"Dolmabahçe mutabakatında okunan metin hükümetin önüne gelinmişti. Oturma düzenine kadar her şey kararlaştırılmıştı. Cumhurbaşkanı'nın haberi olduğunu biliyorum, tahmin ediyorum. Yalçın Akdoğan anında haberi olduğunu aktarmıştı. Ben kendisiyle konuşmadım ama Yalçın Akdoğan ve Mahir Ünal'ın haberdar ettiğini belirttiler. Belki kendisine yeterince bilgi verilmemiş olabilir. Bu işlerde ben anı anına bilgi verilmeden yapılacağını tahmin etmiyorum. Bazı arkadaşlarımız özel işlerini bile sorarken böyle bir görüntüye girmeden önce sormuştur. Ben böyle düşünüyorum."
'TOPLUMSAL BARIŞ SAĞLANMALI'
Arınç, "Şu anda çözüm sürecine benzer bir işe ihtiyacımız var. Birinci sebep şudur: Türkiye iç ve dış tehditlerle karşı karşıyadır ve şu anda dış tehditler, iç tehditlerin önüne geçmiştir. Bundan çıkmamızın tek yolu içi sağlam tutmaktır. Türkiye'nin kendi içinde toplumsal barışı sağlaması ve terörü mutlaka sonlandırması gerekiyor. Bunun silahla olmayacağını bilerek de söylüyorum. Bu da ancak çözüm sürecine benzer bir şeyin yarından itibaren olacak şekilde gerçekleşmesi gerekiyor" diye konuştu.
'GEZİ'DE YAYIN YASAĞINI ENGELLEDİM'
'Birileri penguen koysa da Gezi'de yayın yasağı konulmasını engelledim' diyen Arınç şöyle devam etti:
Oradakilerin hepsini temsilen Aydın Doğan, 'Hepsini kabul ediyoruz, biz de terörle mücadeleyi destekleriz. Hassasiyetleri aynen uygulayacağız. Siz yönetmenlerle de bir konuşun, onlara da anlatsın, biz talimat vereceğiz' dedi. Doğan'a teşekkür etti Başbakan. Bana görev verdi, bundan sonraki süreci sen götür diye. Bir toplantı için ricada bulundum. Yine bütün patronlar var. Turgay Ciner'le Zaman'dan kimse yoktu. Orada biz yine patronlara konuştuk, tamam dediler."
'ÖYLE DAVALAR VAR Kİ ÜSTÜME CÜBBEYİ YENİDEN GEÇİRMEYİ ARZULUYORUM'
Gazeteciler Can Dündar ve Erdem Gül'ün tutuklanmasını değerlendiren Arınç şöyle konuştu:
'TAHİR ELÇİ'YE DAVA AÇILMASININ AYIP OLDUĞUNU DÜŞÜNÜYORUM'
'TROLİÇELER'
Arınç, medyadaki bazı kişileri de isim vermeden eleştirdi: "Bazı yazarları okuyorum. Bak, akıllı ol, kabadayılanma, efelenme falan… Bugünkü görüşmemizden bile ne anlamlar çıkaracak akbabalar bile var. Troller diyorduk, onların kadın olanları da varmış. Bizim camiada onlara troliçe diyorlar. Bunlar isim isim de biliniyor. Bu troliçelerden bazıları, başlarındaki güzel örtüleriyle birlikte… Mesela Sayın Başbakan, bir gün Dolmabahçe ofisinde, şöyle hanımını da almış, yürüyelim demişler. Bir kitapçıya girmişler. Kitap bakmışlar. Kestaneciden kestane almışlar. Ertesi gün bu troliçelerden bir tanesi, ‘Senin gittiğin o kitapçı var ya, Taraf gazetesinin patronunun bilmem ne yayınevi. Sen oraya gittiğine göre, ertesi gün de Sözcü'ye gidersin.' Yani bunu Başbakan'a karşı söylüyorlar."