TÜBİTAK'ta düzenlenen Ar-Ge Reform Paketi Tanıtım Toplantısı'nda konuşan Başbakan Davutoğlu'nun gündeminde de akademisyenler vardı. Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın "Cahiller, aydın değil karanlıklar" sözleriyle tepki gösterdiği akademisyenlere Davutoğlu ise, "Bildirinizde terör örgütünden tek bir kelime bahsetmiyorsunuz. Dün gece 5 aylık bebeği katlettiler. Bunu eleştirebiliyor musunuz? Terör örgütünü eleştirmek kolay değil" dedi.
Davutoğlu şöyle konuştu:
Ülkemiz adına bildiriye imza atanlar bir kez daha kendilerini muhasebeye çektiklerinde, tekrar imza attıkları metne baktıklarında hicap duyacaklardır. Umarım tekrar bir muhasebe yapmışlardır. Sivilleri katleden terör örgütleriyle mücadele ederken ülkenin bütün meselesine sahip çıkması gereken akademisyenlerin bu bildiriye imza atması gerçekten acı veriyor. Ben de açıkça ifade ediyorum: Bu dil ifade özgürlüğü kapsamında değerlendirilemez.
‘ESEF VERİCİ'
Kafamı iki elimin arasına alarak düşündüm. Büyük üzüntü duydum. Terör örgütüne tek bir söz söylemeyenlerin devletin bölge haklarına katliam uyguladığını söylemesi esef vericidir.
Bir akademisyen olarak bazı sorular sormak istiyorum. Dünyada tek bir ülke göstersinler ki, meşru güçler dışında orada bir silahlı gücün bulunmasına izin verilsin. Bu bildiriye imza atan kimilerini de tanıdığım ABD'li akademisyenlere söylüyorum. Teksas'ta diyelim silah yığanlara karşı nasıl davranırdı devlet? "Bırakın doçkalarla, tanksavarlarla ilçeleri işgal etsin" diyebilir miydi? Demokrasiden barıştan bahsedenlerin önce kamu düzeninin sağlanması gerektiğini görmeleri lazım.
‘KİMSE EŞİTLEME YAPAMAZ'
Kimse demokratik yolla iktidara gelmiş bir iktidar ile halkın günlerini karanlığa boğanlar arasında bir eşitleme yapamaz. Terörle devleti eş tutmak hangi akademik yetkinliğe sığar! Bu ülkenin onurlu bir insanı olarak diyorum ki, demokratik yönetim dışında hiç bir örgütün ülkenin herhangi bir yerinde hakimiyet kurmasına izin vermeyeceğiz, izin vermemiz de mümkün değil.
Aydın olmak, demokrasiyi savunmak önce demokratik yöntemleri sahiplenmekle olur. Elinizi vicdanınıza koyun, daha bugün gece yarısı, emniyeti hedef alan 1'i bebek olan 6 vatandaşımızı katleden terör örgütünün arkasında niye hizalanıyorusunuz? Niçin tek bir kelime terör örgütüne söylemiyorsunuz.
‘KANDİL'E DÖNÜP NE DİYECEKSİNİZ?'
Bu 5 aylık bebeğin ne suçu vardı? Şimdi soruyorum hayatı boyu her eleştiriyi kabul etmiş bir insan olarak soruyorum: Hiçbir fikri dayatmamış bir insan olarak soruyorum ve diyorum ki eleştiri haklarınıza saygı duyuyorum. Yeni terör eylemleriyle tehdit eden terör örgütünü eleştirmemenizi neyle açıklıyorsunuz?
Geçen sene Kobani olaylarından sonra, bu örgütün gerçek niyetini anladıktan sonra bazı tedbirler almak zorundaydık.
İki ihtimal var: Ya terör olaylarını destekliyorlar (akademisyenler) ya da farkında değiller. Yarın YÖK Genel Kurulu'na kadar bu akademisyenlere bu sorulara cevap verme imkânı veriyorum.
‘PKK'NIN 5 AYLIK BEBEĞİ ÖLDÜRMESİNİ ELEŞTİREBİLİYOR MUSUNUZ?'
Akademisyen olmak aynı zamanda sorulara cevap vermeyi gerektirir. Bildirinizde terör örgütünden tek bir kelime bahsetmiyorsunuz. Dün gece 5 aylık bebeği katlettiler. Bunu eleştirebiliyor musunuz? Terör örgütünü eleştirmek kolay değil. Kendisini eleştirenleri de cezalandırır. Özgür düşünceyi yok sayan Stalinist bir anlayışla benim olduğum yerde hiç kimse barınamaz diyen bir anlayışa sahipler. Bizim mitingimize katıldı diye genç kızlarımızın darp izlerini niye görmüyorlar? Herkes bu anlamda safını belirlemeli. Bizi eleştirmek kolay. Dönsünler, bir gün bir saat Kandil'e dönüp bir hitapta bulunsunlar. Merak ediyorum Kandil'e dönüp ne diyecekler! Sur'da Fatih Paşa'da cami yakan teröristlere ne diyecekler! Bunları da devlet yapmıştı diyeceklerse bunlar Türkiye'de yaşamıyorlar. Devlet yaptığı her eylemin hesabını vermeye hazır.
‘TERÖRÜN HASMI BÜTÜN İNSANLIKTIR'
Daha önce Madrid'de, Paris'te, Ankara'da, Suruç'ta olduğu gibi bu saldırılarda da gördük ki terör insanlığa düşmandır ve terörün hasmı bütün insanlıktır. İnsanlık olarak terörün her türlüsüne karşı ortak bir tavır göstermemiz, teröre karşı birlikte mücadele etmemiz artık bir zarurettir. Türkiye olarak kimden gelirse gelsin, kime yönelirse yönelsin, nerede gerçekleşirse gerçekleşsin, hangi gerekçeye dayanırsa dayansın terörün her türlüsüne karşı mücadelemizi sürdüreceğiz. Bir yandan terörle mücadelemizi sürdürürken aynı zamanda terörün beslendiği kaynakları da birer birer kurutmaya kararlıyız.
AKADEMİSYENLER NE DEMİŞTİ?
Türkiye ve yurtdışından binden fazla akademisyenin imza attığı ‘Barış İçin Akademisyenler Girişimi'nin açıklamasında şu ifadeler yer almıştı: "Türkiye'nin değişik üniversitelerinde çalışan 1000'den fazla akademisyen ve araştırmacı, devletin Cizre, Dargeçit, Silvan, Silopi, Sur ve daha birçok yerde başta Kürtler olmak üzere tüm vatandaşlarına karşı işlediği suçlara ortak olmayacağız diyoruz. Devleti bu bölgelerde işlediği suçlardan sorumlu tutuyor, hesap vermesini istiyoruz. Ayrıca devleti bir an evvel müzakereleri başlatmaya çağırıyoruz."