TBMM Mermerli Salon'daki Anayasa Mutabakat Komisyonu toplantısında, TBMM Başkanı İsmail Kahraman'ın konuşmasının ardından, dört siyasi parti adına komisyon üyesi birer milletvekili konuşma yaptı.
Cemil Çiçek, burada bulunma amaçlarının, Türkiye'ye ve millete yakışır bir anayasa yapmak olduğunu belirterek, mevcut Anayasa'nın 33 yıl 2 ay 27 gündür tartışıldığını söyledi.
"Dünyada hiçbir anayasa yoktur ki yapılırken, yapıldığı sırada, kabulünden itibaren bu kadar uzunca süre tartışılsın, toplumun her kesimi eleştirsin, buna rağmen yürürlükte kalsın. Belki 1982 Anayasası'nın en önemli başarısı da bütün bu tartışmalara rağmen varlığını sürdürüyor olmasıdır" diyen Çiçek, bu nedenle yeni bir Anayasa yapmak gerektiğini vurguladı.
‘TERCİH ÇOK BASİT'
Çiçek, ülkeyi geleceğe taşıyacak, herkesin içinde kendisini bulacağı, "İşte benim anayasam" diyebileceği toplum sözleşmesine ihtiyaç olduğunu belirtti. Çiçek, milletin kendilerine yeni anayasa yapmak konusunda ağır bir görev yüklediğini belirterek, "Tercih çok basittir: Ya anlaşamayıp kamuoyu nezdinde 'darbeciler kadar olamadılar tartışmasını, yaftasını' üzerimizde taşıyacağız ya da milletimize karşı sorumluluğumuzu yerine getireceğiz" dedi.
Senedi İttifak'la başlayan demokrasi geleneğinin, millete köklü birikim ve büyük deneyim sunduğunu kaydeden Çiçek, en büyük ve kapsamlı deneyimi de 2011 parlamentosunda yaşadıklarını söyledi. Cemil Çiçek, şöyle konuştu:
"12 Eylül yönetiminin 1982 Anayasası'yla Türkiye'ye bıraktığı otoriter mirasın kısmi değişikliklerle ortadan kaldırılamayacağı açıktır. Geçmişte yapılan değişiklikler göstermiştir ki bu anayasayı tamir ederek demokrasinin evrensel standartlarına ulaşılamaz. İnsan haklarının ve hukukun üstünlüğüne dayanan, demokratik mekanizmaların güçlendirildiği ve çoğulcu demokrasinin gereklerine uygun anayasa düzeni, ancak yeni bir anayasanın kabulüyle mümkündür. Türkiye uzun süredir içinde bulunduğu kültürel ve siyasal kutuplaşma ortamından yeni bir anayasanın gerektiği müzakere, hoşgörü ve uzlaşı zeminiyle uzaklaşabilir. Milli egemenliğin temsil mekanizması olan TBMM, aklın ve bilimin yolundan giderek bu tarihi görevini yapmalıdır.
CHP Genel Başkan Yardımcısı, Komisyon üyesi CHP Aydın Milletvekili Bülent Tezcan da Türkiye'nin temel sorununun salt bir anayasa sorunu olmadığını söyledi.
1982 Anayasası'nın darbe ürünü olduğunu ama darbe hukukunun tamamı olmadığını belirten Tezcan, "Bu süreci; basit anayasa yapım süreci, komisyonu da anayasa yapımı çerçevesinde oluşturulmuş bir uzlaşma komisyonu olarak değil, köklü bir darbe hukuku ile hesaplaşma komisyonu, daha doğrusu darbe hukukundan arınma, temizlenme süreci olarak görüyoruz" dedi.
‘KOMPARTIMAN USULÜ ÇALIŞILMALI'
Tezcan, 12 Eylül Anayasası'nın; devleti ön plana çıkartıp bireyi arka plana atan bir felsefeyle oluşturulması ve parlamenter sistemin esaslarına aykırı bir şekilde Cumhurbaşkanının yetkilerinin geniş tarif edilmiş olmasının, en önemli sorunları olduğunu bildirdi. Anayasa'nın, yapılan birçok değişikliğe rağmen darbe hukukunun sisteme sinen ruhunun tamamen ortadan kaldırılamadığını belirten Tezcan "Eş zamanlı çalışma öneriyoruz. Bu komisyon anayasanın ilgili bölümlerini ele alırken kompartıman usulü çalışmalıdır. Belirli bir alanı düzenlerken, onun alt mevzuatını da birlikte ele alacak ve darbe hukukunun tamamını mevzuattan çıkaracak bir çalışmayı yürütmemiz gerekir" değerlendirmesinde bulundu.
CHP'li Tezcan, Anayasa'da, "Basın hürdür ve sansür edilemez" denildiğini, ancak bu hükme rağmen basın özgürlüğü konusunda ciddi sorunlar yaşandığını, çok sayıda gazetecinin terör örgütü üyesi isnadıyla tutuklu olduğunu vurguladı.
1919'da Ulusal Kurtuluş Savaşı ile başlayan kurucu iradesinin mevcut anayasanın içinde olduğunun altını çizen Tezcan, Anayasa'nın ilk 4 maddesinin tartışma konusu yapılmaması gerektiği noktasındaki hassasiyetlerini paylaşmak istediğini söyledi.
‘SİSTEMLER KİŞİLERİN İHTİYAÇLARINA GÖRE ŞEKİLLENMEZ'
Tezcan, Türkiye'nin demokrasi tarihinin, 200 yıllık parlamenter demokrasi geleneği üzerine oturduğunu dile getirerek, şunları kaydetti:
"Sistemler kişilerin ihtiyaçlarına göre değişmez, kişilerin arzularına göre şekillenmez, sistemler kişilerin arzu, ihtiyaç, kimlik ve niteliklerine göre tartışılmaz. Sistemler toplumların tarihi birikimleri, siyaset kültürü, kurumsal birikimi üzerinden ortaya çıkar. İşte bizim 200 yıllık demokrasi tarihimizde kurumsal birikimimiz, siyasal kültürümüz ibremizin parlamenter demokrasiye doğru yöneldiğini göstermiştir. Çalışmaların parlamenter demokrasiyi güçlendirecek esaslar ekseninde yürütülmesi gerektiği inancındayız. Bu komisyonun çalışmalarının başkanlık rejimi tartışması gölgesinde ya da başkanlık kampanyasının yan kol faaliyeti pozisyonuna düşürülmemesi gerekiyor."
HDP: GÜNDEMİ BURADA ÖĞRENDİK
Komisyon üyesi HDP Adana Milletvekili Meral Danış Beştaş, usul açıdan itirazının olduğunu belirterek, "TBMM Başkanı İsmail Kahraman'ın bu toplantıyı organize etmeden önce, bütün partilerle istişare etmesini, toplantının yönetimi ve düzeni konusunda ortak mutabakat aramasını tercih ederdik. Maalesef gündemi burada öğrendik" dedi.
Komisyonda kadın üye olarak sadece kendisinin bulunduğunu anımsatan Beştaş, kadın üyenin bu kadar az olmasının, "Bu anayasa, erkek zihniyetinin tümüyle hakim olacağı bir Anayasa mı olacak?" sorusunu akla getirdiğini söyledi.
Beştaş, "Bu masada ayrıca büyük bir talihsizlik de var. Eteği ve kadını aşağılama aracı olarak gören bir zihniyet de masada oturuyor. Biz kadına yönelik etek üzerinden yapılan aşağılamayı asla kabul etmiyoruz ve masada bu erkek egemen zihniyetiyle de mücadele edeceğimizi ifade etmek istiyorum" diye konuştu.
Komisyonun; kutuplaşmanın dorukta olduğu, sokağa çıkma yasaklarının 2 ayı aştığı bir ortamda çalışmalarına başladığını belirten Beştaş, Cizre'de 52 gündür sokağa çıkma yasağının devam ettiği ve 13 gündür Cizre'deki bir evin bodrumunda tedavi olmayı bekleyen yaralılardan haber alınamayan bir ortamda Anayasa tartışması yapacaklarını kaydetti.
Komisyon üyesi MHP Mersin Milletvekili Oktay Öztürk ise MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli'nin 2 Ekim 2007 tarihli grup toplantısındaki konuşmasından bazı bölümleri okudu.
MHP olarak, yürütülen anayasa yapım sürecini ‘yeni anayasa yapımı' olarak değil, ‘anayasanın yenilenmesi' süreci olarak algıladıklarını kaydeden Öztürk, "Çünkü ortada bağımsızlığını yeni kazanmış bir milletten, savaş, devrim, darbe gibi olağanüstü bir süreçten sonra ya da herhangi bir başka sebep veya ihtiyaçla devlet düzeninin yeni baştan kurulması veya değiştirilmesi gibi bir ihtiyaç ülkemiz ve milletimiz açısından söz konusu değildir. Bu toplantı ile yapmayı planladığımız iş, Anayasanın yenilenmesi işidir" diye konuştu.