri gemilerin girmesiyle adaların askersiz olma durumu bozulur. Hatta bu adalar üzerinden bir askeri uçak dahi geçse, deniz karakolu uçağı veya başka bir uçak dahi geçmiş olsa bu statü bozulur. Bu duırumda NATO gemileri ne yapacak? Eğer o adalara girerlerse bu statü bozulur.
Nitekim hatırlayalım, özellikle Soğuk Savaş döneminde Ege’deki tatbikatlarda Türkiye ile Yunanistan arasında NATO gemileri üzerinde bir komuta kontrol sorunu vardı. Şimdi bu gemilerle birlikte sorunu çözdük dediler. Komuta kontrolü ne Yunanistan’a ne Türkiye’ye ait olacak. O gemiler grubunun komutanına ait olacak. Tamam. Ama o adalara girmesi halinde, kara sularına dahi girmesi halinde bu statü bozulmaktadır. Yakalanan mültecilerin veyahut da kaçak sığınmacıların o adaların kara sularında dahi olmaması lazım. Ama bu kaçak sığınmacılar özellikle de Türkiye ile bu adalar arasındaki sularda yakalanıyor. İşte burada problem var. Yunanistan ısrarla, ‘bunlar yakalanıp Türkiye’ye götürülsünler’, diyor. Türkiye ise ısrarla bunu istemiyor. Bu konular Türkiye tarafından sanki iyice düşünülmeden, acil verilmiş bir karar gibi geldi bana. Ben öyle anladım. Henüz bu konuda Deniz Kuvvetleri’nin ilgili birimleriyle konuşma imkanım olmadı. Ama sanki Hükümet, AKP iktidarı biraz acil karar almış gibi. Bunlar çok önemli konulardır. Burada hata yapılmaması lazım. Aksi halde gelecekte Yunanistan, ‘NATO gemileri şu tarihte girdi, artık adaların askersizleştirilmiş statüsü yoktur, bu ortadan kalkmıştır’ diyerek bir de facto durumunu yaratmak isteyebilir.